"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Necip Fazıl ve siyaset

M. Latif SALİHOĞLU
17 Nisan 2025, Perşembe
Objektif bir nazarla, Necip Fazıl’ı iyi bildiğimi, yakından tanıdığımı tahmin ediyorum. Onu kendine “üstad” kabul eden CB Erdoğan kadar şiirlerini ezbere okuyamıyor olabilirim; ama, onun tarif etmiş olduğu siyasetin mahiyetini yakînen bildiğimden eminim.

Bazı kitaplarını ve gazete yazılarını okudum, çıkarmış olduğu dergileri inceledim; şiirlerini fazla okuyamadım ama kendi sesinden dinledim. Ayrıca, konferanslarda yapmış olduğu konuşmaların ses kaydını da dikkatlice dinlediğimi ifade edeyim.

*

Necip Fazıl (1904-1983), Türk fikir, edebiyat ve siyaset dünyasının en etkili aktörlerinden biridir. Aynı şekilde mısraları etkili, vurucu bir şairdir. 1943’te Şeyh Abdülhakim’e (Üçışık) intisap ettikten sonra “Halkçılar”dan ayrılarak “Büyük Doğucular” diye isimlendirilen “İslâmcı” bir cephenin ön saflarında yerini almıştır. Bu tarihten sonraki hayatının ikinci 40 yılını yine bu cephede geçirerek tamamlamıştır.

Onun diğer bazı özellikleri şöyledir: İman ve itikad cihetiyle iyi bir mücahittir. Fakat, amel ve ibadet ciheti zayıftır. Nitekim, bizzat kendisi de bu husustaki zaafını itiraf etmiştir.

Merhum, aşırı derecede sigara içerdi. Neredeyse elinden düşmezdi. Parmaklarında, bıyıkları üzerinde sigara dumanının rengi kendini belli ediyordu.

*

Bazıları garipseyebilir, hatta bu yazının başlığını da yadırgayabilir; fakat, kesin olarak ifade edelim ki, Necip Fazıl, ülke siyaseti ile çok yakından alâkadar olmuştur. Bu mecrâda haddinden fazla yazı yazmıştır. Dahası, kendince iktidar odaklı kadro yetiştirmiş; hatta, 1950’lerin başlarında yeni bir parti kurma hazırlığı içine girmiş ve bunu fikir plânında ilân etme noktasına kadar gelmiştir.

Ne var ki, onun “iktidar siyaseti” noktasındaki hayalini birer dönem yakınlık kurduğu Erbakan-Türkeş değil, yıllar sonra sahneye çıkan AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan tahakkuk ettirmiştir.

*

Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde tek başına iktidara geldikten sonra, “Solcu-Halkçı” medyanın yanı sıra, “Sağcı-Dindar” cepheden de meşhur olmuş iki mecmuadan şiddetli tenkitlere mâruz kaldı. Şöyle ki: Tam da Fevzi Paşa yönetimindeki Millet Partisi’nin kuruluşuyla (1948) yeniden yayın hayatına başlayan Sebilürreşad ile, ondan çok ileri bir tarafgirlikle DP’yi yıpratmaya yönelen Büyük Doğu mecmuası, söz konusu yıkıcı tenkitlerin başını çekiyordu.

Şimdi, 1 Haziran 1951 tarihli Büyük Doğu mecmuasında çıkan iki yazıdan bahsederek meramımızı anlatmaya çalışalım: Demokrat Parti iktidarının daha birinci yıldönümünde neşredilen bu iki yazıdan biri, DP’nin CHP’den çok daha büyük bir tehlike teşkil ettiği hususu, tam 15 madde hâlinde sıralanıyor.

Diğer yazıda ise, tâ başlıktan “Mukaddesatçı Türk!”e hitap edilerek, iktidara gelmek için yeni bir partinin, “Büyük Doğu Partisi”nin kurulmasının artık şart ve zaruret hâlini aldığı uzun uzun ifade edilmeye çalışılıyor.

Mesela “tehlike” başlığı altındaki bir ifade şöyle: “27 yıl CHP’nin bir eşkıya hâlinde şahsî teşebbüs hakkından kaçırdığı ve tam inhisarlaştırdığı büyük sınaî ve iktisadî teşebbüs sahaları, şimdi (DP iktidarında), onlardan (CHP’den) milyarlarca defa beter bir hizbin elinde; üstelik hürriyet, müsavat, adâlet gibi Mason yaftaları altında bir zümrenin gediği olsun diye çalışılıyor.”

*

Necip Fazıl’ın aynı sayılı mecmuadaki son ifadeleri de şöyle: “…Hikmet ve hakikat böylece tesbit olunduktan sonra son söz şudur: Mukaddesatçı Türk! Dâvâmızın kanun yoluyla vatan çapını tutması için Büyük Doğu Partisinin kurulması, bunun için Büyük Doğu mecmuasının mutlaka gündelik gazete hâline gelmesi, bunun için de senin ona abone olman lâzımdır. Her şeyi Allah’a borçlu olan sen, bana bu borcunu Allah için ver!”

*

Fevzi Paşa’nın âniden ölmesi ve Millet Partisi’nin mahkeme tarafından kapatılması sebebiyle, kurulacak yeni partinin ismi 1 Haziran 1951 tarihli dergide “Büyük Doğu Partisi” şeklinde ilân edildi. Ne var ki, kısa süre sonra Büyük Doğu kadrosundan Cevat Rıfat Atilhan’ın başkanlığındaki yeni siyasî hareketin isminin “İslâm Demokrat Partisi” olması kabul görmüş oldu.

Son söz: Neşriyat ve siyaset yoluyla Demokrat Parti’yi yıkamayacağını anlayan Necip Fazıl, bu kez  Başbakan Menderes’ten ısrarla para yardımı talep ediyor. 1960 Darbesine kadar da bu yardımı almaya devam ediyor. Nitekim, Yassıada duruşmalarında bunun da hesabı Menderes’ten soruluyor.

Okunma Sayısı: 1743
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    17.4.2025 14:53:16

    Risale-i Nur'un dustürlerine göre hare ket eden kat'iyyen ne siyasal islamcıla ra ve ne fetö gibi yapılara,kişilere asla ve asla meyledemez,onlara tabi ola maz, arkalarından gidemez.Giyor, tabi oluyorsa meslek ve meşrep olarak Risale-i Nur ile bilerek veya bilmeyerek alakasını kesmiş demektir.Onların bütün zulümlerine ortaktırlar.Çünkü zul me rıza zulümdür.Bunun hesabını Cenab-ı Hak soracaktır.

  • Raşit örenel

    17.4.2025 14:05:11

    Evet, Zübeyir Abinin " Kardeşim bunlar (Siyasal İslamcılar) halkçıların dindarlarıdır" ikazı bugün tam tahakkuk etti. Geçmişte CHP'ye çöreklenip, hükümeti ve adliyeyi iğfal eden zihniyet bugün kabuk değiştirip, zahiren İslami bir kılıfa girdi ve AKP ile icraatlarına devam ediyor. İlacı ise demokrasi, adalet, şeffaflık ve hukukun üstünlüğü paydasında tüm demokratların ittifak etmesidir. Nasıl ki Millet İttifakı bu zihniyeti tir tir titretti.

  • Hüseyin İlhan

    17.4.2025 08:18:45

    Şahsın ateşli şairliği,bitmez bilmez ihtiras ve uçuk-kaçık emelleri ile karşılarındakine karşı hak,hukuk,adaletten nasipsiz olarak nasıl hücum ettiği,dini ve inancı da nasıl istismar ettiği şu sözde 2Allaha borçlu olan sen,bana bu borcunu ALLAH için ver,diyerek tıpkı siyonist katillere her türlü desteği esirgemeyen amma müslümana gelince kuru kuru dileklerde bulunan mevcut takipçilerini görüyoruz. Hala DP ve ahrar davasına sahip olduğunu deklare eden bazı ihvanalrımıza hatırlatalım.Bu akımdakiler esasen CHP değil,demokratlara yani ahrarlara,hak,hukuk,adalet ve hürriyetlere düşmandırlar.

  • Osman Yıldirim

    17.4.2025 03:31:28

    Üstat bunlara hiç bir zaman itibar etmemiş onlarda ellerinden geldikçe Demokratlara engel olmuşlar, ne yazıkki nurcuların kısm ı ekserisi 23 yıldır bu siyasalislamciların arkasına vagon olmayı kendilerince hizmet biliyorlar. Son zamanlarda bazı Yeni Asyacılarda bunlara meyletmislerdir,bunun faturası çok ağır olacaktır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı