"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Saadete üç kala

Ali Rıza AYDIN
27 Mart 2025, Perşembe
Bayramlar, insan gönlünde bir inşirah; sevinç günleri, coşku günleridir. İnsanların gözlerinin içi güler o günlerde âdeta.

“Şu bayramlar da olmasa, azizim, birbirimizi unutacağız neredeyse!” yakınmalarıyla da olsa, o günlerde herkes görüştüğü için mutlu, yarınlardan umutlu.

Bayramlar, yaşanmalı.

Çoluk çocuğumuza bu müstesna zamanın manası, maksadı anlatılıp, bayramın rahmetinden, bereketinden; hazzından ve huzurundan hep birlikte hissedar olmalı.

Bu kutlu günleri, gönüllerin inşası için değerlendirmek varken, sıradan bir gün gibi görerek sadece bir tatil olarak geçirmemeli.

Bayramlar, bir müessesedir ve onların da kendine mahsus âdâbı, erkânı var. Bunları hem bilmeli ve hem de arkadan gelenlere bildirmeli.

Memleket vüs’atine varan mutluluk hâlelerinin toplum içindeki ve insanların ruh hâletindeki akislerini göz ardı edemeyiz. Çünkü bayramlar, gönüller üzerine tesis edilen; izzetin, ikramın, saygının ve sevginin gözle görünür hâle geldiği günlerdir.

Bayramı “bayram”, seyranı da “seyran” bilmek gerekir.

Bugünden sonra bayrama, saadete üç gün kaldı.

Bayramlarını bayram edenler, kollarını çoktan sıvadı bu senenin Ramazan Bayramı hazırlıklarına.

Sıla-i rahim maksadıyla yola çıkacak olanların çantaları hazır.

Ev hanımları ise, her zaman heyecanlıdır, bayram günleri yaklaşırken. Evin sağına soluna çeki düzen verilir. Tatlılar, çörekler, börekler, çeşit çeşit ikramlar hazırlanmıştır misafirlere ikram etmek arzusuyla.

Çocuklar, çoktan ele alınmıştır bile…

İmkânlar ölçüsünde, üst baş, kılık kıyafet ya da hoşlanacakları cinsten hediyeler alınarak sevindirilir ya da sevindirilmelidir körpeler.

Empati yapıp, garibe gurabaya da göz atmak hatta el atmak gerekmez mi, bayramlarda? Onları hoşnut etmek, Rabbimizin hoşnutluğuna vesiledir.

Peygamber Efendimizin (asm), “Bir Müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terk edip küs durması helâl değildir”1 hadisine uyarak, birbiriyle küs olanlar bu günlerde barışır. Böylece, alınlardaki derin kırışıklar, yerini tebessüme terk eder.

Dahası:

“Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar üzerinize sel gibi gelirdi”2 ikazı asla unutulmaz ve o paratoner insanların elleri öpülür; duaları alınır, bu mübarek günlerde.

Eşe dosta, konu komşuya önce gönüller, sonra da kapılar açılır ardına kadar.

Güzel günler, güzel yaşanarak, güzel insanlar şâdân olur, inşallah.

Dipnotlar:

1- Buharî, Edeb, 62. 2- Mektubat, s. 252.

 

Okunma Sayısı: 1119
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Selim

    27.3.2025 21:17:33

    Kaç yıldır ferah feza bayram yapamayan binlercesi de şuraya not olsun. Belki aklına gelip dua edenler çıkar.

  • Mustafa

    27.3.2025 12:50:09

    Allah razı olsun sayın Aydın Allah yar ve yardımcınız olsun inşallah

  • HÇeşitcioğlu

    27.3.2025 12:34:32

    ağlıyordun...Şimdi, şimdi seni düşünüyorum Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin Paramparça düşmüş gönül ufkuma İki yıldız gibi gözlerin Gel Ey ciğerime saplanan hançer Gel ey yüreğime oturmuş kurşun Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan Gel artık Ne olursun YBülentBakiler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı