"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Teyakkuzda olabilmek

Ali Rıza AYDIN
17 Nisan 2025, Perşembe
Hayat kolaylık, maddî rahatlık, yani konfor değildir!

Hayatı hayatlandırmak için, hayata son vermeli.

“Ne demek? İntihar mı edelim yani?”

“Hayır, asla!”

Bu, şu demek:

Hayata fiilen değil, fikren son vermeli.

Hazret-i Peygamberimiz (asm), “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz”1 diyor ya, işte, bunu yapmak.

Sonu olan bir dünyada ölümü unutup sonsuz emel beslemek insanın, iz’ânın harcı değil. Çünkü:

Sonsuzluk, sadece Cenab-ı Hakka mahsus bir durum.  Onun esmasından biri olan Hayy, “mutlak dirilik”, “ölümsüzlük” demektir. Hayatın beşere, yani bizlere bakan manası ise: Doğumdan ölüme kadar geçen zaman dilimi; bu zaman dilimi içinde canlı olmak, hareket ve faaliyet içinde bulunmak.

Peki, hayata, nasıl hayat katılır?

Risale-i Nurda: “Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz”2 deniyor ya, işte, öyle. Hayatı hayatlandırmak için bunu yapsak yetecek. Aksi hâlde:

İnsan zihnen, fikren hayata râm olursa, memata yer kalmıyor.

Hâlbuki mevt, ahiretin kapısı. Bunun için, akıbeti düşünmek ve hayatı da ona göre tanzim etmek gerekiyor.

Zihinlerinin zindeliğini elden bırakmamak ve neticede, kazanabilmek için lades tutuşanlardan biri ötekine bir şey verirken karşıdakinin “unutmadım” manasında söylediği “aklımda” sözü, bir teyakkuz ifadesidir.

Her şeyin geçici, zeval bulucu olduğunu bilen; sonsuz saadet diyarı ahireti aklından çıkarmayan insan da, “teyakkuzda” demektir.

Akl-ıselim her insan günlerini, aylarını, yıllarını, hülâsa; ömrünü israf etmemeye gayret gösterir. Hakikî ömür olan hâlihazır zamanı, içinde bulunduğu anı değerlendirip, hayatını hayatlandırabilir.

“Ömrün israfı olur mu?” diye sorulacak olursa, verilecek cevap elbette ki, “Evet”tir.

Hiçbir şeyi dert edinmeyip hoşça vakit geçirmek tutkusuyla gününü gün etmek, yarını düşünmemek; debdebeli hayat sürüp emirden, tekliften uzak durmak; yani, o güzelim zamanı har vurup harman savurmak ömrü israf etmek değilse, nedir?  

Halbuki ahiret endişesi; “aklımda, aklımda” dercesine ölüm hakikatini sık anmak, onunla hemhâl olmak hayatın kalitesini artırıyor. Onu fikretmek, onu zikretmek daha izzetli, daha iffetli, daha lezzetli bir hayatı netice veriyor.

Bu yüzden, “Ölüm gelip çatmadan evvel, şehvanî ve nefsanî hislerinizi terk etmek suretiyle bir nevi ölünüz”3 olan Nebevî tavsiyeye kulak vermek; ahiret hesabına, teyakkuzda olmak gerekiyor.

Hayata, hayat katabilmek için...                                                          

Dipnotlar:

1- İbni Mace, Zühd: 31.

2- Said Nursî, Sözler, s. 134.

3- El-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:29.

Okunma Sayısı: 882
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahim Karahan

    17.4.2025 01:43:01

    Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı