"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mevsimleri okumak

Ali HAKKOYMAZ
16 Mart 2025, Pazar
Mevsimleri göremeden yaşıyoruz Selim Ali.

Gözümüzü açmadan daha, hemen bir okula bağlıyorlar bizi. Olmalı belki de ama olanlara yani sonuca bakınca  “olmasa mı böyle” diye de sormadan edemiyorum. 

Robot bir hayata -hayatsızlığa aslında- teslim oluyoruz da sâlim olamıyoruz. 

Niyetim nicedir oturup kalkmayı bilmeyen, duygulanıp düşünemeyen eğitimi konuşmak değil. Uzun ve bu ayrı bir konu da.. Bu kapalı kutudan, başımızı kaldırıp mevsimleri göremeyişimizi konuşmak. Mevsimler hayatın dışında bir şey sanki. 

Gerçi görecek mevsim de bırakmıyorlar. 

Betonun saltanatı yeşili kovdukça kovdu, kovuyor, diye ahirzaman hastalıklarından birine dikkat çekti Bilgin Abi. Çocukluğunun bahçeli, asmaların damlarına tırmandığı günleri hep yâd eder arada hasretle. Yeşilsizliğin kıyamet koşularından olduğunu söylerdi.

Sen mevsimleri süz, Selim Ali. Bu çok önemli. Her mevsim bir üniversite. Bu MEVSİM DERSLERİ devamsızlığa gelmez.  Çünkü öylesine gelip gidiyorlar ki senin gafletini beklemezler. Bir pazar gibi kurulup çadırlarını toplayıp giderler. Sana bir bahar okumaları bırakayım da mevsimlere bakmanın kapısını hep aralık tut;  “mevsimsiz” yaşama e mi? Yazı da güzü de kışı da otur sen yaz. İlerde belki onları da okuruz kısmetse. 

««

Yol boyunca çiçek açmış ağaçlar…

Bir şarkı gibi duruyorlar.

Bir türkü... bir şiir...

Nasıl da gülüyorlar öyle!

Atmışlar kış yorgunluğunu üstlerinden:

“Ölmüştük, kurumuştuk; dirildik.” diyorlar.

Sen de at artık şu “ölüm” dendi mi göz yummalarını!

Otur, konuş sana da geldi/gelmekte olan ölümle!

Şu baharı bi’ dinle!

Dirilişi/ni gör/meden geçme!

Koşa koşa; boşa gelmedi bu bahar.

Sen de duy bir kelebeğin heyecanını!

Bir mezarlığa git!

Git de servilere başını kaldır, bak!

“Elif, Elif!” diyen çığlıklarını duy!

Şehrin dibinde; 

Şehirden uzak bu şehir; değil mi?

Kuşları dinle, sessizliği dinle!

Çiçeklenmiş şu mevsime göz kırp!

Hayata ve ölüme bir isim ver;

Verebilirsen her nefes.

Artık bahar gelmiş, Selim Ali!

Daha korkmam ölümden.

Daha neydi öyle!

Daha birkaç gün önce,

Kar, kış, kıyamet…

Nihayet koptu bahar.

Gül, kuş, ziyafet…

Şu zümrüt yeşillere bak!

Şu mavi gülen çiçeklere…

Şu basmaya kıyılmaz halıya…

Şu kıştan çıkan ümitlere bir bak hele!

Gel sana diriliş göstereyim.

Bir sürü ölüşten sonra…

Sana renk renk gülüş göstereyim.

Korkma diye toprağın altından…

Kır çiçeklerinin aşk u neşesiyle geleyim.

Artık bahar geldi, Selim Ali!

Ölüme gülmenin vakti…

Okunma Sayısı: 248
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı