"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Güç ve korku paranoyası

M. Latif SALİHOĞLU
11 Nisan 2025, Cuma
Burada öncelikle hangi korkudan söz ettiğimizi belirtelim. Çünkü, korkular çeşit çeşittir. Bunların başında İlâhî korku, yani “Allah korkusu” gelir ki, bu her kul için gerekli olmakla beraber, bu yazının konusu değildir.

Öte yandan, ölüm-hastalık-düşme-yaralanma korkusu var ki, o da “hıfz-ı hayat” için verilmiş; yoksa, hayatı azaba çevirmek için değil.

Korkunun bir başka türü şudur: Yılandan-akrepten çekinir gibi, manevî günahlardan çekinerek, iman ve takvâ kalesine sığınmaya çalışmak.

Bilinmesi gereken bir başka nokta, birinin şerrinden, iftirasından, düşmanlık etmesinden çekinmek hususu ki, bazıları tarafından “korku” kategorisine konulsa da, bunun aslı klasik manadaki “korkmak” değil; belki, Allah’a sığınmak, istiaze etmek manasındaki “çekinmek”tir. Dolayısıyla, bu ikisini birbirine karıştırmamalı. Aksi hâlde, paranoyalık bir maraz da burada tezâhür eder.

Yazının ana konusunu ise, kısaca “beşerî korku” diye tâbir etmek mümkün. Yani, insanların birbirinden korkması, yahut tehditle ve güç gösterisiyle başkalarını korkutmaya çalışmak. Şimdi bu noktaya bir miktar tahşidat yapmaya çalışalım.

«

Hâl-i âlemde şimdi bâriz şekilde görülen şu “güç ve korku” meselesini düşünürken, aklıma birçok husus geldi; hafızamda birçok cümle kurulumu şekillendi. Onlardan da bir demet sunarak konuya öyle devam edelim.

* Elindeki güç ile başkasını korkutup yıldırmaya çalışan kimse, şüphe kalmaz ki kendisi de gizli bir korkaktır.

* Adaletin gücü, şimdilik ne yazık ki zaaf içinde. Zira, gücün adaleti hükümferma olmuş durumda.

* Güce tapanlar, gün gelir gücün kulu-kölesi olur.

* Müstebidlerin güç gösterisinden korkmayanlar, ömürde bir kez ölürler; aksine, onların gücünden korkup sinenler, yahut onlara boyun eğenler, bir cihette hep ölürler.

* Güçten korkanların güç gösterisinde bulunması, gerçekte iç dünyalarında aynı korkuyu fena hâlde taşıdığını izhar etmiş oluyor.

«

Yazının son kısmını, korku meselesine dair gayet muhkem ve müessir ifadeler serd eden ve sözlerinin aynısını hayatında bilfiil yaşayan Üstad Bediüzzaman’ın bakış açısına ayıralım.

29. Mektupta talebelerine şöyle sesleniyor:

“Ey kardeşlerim! Eğer ehl-i ilhadın dalkavukları, sizi korkutmak ile kudsî cihad-ı manevînizden vazgeçirmek için size hücum etseler; onlara deyiniz: ‘Biz hizbü’l-Kurân’ız, “Şüphesiz ki Kur’ân’ı Biz indirdik ve onu koruyacak olan da Biziz (Hicr Suresi/9)” sırrıyla, Kurân’ın kal’asındayız.’”

Evet, ehl-i dünya, ehl-i dalâlet ve ehl-i siyasetin bütün korkutmalarına karşı hiç çekinmeyen ve Kurân’a hizmetten bir ân için geri durmayan Üstad Bediüzzaman, 13. Mektup’ta da aynen şunu ifade ediyor: “Bütün sergüzeşt-i hayatım şahittir ki, hak gördüğüm meslekte gitmeye karşı korku elimi tutup men’edememiş ve edemiyor.”

İşte, hakikat bu merkezde olmasına rağmen, insanlarımızın mühim bir kısmı yine de korkuyor, maalesef. Dahası, o yersiz-gereksiz-faydasız korkudan dolayı, bizzat şahit olduğu zulme, haksızlığa, zorbalığa dahi karşı gelmiyor, gelemiyor. Yahut, hürriyete-demokrasiye sahip çıkmıyor çıkamıyor.

Esasen, bu hâl gösteriyor ki, iman iki türlüdür: Biri taklidî, diğeri tahkikî iman.

Taklidî iman, çetin zamanlarda sahibini ayakta tutamıyor, onu muhafaza edemiyor; dahası, korkular ve zorluklar karşısında çabuk kırılıp dağılabiliyor.

Sağlam ve sarsılmaz iman ise, elhak tahkikî olanıdır ki, asıl ona sarılmalı ve bütün kuvvetiyle ona çalışmalı.

Okunma Sayısı: 1571
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Raşit örenel

    12.4.2025 00:22:53

    Bir tweet attı diye içeri alınan, meslektaşınız, abimiz, kardeşimizin, kendisine yöneltilen suçlamayla hiç bir irtibatı olmadığını bildiğiniz halde, bu yazdığınız yazının icabını onun hakkında yerine getirdiniz mi? Peki kendi gönlündeki karayı en iyi kendi bildiği ve Allah'tan korkmak yerine kuldan utandığı için edeceği iftiraları ancak sahte isimler altında edip, kendi ismiyle ancak faziletfuruşluk yapan, korkaklar, acizler, bu yazınızdan gerçekten hissedar olmuş mudur, yoksa hala zavallı imalarla ancak fazilet havariliği mi yapmaktadırlar?

  • Savaş

    11.4.2025 23:53:16

    Allah'tan korkmayan her şeyden /herkesten korkar hale gelir. Sahne aynı roller başka.

  • Mahmut Avcı

    11.4.2025 20:40:37

    Hasan DOĞAN abim sizin yazarımız Latif SALİHOĞLU ile alıp veremediğiniz nedir ki sürekli olumsuz yorumlar ile rencide edici üslupla yaklaşıyorsunuz sizleri bizleri uhuvvet ve bunun devamına davet ediyorum lütfen..

  • Said Yüksekdağ

    11.4.2025 19:15:40

    Allah razı olsun ağabeyim. Korku üzerine yazdığınız bu yazıdan istifade ettik. İman ne kadar artarsa bu korkular da o nispette azalır. Buna en büyük misal Üstadımızdır. Korku üstadımızın elinden tutmamış.. // Yorum yapan bazı kendini bilmezler var. Onları kale alıp da şevkinize hizmetinize halel getirmeyin. Ne yazık ki bunlar tedavisi çok zor bir hastalığa yakalanmışlar. Bu gidişle ümitsiz vaka olmaya mahkumlar. Ne diyelim Rabbim basiret versin 🤲🏼

  • Müjdat Bayar

    11.4.2025 14:54:31

    Allah, bütün kardeşlerimize Kutlular'ın cesaretini versin.

  • Müjdat Bayar

    11.4.2025 14:52:02

    Meş'um ve mel'un hadiseden sonra binlerce insan, nezih olmayanları tenzih etmem, zulme maruz kaldı. Bir camia topyekûn imha edildi. Kurusuna yaşına bakılmadan. Bu haksızlığa karşı çıkabilenler cesurdur. Bazı yazarlarımızda bu cesareti gördüm. Sizi de mezkûr yazarların içinde görmek isterim. Suça karışanlar bahsimiz dışındadır tabii.

  • Elvan sağkol

    11.4.2025 14:51:03

    Hasan kardeşim siz hiç kendinizi;CHECK kontrol ettinizmi? Hangi fiilim Islama uygun değil yada hangi davranışım Risalei nur metotlarına uygun değil yada ihlas düsturlarının hangisi bende eksik diye.Rabbbim Risale i Nur Talebelerini her türlü fitneye karşı Muhafaza etsin.AMİN,AMİN.AMİN

  • aliihsankilman

    11.4.2025 13:05:36

    Üstadın her söylediğin doğru olmalı fakat her doğru her yerde söylenmez diye bir düsturu da var.

  • Latif Salihoğlu

    11.4.2025 12:30:44

    İHTAR: Kendisi hasta ve yaralı olanların, o yaranın acısıyla tutup ahkâm kesmeleri kadar abes ne olabilir ki...

  • Hüseyin İlhan

    11.4.2025 11:46:57

    Alemi İslamın husussan YENİASYA GAZETEMİZ okuyucusu kardeşelrimin CUM'A Bayramını tebrik eder,rabbi rahimimin selamı,rahmeti,bereketi cem'i cümlemizin üzerine olmasını niyaz ederim. Hz.Ömer RA.Ne kadar celadet sahibi olduğunu hatırlayalım.Emirül mü'min olduğu ve bir CUM'A hutbesi irat ettiğinde ona 'Ya emirül mü2min,seni dinlemiyoruz,diyecek kadar islamı bilen,hakkını arayıp sorabilen ,islamın ahk,hukuk,adalet ve hürriyetleri teminat altına aldığının idraki,şuuru içinde müslüman olduğumuz an ne korku,ne adaletsizlik,ne fakr-u zaruretler ne de huzursuzluklar kalır.

  • Turgay Namdar

    11.4.2025 11:01:44

    Kargaya bak kuşa bak diyerek toplum uyutulurken, sessiz sadasız meclisten iklim yasaları adı altında global deccaliyetin esaret yasaları geçiyor. İktidarıyla muhalefetiyle herkes elpençe divan duruyor. Daha kötüsü, pandemide olduğu gibi bize yol göstermesini beklediğimiz gazetemiz ve yazarlarımızın malesef o tarakta bezi yok. Va esefaaa.

  • HASAN DOĞAN

    11.4.2025 10:47:10

    Sayın hocam bu yazı bugün sizin içinde bulunduğunuz ve gazetedeki yazarlarla tenakuza düştüğünüz meselelerde yazdığınız ile yapmakta olduklarınız tamamen bir tenakuz teşkil ediyor.Lütfen kendinizi bir daha ingilizce CHECK ve de türkçe olarak KONTROL ediniz derim......

  • Raşit örenel

    11.4.2025 10:30:42

    Bu korkuyu ülkeye salanlar kimler, dünün tek partisine bugün varis olanlar kimler, korkutmak ile neyi söyletmek istemiyorlar, nelerin savunulmasına engel olmak istiyorlar, haksızlık ve zulme uğrayanlar kimler, bu zalimlerin kudretinden korkmayıp hapse düşen kardeşlerimiz olduğunda biz de korkmadan o kardeşimizi savunmalı mıyız yoksa zalimin zulmüne çeşitli teviller getirip kardeşimize bir de biz mi vurmalıyız?

  • Abdullah

    11.4.2025 08:52:23

    Güç ve korku insanlık tarihiyle başla mış ve kıyamete kadar da sürüp gide cektir. Güç menfi de müspet te kullanılanilen bir vasıta bir imkân, bir fırsattır.İyi yönde kullanı lırsa hayırlı, güzel neticeler verebiliyor. Menfide kullanıldığında çok kötü sonuç lar doğurabiliyor.Tarihte misalleri çok. Bugün de menfi müspet neticelerini gö rebiliyoruz.Korkuya gelince bu duygu insan fıtratında vardır. Yazının konusu olan insanlardan korkmanın neyi netice verdiğini Risale-i Nur'dan takip edelim. "İşte ey nefis ve ey arkadaş! havfa ve muhabbete alet olacak iki cihaz, fıtratın da derc olunmuştur. Âlâküllihâl o muhabbet ve havf, ya halka veya Hâlık' a müteveccih olacak Hâlbuki halktan havf ise elim bir beliyyedir. Halka mu habbet dahibelâlı bir musibettir. Çünkü sen öylelerden korkarsın ki, sana merhamet etmez veya senin istir hamını kabul etmez. Şu halde havf elim bir belâdır." Korku aynı zamanda bir desisei şeytaniyedir.

  • S.topuz

    11.4.2025 07:39:57

    ..."İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet hakikî imanı elde eden adam, kâinata mey-dan okuyabilir ve imanın kuv-vetine göre hâdisatın tazyika-tından kurtulabilir. "Tevekkeltü alallah" der, sefine-i hayatta kemal-i emniyetle hâdisatın dağlarvari dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlak'ın yed-i kudreti-ne emanet eder, rahatla dün-yadan geçer, berzahta istira-hat eder. Sonra saadet-i ebe-diyeye girmek için Cennet'e uçabilir. Yoksa tevekkül et-mezse, dünyanın ağırlıkları uçmasına değil, belki esfel-i safilîne çeker. Demek iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder. Fakat yan-lış anlama. Tevekkül, esbabı (Sebepleri) bütün bütün reddetmek değildir. Belki es-babı dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-i fiilî telakki ederek; müsebbebatı yalnız Cenab-ı Hak'tan iste-mek ve neticeleri ondan bil-mek ve ona minnettar olmak-tan ibarettir." Risale-i Nur Külli-yatı, Sözler - 314

  • Osman Yıldirim

    11.4.2025 00:18:09

    Evet güç budalaları ellerindeki gücün daim olmasını arzuladıkları için bu gücün bir gün ellerinde çıkması durumunda hallerinin nice olacağından korktukları için mevcut güç ellerinde iken bu gücü gelisi güzel kullanarak zalimliklerini aleme ilan etmekteler. Ama yinede o gücün bir gün mutlaka ellerinden çıkacağını bildikleri için ne yaptıklarını şaşırırcasına saçma sapan icraatlarda bulunurlar ve netice sonlarını hatırlarlar. Yani korkunun ecele hiç bir faydası bulunmamaktadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı