"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En yüksek hakikat: İman

Ahmet DURSUN
16 Nisan 2025, Çarşamba
Artık kurumsallaşmış ve gelenekselleşmiş hâliyle Nur hizmetleri tarihinde önemli bir yere sahip olan Risale-i Nur Kongrelerinin 18.si, bu hafta sonu Ankara’da gerçekleşti.

İman ve Kur’ân hakikatlerinin anlaşılması uğrunda gerçekleştirilen her çaba, cemaatimizin ortak aklıyla gerçekleştirdiği övgüye mazhar bir faaliyet ve geleceği adına kazandığı manevî bir hisse olarak tarihteki yerini alacaktır. Ne mutlu içinde yer alanlara!

Bu yılki kongrenin ana başlığı “En Yüksek Hakikat: İman” idi. Bugün her alanda yaşadığımız temel problemlerin kaynağında yer alan, insanın mesh-i manevîsine sebep olan ve insanı varlık gayesinden uzaklaştırarak yaratıcısı ile arasını açan materyalist-maddeci yaklaşımları doğru tespit eden ve çözüm yolunu iman merkezli yeni oluşumlarda arayan perspektifle seçilmiş bir konuydu. Adaletsizlikler, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı yaklaşımlar, istibdadın her türlüsü, gençliğin hâli pür-melâli, fıtrat dışı yaklaşımlarla insanlığın sokulduğu içler acısı hâli, hiç bitmeyen sosyal-siyasî-ekonomik buhranlar... Allah’ı güya öldüren, dini hayatın her alanından çıkarmaya çalışan, imanı kalplerden söküp atmayı marifet sayan, hakkın yerine gücü, ahlâk ve faziletin yerine sefahati koyan anlayışların eseri değil miydi? Allah, iman, fıtrat, vicdan, ahlâk,din; hele unutulmayıversindi. Âkif’in “İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür... İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!” diye tespit ettiği hastalıklı hâl, insandan topluma yayılıverdi ve bütün insanlığı tehdit eder hâle geliverdi. İlâhî olan her şeyin dışlandığı bir yapı inşa etme çabaları ve buna bağlı sosyal görüşler bütün insanlığı derin bir uçurumun kıyısına getiriverdi. 

Risale-i Nur’da “felâket ve helâket asrı” nitelemesinde karşılığını bulan günümüz hadiseleri ışığında değerlendirildiğinde sosyal, siyasî, ahlâkî, ontolojik, vb. problemlerle boğuşan insanlığın aradığı huzura nasıl kavuşacağı önemli bir soruydu. İnsanın Allah ile bağını kopararak hayatı anlamsızlaştıran ve insanlığı buhrana sürükleyen pozitivist yaklaşımlar karşısında iman merkezli bir hayat önerisinde bulunan Risale-i Nur’un her alanı kapsayan tevhidî mesajlarının daha güçlü bir şekilde tüm insanlığa nasıl ulaştırılabileceği sorusu daha da önemliydi bizler için. Zira “zamanın sesi” Bediüzzaman Said Nursî, pozitivizmin aşırı maddeciliğiyle huzursuz ettiği insana yaradılış gayesini hatırlatmakta ve insanı Rabbinin sonsuz merhamet, şefkat ve keremiyle tanıştırmakta, yaratıcı-kul ilişkisini sürekli canlı tutmakta ve bunu hayatın her alanında görünür kılacak fikirler serdetmekteydi. 

Bediüzzaman, bugün dünyanın sorunu hâline gelen ve toplumda fertler arasında yaygınlaşan inançsızlık eksenindeki menfaatperestlik, bencillik, kendi çıkarını düşünme, güçsüzü ezme, hukuka riayetsizlik gibi hastalıklara karşı tepeden inmeci bir siyasî yaklaşımdan ziyade imanlı fertleri öneriyor ve insanın ve toplumun mesh-i manevîsine sebep olan bireysel ve toplumsal ahlâkî dejenerasyonun önünü açan kuvvet, menfaat, sefahat, çatışma ve ırkçılığa dayanan bir medeniyete karşı toplumların çoğunluğunun mutluluğunu tazammun eden hak, hukuk, adalet, fazilet, kardeşlik ve yardımlaşma esaslarına dayanan Kur’ân medeniyetinin prensiplerini açıklıyordu.

Panel konuşmalarında da dile getirildiği gibi, imanı Kâinat Sultanına bir intisap olarak tanımlayan Bediüzzaman, bu tanımıyla modern dünyanın dayatmalarıyla yalnızlaşan, mutsuzlaşan, huzursuzlaşan insana ve insanlığa yalnız olmadığını hatırlatıyor ve varlık âlemindeki mümtaz yerini hatırlatarak ona ebedî bir saadeti müjdeliyordu. Ferdî ve sosyal olarak da, hürriyet ile imanı ilişkilendirerek güçlü bir fert ve toplumun yol haritasını tüm insanlığa sunuyordu. 

Bu hakikatleri tekrar hatırlatarak tüm insanlığa esaslı bir mesaj sunan “En Yüksek Hakikat: İman” başlıklı Risale-i Nur Kongresi’nde emeği geçen tüm paydaşlara, katılımcılara, ev sahipliği yapan Ankaralı hamiyetperverlere ve canhıraşâne gayretleriyle Nur’un hamiliğini üstleneceklerini fiilleriyle gösteren gençlerimize can-ı gönülden teşekkür, bu davaya gönül verenlerin borcudur.   

Okunma Sayısı: 261
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı