Fikret Çalışkan (Prof.): “Ven-naziatı ğarka. Ven naşitati neşta”1 (Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara, Andolsun (mü’minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara) Parantez içindeki manalar nasıl yazılıyor? Başka manalar olabilir mi?”
Meleklerin Aktiviteleri
Naziat Suresinin ilk iki ayeti hakkında dünkü yazımızda kısmen açıklamalar yapmıştık. Aynı düzlemde gittiklerinden, diğer üç ayet hakkında da bugün yazalım.
İlk beş ayetin melekleri taife taife sıfatlarıyla anarak meleklerden bahsettiğini dün yazmıştık. Özetle: Birinci ayette kâfir ruhlarını boğarcasına çekip alan meleklerden, ikinci ayette ise mü’min ruhlarını kolayca kabz eden meleklerden bahsediyor.
Üçüncü ayet şöyledir: Vessabihati sebha: Havada yüzen, süzülen meleklere yemin olsun.
“Sebeha” yüzmek fiilinden fiil-i mazidir. “Essabihat”dan ism-i fail olarak, “süzülerek yüzen melekler” kast edilmiştir. “Sebha” kelimesi ile aslında -tabir caizse- cümle yapısı “çılgınca yüzmeyi” kasteden bir biçime sokulmuştur.
“Havada asılı olarak ve çılgın biçimde süzülerek yüzen meleklere and olsun” demektir. Bu yemin de altıncı ayetten sonra gelecek hakikatlere zihni hazırlıyor.
Emirler Koşarak Uygulanır
Dördüncü ayet: “Vessabikati sebka”. Yani, “aldık-ları emirleri yarışırcasına, süratle yapan ve işinin başına tezce geçen meleklere yemin olsun.”
Bu ayetleri yıldızlar veya insan ruhları ya da savaş atları biçiminde yorumlayanlar da olmuştur. Yıldızlar zaten uçarak birbiriyle yarışarak dönüyorlar. Süratle hedeflerine gidiyorlar.
Ruhlar da ahiret yoluna girdiklerinde sanki birbiriyle yarışır gibi hedeflerine giderler. Bedenlerinden ayrılan nefislerin ve ruhların sıfatları diyen de olmuştur. Bu durumda bunlar, nefislerin manevî seyr-i sülukları oluyor.2
Diğer bir mana: Can alan melekler kâfirlerin ruhlarını Cehennem’e, mü’minlerin ruhlarını da Cennet’e hızla ve birbiriyle yarışırcasına götürürler. Emre itaat ederler.
Beşinci Ayet: Felmüdebbirati emra: Tedbirle ilgili her ne emrolunmuşsa, hiç beklemeden, derhal yapan meleklere yemin olsun demektir. Melekler emirlere karşı son derece duyarlıdırlar. Allah’tan gelen emirleri hiç aksatmadan, hiç bekletmeden ve hızlıca uygularlar.
Uyanış Zamanı
Bu ayetlerde yeminlerin cevapları verilmemiş, sanki okuyanların zihinlerine bırakılmıştır. Fakat cevapların, takip eden ayetlerde verildiğini görüyoruz. Bu suretle de işin çok ehemmiyet arz ettiği, insanın bu cevaplara mutlaka hazırlan-ması gerektiği vurgulanmıştır.
Sonraki gelen ayetleri topluca okuduğumuzda cümle şöyle tamam oluyor:
“O gün o gürültü sarsar. Büyük bir sarsıntı kopar. Ardından başka bir gürültü [radife] gelir. Gökyüzü yarılır. İpi kopmuş tesbih taneleri gibi, yıldızlar dağılır. [Su’run ikinci üfürüldüğü zaman anlatılıyor gibidir] O gün yürekler çarpar da çarpar. Gözleri korkudan aşağı kayar. Derler ki: Biz (bu çukurdan çıkıp) yine eski hâlimize mi döndürüleceğiz? Biz çürümüş, ufalanmış kemikler olduktan sonra ha! Öyle ise, bu çok ziyan edici bir dönüştür! Hani biz yalanlamıştık! Yandık o zaman!” O zaman tek bir haykırış kopar. Veya tek bir ses işitirler! İşte orada artık uyanırlar!”3
Ölümden sonra kabirden mahşere, sırat üzerinden Cennete veya Cehenneme artık bütün işleri, hiç yoruma gerek kalmadan, doğrudan melekler alıp yürütecekler. Kâfirler de işlerin bu kadar sağlam yürümesinden kaygı duyacaklar. İnanmadıklarına binlerce pişman olacaklar, dizlerini dövecekler.
Dipnotlar:
1- Naziat Suresi: 1,2.
2- Ab-ı Hayat Meali, Şadi Eren, Zafer karlı, s. 1154.
3- Naziat Suresi: 4-14.