Basret’te yazılan kitap, divan ve değişik risaleler; Erbil, İstanbul ve Musul’da tab’ edildi. Tab’ edilen bu elmas mesabesindeki kitaplardan dünyanın değişik coğrafyalarındaki ilim merkezlerinde istifade edildi ve ediliyor.
Botan’ın heybetli ve bereketli bir dağıdır Gabar. Zirvesinde karların eksilmediği, damla damla eriyen bu karlar ve çağlayan şeklini alan suları, yamaçtaki köyleri besleyerek kıvrıla kıvrıla ta kızıl suya, oradan da zamanın Cizre mirlerinin yazlık yurdu olan Kasrik boğazında Hoşar ve Rusor çayları ile birleşerek bin yıldır Cizre’den geçerek ta Bağdat’a kadar akan Dicle nehri suyuyla birleşir.
İşte Gabar dağının bir zirve yerinde 1800’lerin başlarında Basret adı verilen bir köy kurulur. Köyü ikiye bölen deresinin etrafına elma, armut ve ceviz başta olmak üzere her türden meyve ağacı ekilir. İklim o kadar güzel besler ki meyvelerde bereket eksilmez. Bunlarla beraber tekke, medrese, cami ve ilim-edebiyat merkezleri de ku- rulur. Kim kurmuş bu irfan merkezini? Hikâyesi şöyle:
Mevlâna Halid Zülcenaheyn Süleymaniye’de ikâmet ederken irşadda bulunmak üzere hem Cizre’ye, hem de Botan dağlarına ve köylerine sık sık gelirdi. O tarihlerde Botan’da bulunan iki aşiret olan Hacı Aliyan ve Derşevî aşiretleri savaş hâlindeydiler. Mevlâna Halid bu iki aşireti barıştırmak için devreye girince; iki aşiretin ileri gelenleri Mevlâna Halid’e dediler ki, “Aramızda ihtilaflı bir bölge var. İki tarafta bu arazi bizim diyor. Eğer bu bölgeye gelip bir köy kurarsanız ve içinde cami, dergah, tekke, medrese binaları inşa ederseniz barışı kabul ederiz.” Mevlâna Halid Zülcenaheyn iki aşiretin barışı için ve bir ilim
merkezi yapma düşüncesiyle halife seçtiği şeyh Halid-i Cezerî’yi görevlendirerek tekliflerini kabul etti ve böylece barış da sağlandı. Basret köyü kurulduktan kısa bir zaman sonra bölgenin ilim ve irfan merkezi hâline geldi. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin muhitinde doğduğu ve yetiştiği Hizan Ve Norşin dergâh ve medreseleri de Basret’in devamıdır. Bediüzzaman Hazretlerine ders veren o ilim dâhileri de Basret’te yetiştiler. Derşev köyü Gabar dağının yamacında, Basret köyü zirvesinde. O evliyaların bereketi ki şu an Türkiye’nin en büyük petrol yatağı Basret ve civarından çıkıyor.
Basret’in kuruluşundan itibaren üç büyük âlim aynı isim ile köyünde peş peşe ilim tahsili için müderrislik yaptılar. Birincisi Mevlâna Halid Zülcenaheyn, ikincisi Hacı Zorav ailesinden Şeyh (mele) Halid, Üç-üncüsü Şeyh Halid-i Zibarî. Şeyh Halid-i Zibarî Cizre’de medfun büyük âlim ve mutasavvuf Şeyh Seyda El Cezerî’nin kayınpederinin dedesidir.
Basret bir Botan köyüdür. Cizre’ye yakın sayılır. Orada çok âlim, şair, tasavvuf şeyhi yetişti. Basret’te yazılan kitap, divan ve değişik risaleler; Erbil, İstanbul ve Musul’da tab’ edildi. Tab’ edilen bu elmas mesabesindeki kitaplardan dünyanın değişik coğrafyalarındaki ilim merkezlerinde istifade edildi ve ediliyor. Cizre’nin son Miri (paşası) Mir Bedirhan üzerine de Basret’te bir şiir yazılmış.
Basret’te iki yüz yıla yakın çok âlim, seyda, şeyh ve irfan ehli yetişmiş. Bu iki yüz yıl içerisinde büyük bir coğrafya ya tesir etmiş. Cizre, Musul, Diyarbakır, Bitlis, Hakkari, Van ve başka beldeler. İlim ve edebiyatın merkezi olan Basret hal-i hazırda ıssız ve yalnız.