Bediüzzaman Millet Partisini tahlil ederken; “Eğer İttihad-ı İslâm’daki esas olan İslâmiyet milliyeti ki, Türkçülük onun içinde mezcolmuş bir millet olsa; o Demokrat’ın manasındadır. Dindar Demokratlara iltihak etmeye mecbur olur”1 diyor.
Eğer ırkçılık fikriyle siyaset yapılıyorsa bu Frenk illeti İslam’a ve Türklüğe zarar vereceğinin ikazını da yaparak.
Belki bu sebeple çok sayıda milliyetçiler senelerce Demokrat, Adalet ve Doğru Yol Partisi içinde siyaset yaptılar.
Daha sonra, özellikle AKP döneminde şahin politikalar izleyerek AKP’ye ciddi muhalefet etseler de Kürt milliyetçiliğini körüklediler. Fakat ne var ki; 2015 seçimlerinden sonra devlet eliyle Millet Partisi yeniden dirilmiş, AKP-MHP olarak tek millet sloganıyla menfi milliyetçilikte birleştiler.
Daha evvel DYP’de içişleri bakanlığı yapmış Meral Akşener, MHP’nin rota değiştirmesi neticesinde muhaliflerin başını çekip, MHP genel başkanlığına soyundu. Başkan seçileceği ihtimaline karşı yargı marifetiyle kurultay engellenince muhalif ve demokratlardan bir grupla İYİ Partiyi kurdular. İYİ Parti, Avrupa bütünleşmesini savunan partilerin bir araya geldiği Liberaller ve Demokratlar İttifakı üyesi olması, logosu da Kayı boyunun bayrağından esinlenilmesi, mavi zemin üzerinde 8 ışıklı güneşin, Selçuklu Yıldızı’ndaki 8 köşe ile ilişkilendirilmesi, milletin teveccühüne vesile olup iddialı ve merkezde bir parti olarak siyasî hayatına başlamış oldu.
Kısa zamanda yükselen değer olan İYİ Parti 2018 seçimlerinde DP’yi listesine alarak 4 parti ile ittifak kurdu. İyi giden ittifakla 2019 mahalli seçimlerinde İstanbul ve Ankara olmak üzere 10 büyükşehir başkanlığını aldılar.
İYİ Parti bu zaman zarfında bütün Anadolu’yu gezerek esnafla birebir görüşüp milletin dertlerine tercüman oldu. 20 seneye yaklaşan AKP’nin alternatifsizliği algısına fren yaptırdı. Öyle ki oyunu 14/15’lere hatta bazı anketlerde! 20’lere kadar çıkardığı iddia ediliyordu. Dolaysıyla millet ittifakı iktidarı tahtından edecek bir oy potansiyeline sahip olduğu kanaat haline geldi. Anketler, açık oturumlar, haber yorumları, köşe yazılar böyleydi.
Fakat n’olduysa “iyi saatte olsunlar” devreye girip 14 Mayıs seçimlerine bir kaç ay kala İYİ Parti’nin masayı devirmesiyle her şey alt üst oldu.
Son günlerde gelen istifalardan öğreniyoruz ki; yüksek tepelerden seçimi kazanmama üzerine tesis edilmiş. Hatta Akşener’e atfen “ iyi ki kazanmadık” denilerek 14 Mayıs’ta iktidarı devralmak istemediklerini gösterdiler. Öyle ki mahalli seçimlerde 81 ilde tek aday çıkarmak istediklerini söyleyerek iktidarın ekmeğine yağ sürecek bir siyasete döndüler.
Bütün bunlar gösteriyor ki; devlet ve milliyetçilik refleksi devreye girmiş.
Buradan hareketle; demokratlardan bağımsız hareket etmek isteyen milliyetçi partiler beka deseler de Türkiye’nin ve İslam birliğinin bekasına zarar verdiler. Zira başka milletlerden mürekkep Türkiye’nin dinamikleri başka milliyetçiliği de tetikleyerek inşikak darbelerine zemin hazırlıyorlar.
Partide dağılma ve istifalar neticesinde “merkez sağ siyaset boşluğunu doldurma fırsatını kaçırdılar” eleştirileri üzerine Akşener, basın toplantısında; “Biz bu partiyi bu ucube sistemden kurtarmak, demokrasiyi getirmek için kurduk. Ağırlığımız belki MHP’den geliyor olabilir, ama biliyorsunuz ben DYP’de kadın kollarından sorumluydum” keza Naci Cinisli, Ayfer Yılmaz, Ali Gökdemir, Cihan Paçacı gibi demokrat örnekler vererek bir nevi tarziye yaptı.
Netice; Bediüzzaman’ın “Milliyetçiler demokratlara iltihak etmeye mecburdur” sözü bir kere daha ispat olmuştur.
1.Emirdağ Lahikası