Alışılmışın dışında bir siyaset yürüten ABD Başkanı Donald Trump, aldığı bir kararla hem ülkesini, hem de dünyayı yeni bir krize sürükledi.
Türkiye’deki siyasetçiler söz dinlemediğine göre Amerika’daki siyasetçilerin söz dinlemesini beklemek de olmaz. Biz sadece böyle kararların doğru olmadığını ifade ederiz. “Yabancı liderler” için tartışmaya ihtiyaç olmasa gerek.
Hatırlanacağı üzere ABD Başkanı Trump, yeni bir gümrük vergisi listesi yayınladı ve bu liste ülkelere göre değişiyor. En yüksek vergi Çin’e karşı uygulanırken Türkiye yüzde 10 gibi bir gümrük vergisine tabi tutuluyor. Böyle olunca da iş dünyası temsilcilerimiz nispeten düşük olan bu vergi oranının ülkemiz için fırsat olabileceğini ifade etmeye başladılar.
İş dünyasından bir temsilci, ABD’nin uygulayacağı gümrük tarifeleri sebebiyle ABD’li ithalatçıların Çin veya Vietnam gibi yüksek tarifeli ülkeler yerine Türkiye’ye yönelebileceğini belirterek, “Coğrafî konumumuz, genç ve dinamik iş gücümüz, güçlü sanayi altyapımız ve lojistik avantajlarımızla yeni yatırımları çekme potansiyelimizi iyi değerlendirmeliyiz” ifadesini kullanmış. Söz konusu tarifelerin Türkiye için fırsat penceresi açabileceği ifade edilen açıklamada, dünya ticaretinde yepyeni bir dönemin başladığını ve tedarik zincirinin yeniden şekillendiğine dikkat çekilmiş.
İlgili açıklamada şu görüşler de dile getirilmiş: “Öte yandan, Çin’in ve diğer Asya ülkelerinin ABD pazarındaki kayıplarını telâfi etmek için Türkiye’nin güçlü olduğu Avrupa ve diğer pazarlara yönelmeleri durumunda ihracatçılarımızın daha çetin bir rekabet ortamıyla karşılaşması risklerini de dikkate almalıyız.” (AA, 7 Nisan 2025)
Bu tespitlerde doğruluk payı olabilir. Ancak Türkiye için esas ve kalıcı fırsatın “hak, hukuk ve adalet yolu”nu tercih olduğunu acaba ne zaman anlayacağız? Kısa dönemli pazar kapmak yerine uzun dönem için ülkemizi ‘yatırımlar için cazibe merkezi’ hâline getirmek çok daha kârlı olmaz mı? Trump ya da başka bir idareci o koltukta belli bir süre oturacağına göre hedefleri kişilere göre ilân etmek isabetli olur mu? Başka bir ABD başkanı, başka bir “gümrük vergisi listesi” ilân edebilir. O hâlde Türkiye’nin kalıcı menfaatinin uzun dönemli cazibe merkezi olmasından geçtiğini görmek durumundayız. Bunun yolu da “hukuk ve adaletin iyi işlediği ülke” olmaktan geçer.
Öyle ise geçici fırsatlar peşinde koşmayı bırakıp esas meseleyi görmek icap eder. Gerek iş dünyası ve gerekse sivil toplum kuruluşları “hak, hukuk ve adalet” çağrıları yapmaktan geri durmamalı ve Türkiye’yi idare edenleri bu yönde ikâz etmelidir.
Lütfen Türkiye için fırsatın “hak, hukuk ve adalet yolu”nda olduğunu görelim...