Arapçası “nush” olan nasihat sözcüğü, bir kimseyi ya da kimseleri doğru yola sevk etme, yanlış ve kötü davranışlardan uzaklaştırmak için söylenen söz; yapılan konuşma, öğüt demektir.
Nasihatler insan ruhunun önemli bir gıdası. Ona aç, ona muhtaç olanlar, doğrularla beslenmesi gerekir.
Açlık, zor; akıbeti fenalığa hamile.
“Açlık, fırın duvarı yıktırır” atasözü bu hâletin tefsiri. Bu cümleyle mide, yani maddî açlık kastediliyor gibi anlaşılsa da, esas mana duyguların, lâtifelerin ahlâkî melekeler açısından açlığı; doyup tatmin olmayışıdır her hâlde.
Bu şekilde bir açlık, bir insanı ne yapar?
Sınır tanımaz yapar.
Helâl-haram gözetmeyen; -ana baba da olsa- saygı sevgi dünyasında yer almayan; namusları pâyimâl etmekten çekinmeyen garaip bir insan türü ortalıkta yer alır.
Bu insanlar, toplumun unsuru değil, urudur.
Bunların hiçbirini yok sayamazsınız. Eğri doğru her ne ise, aynı arzda yaşıyor. Ceza ve ıslah evleri bu insanlarla dolup dolup taşıyor. “Dam” denen yer, suçlarından caydırmaya yetmiyor. Netice:
Varır, girer; yetişir, çıkar!
Toplumun tuğlası ferdi “insan” yapacak; diğer bir ifade edişle, “adam” edecek yegâne değer, imandır. İman ise, insana, en birinci yasakçı.
Tıpkı, Risale-i Nur’da, “İman, insanı insan eder”1 denildiği gibi.
“Risale-i Nur, Kur’ân’ın manevî mu’cizesi olarak imanın esasatını kurtarıyor…”2 Yani dinsizlik, imansızlık cereyanlarına karşı paratoner vazifesi görüyor; cehaleti, süpürüyor.
Toplumun ıslahı için, cemiyetin selâmeti için ve daha da önemlisi; kabre imanla girebilmek için Risale-i Nur’a ve orada ifade edilen hakikatlere ekmek kadar, su kadar, hava kadar ihtiyaç bulunduğunu bu memleketin vicdan sahibi evlâtları biliyor.
Bunun içindir ki Risale-i Nur’lar, Kur’ân-ı Kerîm’den sonra, “en çok satılan kitap” sırasında yer almaktadır.
Bu eserlerin diğer bir özelliği, çok okunması, dolayısıyla ıslahatçı oluşu. Buna paralel olarak, Nurlardan mülhem ve ona köprü mesabesinde olan kitap dergi, gazete; sesli, sözlü, görüntülü pek çok çalışma piyasada ve gönüllerde muteber.
İftihar vesilesi olan şu ki: Mektepte, medresede, kürsüde insanlara yapılan bunca nasihat, önünde sonunda meyvesini veriyor; maksadına eriyor.
Çünkü: Nâsih, nâsın yedinde; nasihatse, yerinde.
Rabbim, cümlemize, bu eserleri fark etmekle birlikte, nasihatini idrak etmeyi; bu izanla fânî hayatı, baki hayata tebdil edebilmeyi nasip eylesin.
Dipnotlar:
1- Said Nursî, Sözler, 352.
2- Said Nursî, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, 166.