Risale- i Nur hizmet-i imaniyesi, maddî ve manevî büyük makamları hedef ittihaz etmeyerek şahsî faydayı değil umumun faydasını ve istifadesini sağlamak üzerine ilerlemektedir.
Şahıs üzerine kurulan veya zamanla şahsîleşen hizmet tarzları ise maalesef bu umumî gaflet, siyaset ve felsefe asrında yoğun hücumlara dayanamayarak mağlup düşmektedir.
Şahıs üzerine kurulu her hareket dahilî veya haricî olarak etki ve kontrol altına alınabilmek tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kudsî hizmetlerini ve hakikatleri kendi şahsı için alet ve basamak yapıyor suçlamasına muhatap olunur. Şan-şeref, maddî ve manevî rütbelere vesile olabilen şeyler şahıs üzerine kurulu yapıları sarsmaktadır.
Şahsın hata ve yanlışı tüm alâkadarlara yansıtılmakta, topyekûn bir itiraz ve suçlamayla karşı karşıya kalınmaktadır. Şahs-ı manevî üzerine hareket edenler ise hak ve hakikatin kimse tarafından kullanılmasına izin vermeyerek, o hakikatin saf ve temiz bir şekilde muhatabına ulaşmasını sağlarlar. Şahsî kusurlar yine şahsî kalarak bizim kusurlarımızla şahs-ı manevîmiz mesul olmaz.
On adama iman dersi vermeyi, büyük bir hizmet kabul ederek binler adamı irşad etmekten daha yüksek görürler. Çünkü o on adam, o hakikati her şeyin fevkinde gördüklerinden ileride ağaç olacak birer çekirdek gibi kalplerine yerleştirirler. Fakat o binler adam o kutbun derslerini kendi şahsî hissiyat ve kabiliyetlerinden geliyor gördüklerinden şahsın çürütülmesiyle onlar da mağlup edilerek dağıtılabilirler.
Şahsî olarak ilerleyen ve şahıstan vazgeçmeyen hizmet tarzları bu tehlikeyi her daim taşımaktadır. Şahs-ı manevî üzerine kurulu, bütün dayanağı ve kuvveti şahs-ı manevî olan hizmetler ise mağlup edilerek dağıtılmak tehlikesinden uzak bir şekilde vazifelerine devam edeceklerdir.