Keşke hiç kimse “Ekmek mi hürriyet mi?” sorusuna dahi muhatap olmasa ve hem ekmek, hem de hürriyet birlikte yanı başımızda olsa.
Fakat ülkemizde yaşayanlar umumî anlamda ekmek ya da hürriyet arasında bir seçim yapmaya zorlanmış sayılır. Üzücü de olsa ekseriyet ‘önce ekmek’ şıkkını tercih etmiş ve nihayetinde hem ekmekten, hem de hürriyetlerden mahrum kalınmıştır.
Vatandaş, haklı olarak ekonomik sıkıntılardan yana şikâyetçi. Bu şikâyetler çok haklı olmakla birlikte, keşke benzer şikâyetler ‘hukuksuzluk’tan yana da dile getirilmiş olsa...
Bir haber ajansı İstanbul Şehremini’deki semt pazarının nabzını tutmuş ve vatandaşlara ‘ekonomik hâl ve gidiş’i sormuş. Hâliyle ‘bin ah’ işitilmiş. Habere göre bir vatandaş, “Ben bittim, akıl dengemi de kaybettim, sinirden, stresten, geçinememezlikten. Sanki beni soyuyorlar gibi geliyor. 4 mevsimi yaşayan ülkede böyle bir pahalılık olur mu? Yazıklar olsun bunu yönetenlere!” demiş. 74 yaşındaki bir vatandaş ise, gençler için duyduğu endişeyi, “Et oldu 700 lira, bu çocuklar nasıl beslenecek. Bir çocuk et, yumurta, peynir yemezse, o çocuk nasıl gelişecek?” diye sormuş. Bir başkası, “Böyle geçim olmaz, gerçekten çok kötü, felâket. 31 yaşında oğlum var, evlenmiyor, nasıl evlenecek? Bu pahalılık görülmemiş bir şey” demiş.
Vatandaşın şikâyetleri bitmemiş, bir başkası da “Her şey çok pahalı. Şikâyetçi herkes, sadece ben değil. Vatandaş sesini duyuramıyor. Her şeyin herkes farkında, sesini çıkartamıyor kimse. Garip bir ortamdayız. Şikâyetim çok var, hangisini anlatayım. Elektrik, su, doğalgaz, kira, gıda… Çok normal bir hayat yok yani. Eziliyor insanlar. Yetkililerin bunu duyması lazım” diye konuşmuş. (ankahaber.net, 10 Nisan 2025)
Hakikaten neredeyse ‘dört mevsim tarım yapılabilen’ bir ülkede fiyatların bu kadar ölçüsüz şekilde artması normal görülebilir mi? İthal malların pahalı olmasına bahane bulmak kolay. Peki, nerede ‘yerli mal’lardaki ucuzluk? Vatandaşın “Sanki beni soyuyorlar gibi geliyor” demesi haksız mı? Bir soygun var, ama bunun kabahatini üreticiye ya da sadece ‘aracılar’a yıkmak da hakperestlik olmaz. Çünkü bu durumdan üretici de aracılar da şikâyetçi. Vatandaşın, “31 yaşında oğlum var, evlenmiyor, nasıl evlenecek?” sorusu “100 puanlık” bir soru değil mi? “Gençler evlenin, en az 3 çocuk yapın” diyen idareciler bu soruları duyuyor mu?
Muhtemelen duymuyorlar, çünkü vatandaş da bunun farkında. “Vatandaş sesini duyuramıyor” diyenler haksız mı?
Ortada üstü örtülemeyecek bir gerçek var: Bilhassa gıda fiyatları ölçüsüz şekilde artıyor. Bu noktada ‘dünya lideri’ olduğumuz istatiskiklere yansımış durumda. Kabahati “3 hafli marketler”e ya da “dış güçlere” atmaya gerek yok. Yetkili olanlar aynı zamanda sorumlu olanlardır. Marketlere, havaya, suya, aracılara kızmaya gerek yok. Sorumlu, iktidarda olanlardır vesselam.