Kıyametin ne zaman kopacağını Allah bilir ancak, kıyametin alâmetlerini Kur’ân’da bildirilen ayetlerden ve Peygamber Efendimizin (asm) hadislerinden biliyoruz.
Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “İlim kaybolmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman kısalmadıkça, herc yani cinayetler artmadıkça ve elinizde mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz.” 1 Dolayısıyla depremlerin çoğalması da kıyamet alâmetlerindendir.
Merkez üssü İstanbul Silivri olan 6.2 şiddetinde bir depremle sarsıldık. Çok şükür bir can kaybı yaşanmadı. Fay hatlarıyla dolu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bundan önceki yıllarda meydana gelen depremlerde binlerce can kaybı ve şehirlerin nasıl yıkıldığını gördük. Her biri bir süre sonra unutuldu. Ne ibret alındı, ne de önlem. Aslında ölümlere sebep olan deprem değildir. Ölenler depremden değil yıkılan binaların altında kaldığı için ölüyor. Sağlam yapılarda bulunanlara bir şey olmadığını görüyoruz.
23 Nisan’da meydana gelen depremde yine titredik, ama kendimize geldik mi? Bu sorguyu hepimizin iç âleminde yapması gerekir. Zira, malumdur ki, her hadisede bir irade, bir kasıt var. Hiçbir olay gelişigüzel, başıboş değildir. Bu sarsıntı da bize boş yere gönderilmedi. Deprem bize ilâhî bir ikazdır. Kıyamet asrında olduğumuzu da göz önünde bulunduracak olursak, Allah’a dönüş için bir ihtardır. Kul ne kadar hatalar yapsa da Allah yine de kuluna son ana kadar ikâzlar gönderiyor. Bu ikâzlar bizim için “yol tarif edici” lerdir. Hayat yolunda biz bu ikâz edicilere kim bilir kaç kez rastladık ama yine unuttuk, yine bildiğimiz yollardan gittik. Tüm yanlış yollara sapmamıza rağmen bizi koruyan ve çok şefkat eden Rabbimiz her seferinde yeni bir rota oluşturdu önümüze.
Yer sarsıntılarının bir de jeolojik olarak pek çok faydaları vardır. Meselâ yağmurun yağması faydalıdır, rahmettir. Ama yağmurdan evini su basan, malı zarar gören birkaç kişi yağmurdan şikâyet etse, “felâket” dese bu durum yağmurun rahmet olmasını ortadan kaldırmaz. Depremler de yağmur, kar gibi tabî bir olaydır. Felâket değil, rahmet ve hikmetlerle doludur. Bu sarsıntılar, maden zenginliklerini, doğal su kaynaklarını ortaya çıkarır. Toprakta faydalı minerallerin taşınmasını, yer altının nefes almasını sağlar.
Ömrümüz için ecel, kâinat için ise kıyamet gelmeden, bize bir acı yaşatmadan şefkatlice sarsan bu ikâzı iyi okuyalım. Hikmetlerini düşünüp, tefekkürünü yapalım. Bir gün bu ikâzlar da biter ve “köprüden önce son çıkış” tabelası gibi ecelden ya da kıyametten önce son ikâz geliverir. Hayat yolumuzda ve kıyametten önce bu son çıkışa gelmeden, bizi sarsan bu ikâza kulak verelim, kendimize gelelim.
Dipnot:
1. Buhârî, 27.