Devlet Bahçeli önceki gün bir sürpriz daha yaptı ve Türkgün Gazetesi üzerinden uzun bir açıklama yaptı.
Açıklamadaki şu cümleler özellikle önemli görüldü:
“… zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilâvesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzsa beratı, değilse tecziyesi maşerî vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.”
Bu cümleleri yargıya hızlanın” tavsiyesi olarak görenler azınlıkta. İki sebebi var.
Birincisi genel olarak yargının yavaşlığı şikâyeti ve yargının hızı meselesi Bahçelinin umurunda değil. Neden olsun ki?
İkincisi, Bahçeli “Bu davada hızlı karar verilsin” diyor. Yani diğer davalarda ve genel olarak yargıda ne olduğu Bahçeli için önemi değil.
Bu davada hızlı karardan kasıt da “İmamoğlu’na karşı haksızlık yapılmasın” türünden adalet, merhamet ve şefkat arayışı ya da arzusu değil.
***
Büyük çoğunluk bu cümleleri Erdoğan’a ve ekibine medya üzerinden ayar vermek olarak görüyor. Ki bu bizce de akla daha yatkın. Zira açıklamadaki asıl vurgu hıza değil. Delillere.
“Seçime görünüşte epeyce vakit var. Dava ne zaman biterse bitsin çok da fark etmez” denilebilirdi.
Ama görünen o ki seçimler öne gelecek. Bahçeli de erken seçimin sonuçlarını kendisi ve siyaseti açısından garanti altına alabilmek için kurduğu siyasî düzenin sürmesini ve ayak bağı olan bu krizin bir an önce bitmesini gerekli görüyor.
Nitekim açıklamanın devamındaki şu cümleler asıl meseleyi ele veriyor:
“Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir.”
Özü şu: “Bir an önce kapatın bu gündemi, zira millet izledikçe muhalefet güçleniyor!”
***
Deliller meselesine gelince:
Bahçeli “Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilâvesinin yapılması”nı istiyor.
Yani her nedense ve her nasılsa dosyayı biliyor. Ne bağımsız yargı ama!
Dosyadaki delillerin mahkûmiyet için yetersizliğini de biliyor ya da bu kanaat kendisine bildirilmiş ve o da bu kanaate katılmış.
Yeni deliller bulunmasını (ve belki de bulunamazsa üretilmesini) istiyor. Yani asıl isteği elbette ceza alması. Ama bu isteğini “suçsuzsa beratı (beraatı)” kelimeleri ile kılıflıyor.
Zaten açıklamanın devamındaki şu cümle de net irade beyanı: “… kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımlar …”
***
Metindeki ifade bozukluğu ve bilhassa “diğer sair bilgi, belge” ifadesindeki “diğer sair” hatası, metne el karıştırılmasından kaynaklanıyor. Yazanlar önce “ve sair”li bir cümle yazmış, sonra cümlenin bir kısmını ve “ve sair”i çıkarıp yerine “diğer”li bir cümlecik eklemek istemiş, ama bu arada “sair”i yerinde unutmuş.
Bilenler bilir. Bir metin farklı ellerce birkaç kez düzeltildiğinde bu tür hatalar olur.
Bu neyi gösteriyor?
Bahçeli klavye kullanamıyor.
Birileri onun yerine yazıyor.
O onaylıyor mu onaylamıyor mu?
Birileri onun onayını almaya ihtiyaç duyuyor mu duymuyor mu?
Bilinmez. Doktorların verdiği ‘ortalama ömür raporu’na bağlı!