"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Halkçılar, Dindarlık ve Demokratlık

Ömer Faruk ÖZAYDIN
16 Mayıs 2021, Pazar
Meşrûtiyetle beraber hayatımıza giren partiler; her biri bir cereyanın tesirinde kalarak kendilerine Halkçı, Milliyetçi, İslâmcı demişler.

Demokratlar ise, cereyanlardan azâde misyonları gereği hürriyetçilik esas ve gücünü kendinden almışlar.

Memleketi 28 sene idare eden sol (halkçılar) içinde bulunan tahribatçı ve Süfyanist cereyanla halkçılığa rağmen halkı ezmiş, Dindarlara ve Demokratlara kan kusturmuşlar. O yüzden milletin aklında müstebit ve dine uzak damgasını yemişler.

1950’de Demokratların iktidara gelmesiyle sağ-sol kavramları kültürümüze girmiş, 80’e kadar iki kutuplu siyaset ve anarşiyle hatlar kalın çizgilerle ayrılmıştı.

Ancak 12 Eylül’le beraber partiler dağıtılmış vesayetle dört eğilim birleştirilmişti.

Sovyet Rusya’nın yıkılmasıyla siyaset de etkilenmiş, kalın çizgiler yerine yollardaki gibi geçişlere yer verilmişti. Ancak siyasî yasaklar vesayetçi partiler hariç her kesimi içine alınca, bu günkü gibi kutsal ittifak (Cumhur ittifakı) karşısına aynen 31 Mart 2019’da olduğu gibi 26 Mart 1989’da da adı konulmayan bir DYP- SHP birliği kurulmuştu, ki 1991 genel seçimlerinde bu iki parti koalisyona gittiler. Daha evvel babasıyla rakip olan Demirel, Erdal İnönü’yle çok seviyeli bir ortaklık dönemi geçirmişti.

O dönemde Kültür Bakanı olan Fikri sağlar “Said Nursî kütüphanede sizi bekliyor” kampanya ve başörtüsü yasağının en sert uygulandığı bir dönemde başörtülü gazeteciyi yanına oturtarak basın toplantısı yapmıştı.

Sonra CHP ile SHP’yi birleştiren Baykal’ın kaprisleriyle DYP/CHP ortaklığı bozulmuş, CHP eridiği gibi, Demokratlar da zayıflayıp o kaos ortamında 28 Şubat’a gelinmiş oldu.

İlginçtir, 28 Şubat sürecini sağ, sol ve Milliyetçiler yürüttüler. Yani partilerden ziyade ipler, derinlerin elindeydi.

28 Şubat demokrasi arayan partileri bitirip, çeşitli atraksiyonlarla AKP’yi iktidara taşımıştı. İlk başlarda yine dört eğilim gibi bir çok kesimi bir araya getirmiş ve bir müddet başarılı da olmuşlardı. Ancak ne zamanki gerçek yüzleri ortaya çıkıp derinlerle iş birlikleri su yüzüne çıkınca, hem kendileri düzgün insanları dışladılar, hem de Demokrat insanlar yavaş yavaş partiden ayrılmaya başladılar. Meral Akşener, Abdüllatif Şener, Ertuğrul Günay gibi Demokratlar yollarını ayıranların başını çekiyordu.

Daha sonra “Kandırıldık” diye herkesi kandırıp eksen kayması yaşayan AKP’nin, memleketi bir kaosun içine sürüklediğini gören CB, BB yapmış Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve daha bir çok isim partiyi terk edip başka partiler kurdu.

KILIÇDAROĞLU İLE CHP MERKEZE..

2010’lardan sonra bir asırlık misyonlar yer değiştirmişti sanki, hangi parti sağ, hangi parti sol, kim nerede belli olmuyordu artık.

22 Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu’nun gelmesiyle CHP’deki değişim daha da merkeze kayıyordu. Her ne kadar içinde başka unsurları barındırsa da, başörtüsü, Risale-i Nur’un serbest olması, adalet yürüyüşü gibi müsbet adımlar iktidarı rahatsız edecek boyutlardaydı. İmamoğlu’nun İBB seçim sürecinde Dindar/Demokrat kampanyasının millette karşılık bulması, başörtülü hanımların yönetime girmesiyle CHP eski kimliğinden uzaklaşıyordu neredeyse.

DYP’nin başına gelecek diye beklenilen hem de Demirel’lerin damadı olan İlhan kesici, Millî Görüş kimlikli Mehmed Bekaroğlu, Abdüllatif Şener ve son olarak Cihangir İslam gibi isimlerin CHP’ye geçmesi...

HDP’de dindar ve başörtülü milletvekillerinin boy göstermesi...

Komünist Tunceli Belediye başkanının âyet, hadis paylaşması...

Sosyal Demokratların ulusalcı kanattan kendini sıyırıp yapılan baskılara, zulümlere karşı duruş sergilemeleri gibi rollerin değişmesi, adalet arayanları memnun ederken, bir kısım dindarların da zalimlere meyil etmesiyle algıları da değiştirdi.

Bugün artık Türkiye’de Hakk’a ve adalete taraf olanlarla, dindar ve milliyetçi siyasetin zulmüne taraf olan bir garabet yaşanıyor.

Ancak Türkiye’de ki sağ seçmen, partilere hâlâ topyekûn baktığından dindarlar solda olamaz, bir nevî dinsiz telâkki edip takiyye yapıyorlar, anlayışıyla onlara yapılan her şeyi mübah, hatta müstehak sayıp görmezden geliyorlar.

Evet, siyasette eksen kaydı. Buna en büyük sebep; AKP’nin 19 yılda bütün değerlerimizi alt üst etmesi. Din adına ortaya çıkıp her şeyi araçsallaştıran AKP, en büyük takiyyeyi yaptı, hem de “kandırıldık” diye diye herkesi kandırarak..

Okunma Sayısı: 2194
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • NT. Cemal Cemiloğlu

    28.5.2021 17:50:38

    Cafer kardeş senin anlayışına göre değil, islamın temel kurallarına ve risalei nurda anlatılan düsturlar ve meşverette alınan kararlar muvacehesinde davranır bu camia. Sıkıntılarını, takıntılarını hala aşamamışsın. Kimse cehapeye masumiyet izafe etmiyor. Üstadıma o zamanın siyasilerinin de yaptıklarını da unutmadık..1969 dan bu güne siyasal islamcıların camiamıza yaptıkları da cehapenin yaptıklarında geri kalır tarafı yoktur. Yaşayan bilir. Köşede oturup ahkam kesmek, tenkit etmek çok kolay ve nefsin de hoşuna gider.lütfen meşveret kararlarına uymayı ihlal etmeyelim. Herşey bizim isteğimiz gibi olacak diye bir şey yok. Peygamber ile ashabın istişarelerini hatırla, sonuç mağlubiyet oldu diye Peygamber kimseyi de itham etmedi. Ha birikim olarak peygamberi geride bıraktım gibi bir birikime sahipseniz ona bir şey diyemem. Tenkidin, bir fikre katılmamanın yolu metodu bu değil. Meşverete katılır her şeyi usulünce ifade edersiniz olur iter böyle yayın yoluyla olmuyor.

  • Abdullah Tunç

    16.5.2021 16:16:22

    Seçim işbirliği diye bir şey kesinlikle olmadı.Sadece beraber hükümet kurdu lar.Her iki taraf ta kendi temel siyasi görüşlerine sahipti O günün şartları bir koalisyonu gerektiri yordu ve yapıldı.Aslında iki tarafın seçmenlerinde bir yumuşamaya meyda na getirdi ve iyide oldu.

  • Hüseyın Şahin

    16.5.2021 15:31:27

    *26 Mart 1989’da da adı konulmayan bir DYP- SHP birliği kurulmuştu, ki 1991 genel seçimlerinde bu iki parti koalisyona gittiler* Burda bir yanlışlık var sanırım. Secim öncesi Böyle bir birlik hatırlamıyoruz, seçim sonrasında koalisyon yapıldı o kadar..

  • Ali

    16.5.2021 14:59:01

    "Küfür ile İmân ortası yoktur. Bu memlekette İslâmiyet’e karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası, üç meslek icap ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var. "Sağ İslâmiyet, sol komünistlik, ortası da Nasraniyet" diyebilirler. Fakat bu vatanda, küfr-ü mutlaka karşı İmân ve İslâmiyetten başka bir din, bir mezhep olamaz" Emirdağ L. " Bu memlekette sağ sol yok; namuslular ve namussuzlar vardır" Cemil Meriç rh.

  • Hüseyin ilhan

    16.5.2021 12:12:42

    Maşallah barekallah.Muhterem yazarımız kısa ve öz tespitleri kaleme almış. Şimdi iman ve kur'an davasına samimiyetle sarılan kardeşlerimiz bu akrepten kurtulmalılar.

  • R.Kalyoncu

    16.5.2021 10:04:58

    Türk siyaset tarihinde, genelde sağ partilerin dine taraftar görünerek, dini siyasetlerinde kullandıkları; sol partilerin ise dine mesafeli ve karşı durdukları biliniyor. Bu iktidar, bu tabloyu değiştirmede su-i misal oldu.. Artık sol ve bölücü partiler de dini kullanmanın siyasette prim yaptığını öğrendiler. Sağdan sola hemen tüm partiler dinî değerleri siyasette kullanmakta beis görmemektedir.. Yoksa hiçbirinin temel felsefesinde bir değişiklik yoktur.. Marksist yine Marksist, Kemalist yine Kemalist, ırkçılar yine ırkçıdır.. Münafıklığın zirve yaptığı bu çağda Müslümanlar, hususen ehl-i tahkik olması gereken Nur talebeleri bu denli safdil olmamalı.

  • Cafer

    16.5.2021 08:09:50

    Son ilahi kitap ve son ilahi kitabın son müctehidi vazifesini yaptığına, içtihat kapısı kapandığına, teviller ile birçok sıkıntılı grup ve kişiler nedeni ile ihlas ve uhuvvetin zarardide olduğu günümüzde zoraki teviller ile halkçı partiye sempati bile duymak kabul edilebilir değildir. Gazetemin yayın prensibi ve Risale-i Nur hizmet ve siyasi çizgisi ile sıkıntıları olan bir yazı olmuş, bence. Ben katılmıyorum halkçı Parti'nin demokrat çizgiye geldiğine, ve tasvip etmiyorum halkçı partiye övgü içeren yazı ve sözlere...

  • Ömer

    16.5.2021 07:04:49

    Feraset ile bakabilmek, hareket edebilmek,bu olsa gerek.Eksen kayması nedeniyle okçular tepesini terk edenlere güzel bir makale. İş ve sanatta maharet tercih edilir.Kaleminize sağlık

  • Oğuz Yiğiter

    16.5.2021 04:07:58

    Müdakkik bir nazar ve cesur ve öncü bir makale. Tebrikler, dualar...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı