"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bilgin Abi’nin günlük defterinden (26)

Ali HAKKOYMAZ
16 Şubat 2025, Pazar
Ân diyarı (110)

Zaman yetmiyor Selim Ali; bu kadar bol zamanlar içinde. Zamansız işleri öne aldığımızdan mı yoksa olmasa da olur şeyleri bu zamanın içine doldurma gayretimizden mi? 

“Tevehhüm-ü ebediyet” düşüncesi olmasın, dedi Bilgin Abi. 

Zamanı, ömrü uzun zannetmek hayatı oyalıyor demek ki. Böyle olunca bir tek çocukluk zamanlarında -bilmeden- zamanın keyfini çıkarıyoruz. Çünkü dün yok, yarın yok; ne var ne yok; “şimdi.” Yoksa durmadan çocukluğa kaçışımız nedendir?! Yağmalanmamış bir ülke orası. Saf, temiz, yalansız, kaygısız ve zamansız.

Zaman yetmeseydi; bir isim, imza bırakıp gidenlere yetmezdi. Yetmiş işte! Kimi bir şiir bırakıp gitmiş; gönüllere acılar da sevinçler de serpmiş. Başkaları adına da duymuş, düşünmüş. Öteki taşlara şiir, beste söyletmiş. Başka biri kainattaki sesleri/müziği notalara dökmüş. Zaman yetmiş demek Yunus olmak için, Sinan olmak için, Beetoofen olmak için.

Selim Ali, zamana vefa göster; vakit varken vaktini çalan şeyleri at bir kenara da “bu dünyadan Selim Ali geçti” denilecek işler yap. “Şöhret” olmakla bu konuştuklarımız ayrı şeyler. Birine yapmacık derler; birine hakikat… Birine gösteriş derler; birine iş… Biri, “iş olsun” diye iş yapar; biri, “iş, olsun” diye iş yapar. Beni yoruyorsun ya Selim Ali; aşk, olsun!

Neyse, gerçekten yoruldum. Kelimeleri bir yerlerden bir yerlere taşımanın yorucu ve zevkli olduğunu geç de olsa öğrendim. 

Haydi, ben dinleneyim; sen yorul şimdi; o günlük defterinden taşıyacağın kelimelerle.

«

“ZAMAN KIRINTILARI ”

Zamanı gören var mı?! Tanpınar, zamanı gördüğünü söyler; “Zaman Kırıntıları” dediği, zamanın sesini çıt çıt işlediği, duyduğu, duyurduğu… zaman gibi akan uzun şiirinde.

«

ZAMAN TÜCCARLARI

Saatler ileri/geri alındı, haberlerinden hazzetmem. Orda duruyor zaman; nesini kımıldatacaksın! Zamanın sesini duyamayanlar; oyuncak saatlerle oynar!

«

SAVAŞLARA VEDÂ

Elimizde durmayan ve durmayacak zamanların kavgası yapılır mı!

«

ÇARKIFELEK

Ne çabuk değişiyor dünya;

Ne sevinmeye vakit var; 

Ne ağlamaya!

«

TAZE ZAMANLAR SENFONİSİ 

Yolunu bulur sular.

Kabuğunu kırar çekirdek.

Yollar dağları aşar.

Karıncalar bildiğiniz gibi...

Hayatın ne kadar içinde:

Ay, yıldızlar, kuşlar...

Papatyalar ne kadar tanıdık!

Ve hep taze zamanlar…

Uzak mıyız, yakın mıyız hayata?!

«

UYANMAK

Farkındaysan; uyanmışsın demektir; akşamı/sabahı olur mu bunun?!

«

DOST TAVSİYESİ

Dünya, ağır bir yük; çok ağır;

Kaldırayım deme!

Çok kişi denedi senin düşündüğünü.

Benden sana tavsiye:

“Kendi haline bırak; kendine bak!

Kırk yamalı bohça gibi...

Kanatma boş yere kalbini

«

ZAMANIN ELLERİ

Üşüyor elleri zamanın;

Bir ayrılık vakti.

<

GÜN YENİSİ

Takvimlerde yeni bir gün kıpırtısı...

Zamanın en çocuk yüzü...

«

MEVSİM YÜZLÜ ADAM

Kelimeleri yaşamak... 

Alnına değen rüzgârda…

Bir gece sağnağında…

Yıldızlar harmanında... 

...ve yaşamak biraz, biraz... 

Bir yaz meyvesi gibi olgun…

Bir güz gibi vedâya hazır…

Kar altında beklemek baharı!

«

ŞİMDİ VE TOHUM

Bir tohum her ân;

Sonsuzluğu saklayan...

Vakti var aşkın!

Ay seyrinin, gül koklamanın...

Hayatın ve ölümün vakti var:

Şimdi!

Okunma Sayısı: 702
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı