"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Derin Hafıza ve 28 Şubat

Ahmet DURSUN
05 Mart 2025, Çarşamba
Geçtiğimiz hafta 28 Şubat’ın yıldönümüydü. Tarih tekerrür etmişti.

Askerî vesayetin gölgesinde özlenen demokratik olgunluğa bir türlü ulaşamayan Türk siyasetinin doğurduğu sosyo-ekonomik problemler karşısında harekete geçen darbecilik geleneği, bu sefer “postmodern darbe” adıyla milletin iradesini ve inançlarını bir kez daha gasp ediyordu.  

Kaderin garip bir cilvesi olmalıydı. Geçtiğimiz hafta, bin yıl sürecek denen menhus 28 Şubat darbe sürecinin bin yıl geçse de unutulmayacak isimlerinden olan Millî Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın da vefat yıldönümüydü. Siyonizm ile mücadeleyi varlık sebebi olarak belirleyen İslâm Demokrat Partisi lideri Cevat Rıfat Atilhan’ın derinden etkilediği Erbakan, Türkiye’nin içine düştüğü bunalımlı ortamda yakaladığı ivme ile Refahyol hükümetinin 28 Şubat’taki Başbakanıydı. İslâmî bir hareketin ve buna bağlı olarak oluşan siyasî bir partinin lideri olarak hayalindeki Türkiye’nin ve İslâm dünyasının taşlarını döşemeye hazırlanan Erbakan, 28 Şubat gibi her adımı planlanmış bir kumpasın müsebbipleri arasında sayılacağını bilebilir miydi? 

Milletin başına örülecek çorap öylesine titizlikle örülmüş, renkler öylesine güzel seçilmişti ki… Herkes kendisine biçilen rolünü kusursuzca sahnelemiş,  puslu havaların çakalları inlerinden çıkıvermişti. Az önce “vatan millet Sakarya!” nidalarıyla ortalığı inletenlerin, demokrasiyi ağızlarında pelesenk edenlerin sis çökmeye başladığı andan itibaren yeni pozisyonlarını güce göre hemen belirlemeleri bu toprakların alıştığı bir pespayelik olmalıydı. 

Öylesine olmazlar oldu ki… Milletin derin hafızası unutur mu dersiniz? Neleri mi?

“Hakkın hatırını âlî tutmak” biricik görevleri iken gücün hatırını yüceltenleri, hukuksuzluğa ve dindışılığa fetva verenleri, 

Başörtülü meleklere uzanan ellere yardım etmeyi bırakınız, bu işin öncülüğünü yapan, kraldan fazla kralcı kesilen sözde ilâhiyatçıları, arkadaşları bir bir üniversitelerden atılırken ihbarcılıkta yarışan, duruma göre pozisyon alan sözde akademisyenleri,

Şeair-i İslâm’ı tahribe yeltenenlerin el uzattıkları başörtüsüne “füruat” diyerek başörtüsü üzerinden inançlarını savunan masumların azmini kıran, katıldığı bir televizyon programından MGK kararları için “İslâmî usullere göre değerlendirildiğinde bu bir içtihattır. Hata yapsalar bile sevap alırlar” diyerek zulmün devamına fetva veren ve seçilmiş hükümete de “Emaneti iade edin, çekilin!” çağrısı yaparak durması gereken çizginin çok fazla dışına çıkan cemaat liderlerini, 

Demokrasinin en kuvvetli ayaklarından biri olarak tarafsız kalması ve milleti doğru bilgilendirmesi gerekirken milletin seçtiği bir hükümeti  büyük bir “irtica” tehlikesi olarak lanse eden ve “Beceremediniz, artık bırakın” manşetleriyle birlikte “Gerekirse silâh bile kullanırız!” manşetleriyle, asker ağzıyla hükümeti tehdit eden gazeteleri ve sahiplerini, 

“Demokrasiye balans ayarı yaptık” diyerek şehrin göbeğinde tankları yürüterek hakikatte, demokrasiyi felç eden rütbelileri, “İrtica PKK’dan daha büyük bir tehlikedir” diyerek devletin bütün kurumlarını hükümete karşı kışkırtan kuvvet komutanlarını, 

Binlerce Kur’ân kursunun kapatılması, İmam-hatipli öğrencilere katsayı uygulanması, Kur’ân eğitimini neredeyse imkânsız hale getirecek düzenlemelerin yapılması, başörtüsü üzerinden dindışılığa yaslanan katı laiklik anlayışının hayatın her alanına hâkim kılınması uğrunda büyük çabalar harcayan 28 Şubat CHP’sini ve liderini,

Brifinglerle yargıyla birlikte ülkenin temel kurumlarını sözde hizaya getirenleri,  başlattıkları cadı avıyla sivil toplum kuruluşlarına hayat hakkı tanımayanları,  

Görevleri çalışanların haklarını korumak iken ülkemizin yaklaşık 400 milyar dolarına mal olan bir hareketin sözcülüğünü üstlenen, darbenin 5’li çetesi olarak anılan ve  tüm mesailerini toplumsal bölünme ve çatışmanın zeminini oluşturmak için harcayan işçi sendikalarını ve başkanlarını,  

“Şeriata karşı kadın” yürüyüşleri düzenleyerek kadınımızı istismar eden ağzı salyalı hakikat düşmanlarını, “ikna odaları” adı altında tarihin utanç odalarını kuranları, binlerce masumun ahını alan meşhur Kemalleri ve bunların gazına gelerek fakülte birincisi olan kızımızın konuşmasını onun başörtüsüne el uzatarak engelleyen zavallı hemşireyi…

Derin hafıza unutmadı, unutmayacak.

Okunma Sayısı: 360
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı