"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi amaç mı, araç mı?

M. Latif SALİHOĞLU
27 Mart 2025, Perşembe
Siyasetle uğraşanlar, başlıktaki soruya gayet açık ve net bir şekilde cevap vermeli. Çünkü, demokrasinin zıddı tahakkümdür, istibdattır, diktatörlüktür…

Bakmayın siz bazı muhakeme fukaralarının “Demokrasi küfür rejimidir” demelerine. Eski tâbiri ile “demokrasi” denilen şey, “meşrutiyet”in ta kendisidir. 

Meşrutiyet manasındaki demokrasi, İslâmiyet ile çatışan bir sistem değildir. Dahası, Üstad Bediüzzaman’ın meydan okurcasına söylediği “Ruhu şeriattandır.”

«

Bir an için demokrasinin rafa kaldırıldığını, yahut bir darbe ile devre dışı edildiğini düşünelim. 

Onun yerine ne gelir?

Hiç tereddütsüz diktacı bir rejim gelir. Partiler kapatılır. Seçim sistemi iptal edilir. Milletin hür iradesi hançerlenir. Baskı ve zulüm meydan alır. Hukuk ve adalet mekânizması hakkıyla işlemez hale gelir. Keyfî uygulamalar başını alıp gider. Hiç kimsenin can ve mal emniyeti kalmaz. Zira, gücü yeten yetene tarzında kaotik bir vaziyet hasıl olur.

Onun içindir ki, vaktiyle 27 Mayıs Darbesi’nde etkili rol oynayan bir şahıs, olup biten zulüm ve haksızlıklara şahit olduktan sonra şunu söylemeye mecbur kalmış: “En kötü bir demokrasi, en iyi bir darbe rejiminden daha iyidir.”

Bu şahsın yaşadığı bir acı vakıa da şudur: Demokratlara karşı birlikte darbe yaptıkları cuntanın sağ kanadı, bilâhare anlaşmazlığa düştükleri sağ kanadı tasfiye ediyor. Yani, darbe cuntası, kendi çocuklarını bile yemekten çekinmemiş. Bu da, “darbe içinde darbe” ihtimalinin her zaman için var olduğunu gösteriyor.

İşte, bütün bu gelişmeler, demokrasinin devre dışı edilmesiyle yaşanıyor.

«

Demokrasinin amaç mı, yoksa zümre tahakkümünü kurmak için bir araç mı olduğu hususu günümüzde de önem arz ediyor.

Zira, mevcut siyasî otoritenin diğer partilere yönelik bazı müdahale yöntemleri ve bilhassa yargı sisteminin bu meyandaki işleyişi, zihinlerde ister istemez “amaç mı, araç mı?” sorusunu canlandırıyor. Üstelik bu sorular büyük ölçüde cevapsız kalıyor. Verilen yarım ağızlı cevaplar da tatmin etmekten uzak duruyor.

Onun için, zihinlerde şüphe ve tereddüde yer kalmayacak şekilde bu meselenin izah edilmesi ve başlıktaki o can alıcı soruya esaslı bir cevap verilmesi gerekiyor.

«

Açıkça ifade edelim ki, siyasî muhalefete ve muhalif fikirdeki vatandaşlara yönelik yürütülen operasyonlar, varlığına inanmak istediğimiz hukuk ve demokrasi mekanizmasını ciddi şekilde şaibe altında bırakıyor. Keza, emniyet ve adalet dairesindeki işleyişe siyasî müdahalenin yapıldığına dair şüphelere kuvvet veriyor. Hele “gizli tanık” dayanaklı operasyonlar üzerindeki sis perdesini büsbütün kalınlaştırıyor.

Şayet şu “gizli tanık”a dayandırılan suçlamalar sebebiyle operasyonlara, hele ki tutuklamalara devam edilecek olursa, o takdirde hiç kimse kendini güvende hissedemez bir hale gelir. Bu ise, şeffaflığın bir garantisi mahiyetindeki demokrasiye olan inancı örselemeye başlar.

« 

Velhasıl, siyasî iktidarın vatandaşlara demokrasi meselesinde tam bir güvence vermesi lazım. Kendisi nasıl demokrasi mekanizmasının işleyişi ile iktidara geldi ise, sahip olduğu iktidarı aynı mekanizmanın işleyişi ile başka siyasî partilere de devredebileceğine dair en azından şüpheleri izale edici izahlarda bulunması elzem hale gelmiştir. Zira, şimdiye kadar takışmadığı, hırpalamadığı, hatta kriminalize etmediği bir muhalefet partisi neredeyse kalmadı. Üstelik, bazen öyle bir zıtlaşma hali sergiliyor ki, siyasî rakiplerini azılı düşman, yahut vatan-millet haini gibi nazara vermeye çalışıyor. Bunun ise, demokrasi ile, hür irade ile izahı mümkün değil. Demek, zihinlerdeki sisleri izâle edecek esaslı ve tatminkâr bir izahata ihtiyaç var.

Okunma Sayısı: 1755
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Raşit örenel

    28.3.2025 16:45:28

    Saplar, samanlar, sürekli bir perdeleme gayreti. Hitleri halk seçti. 82 anayasası, 61 anayasası büyük bir ekseriyetle kabul edildi. Bir insani diktatör ya da demokrat yapan meşruiyet kaynağı değildir. Zira bir padişah bile, Resulullah'ın yolundan gitse Halifedir, fakat aksi durumda hayduttur. Dolayısıyla bir idareciyi diktatör ya da tersi yapan uygulamalarıdır, denge denetleme mekanizmalarının gerçek etkinliği olup olmaması, idarecinin de bu mekanizmalara saygı içinde olup olmamasıdır. Hukuk kim için olursa olsun ne emrederse uyulmasıdır. Bir idarecinin seçimle işbaşına geldiği için istediği her şeyi yapabildiği ortama demokrasi denmez, popülizm denir. Bunu demokrasi kabul edene de demokrat denmez halk dalkavuğu denir.

  • Doğukan Pamir

    28.3.2025 15:49:14

    SAĞCI MI, SOLCU MU OLSUN? Nuşi revan sağcı mıydı, solcu muydu? Yoksa Müslüman mıydı? Hiç biri değildi. Amma adil mi adildi. Adaleti dillere destandı. Çete ile birlik olup Amr İbni as ve Ömer bin hattap'ın altınlarını ve develerini çaldığı için oğlunu dahi ipte sallandırmıştı? "Oğlum paraları sıfırladın mı?" diye uyarmamıştı. Rüşvet paralarını ayakkabı kutularında saklayan ne sağcı ne de Müslümandı,zerdüşttü. Bize adalet, hak, hukuk ve dürüstlük dairesinde raiyetine muamelede bulunmasıdır. İdareciye salahatten önce maharet lazım. maharetle beraber selahatte olsa elbette tercih sebebidir.Darbeciler bile şahısların mallarını gasp etmezken, müslüman(!) birilerinin şahsi malların gaspına ne dersiniz sayın okuyucular.?

  • Latif Salihoğlu

    28.3.2025 00:59:55

    SEMANUR Kardeşim, şu sağ-sol meselesinde Üstadımızı dinleyelim: Küfür ile iman ortası yoktur. Bu memlekette İslâmiyete karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası, üç meslek icap ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var. “Sağ İslâmiyet, sol komünistlik, ortası da Nasraniyet” diyebilirler. Fakat bu vatanda, küfr-ü mutlaka karşı iman ve İslâmiyetten başka bir din, bir mezhep olamaz. Olsa, dini bırakıp komünistliğe girmektir. Çünkü hakikî bir Müslüman hiçbir zaman Yahudi ve Nasranî olamıyor. Olsa olsa dinsiz olup tam anarşist olur. Sağ-sol tâbiri yerine, hak ve hakikat ve Kur’ân ve iman kuvvetine dayanıp bu vatanı küfr-ü mutlaktan, anarşilikten, zındıkadan ve onların dehşetli tahribatlarından kurtarmaya çalışmalarını rahmet-i İlâhiyeden bütün ruh u canımızla niyaz ve rica ediyoruz. (Said Nursi; Emirdağ Lâhikası: 301)

  • Eda Gül Beyaz

    27.3.2025 22:58:46

    Ülkede seçim yok mu? Seçimle iş başına gelen birine diktatör demeniz tam anlamıyla tutarsızlıktır. Eğer sevmiyorsanız sandıkta desteklediğiniz adaya oy verir başkan seçersiniz. Siz demokrasi diyince ne anlıyorsunuz? Kendi beğendiğiniz adamların mı hep seçilmesi gerekiyor? Demokrasinin temeli halktır ve kimi isterse seçer. Eğer halkın bu seçimine karşıysanız nasıl demokrat olabilirsiniz?

  • Semanur Tunoğlu

    27.3.2025 18:52:54

    Solcular özgürlük derken, haram olan her şeye özgürlük dinden gelen her şeye tahammülsüzlük olarak bakıyorlar. Kemalistlerin demokrasi anlayışı demokrat değil bir kere. Bunlara güvenip başımıza getirirsek bile bile belayı üzerimize çekmiş oluruz. İktidara solcular, kemalistler gelmeyecek şekilde bir iktidar değişimini isteyebiliriz.

  • Semanur Tunoğlu

    27.3.2025 18:39:42

    Solculara göre demokrasi ve cumhuriyet tamamen araçtır. Bu şekilde halkı terbiye etmişler ve medeniyet öğretmişlerdir! Bu şekilde hurafelerden halkı kurtarmışlardır! En kötü sağcı iktidarların dahi ülkeye hizmeti olmuş, fabrika açmış, köprü yol yapmış, elektrik götürmüştür. En iyi solcu iktidarların ise en büyük hizmeti her şehrin merkezinde yer alan görkemli heykellerdir. Siz demokrasi yok diye halkı heykel hizmetine yönlendiriyorsunuz. Halkın heykelden daha öncelikli ihtiyaçları yok mu?

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    27.3.2025 18:37:10

    Resmen diktatör evsafını haiz olan bir adama demokrat diyen şahıs ya dayak yememiştir ya da cahil cühalanın önde gidenidir. Bu âdemoğlu acaba Afrika'nın uçsuz bucaksız çöllerinde mi,Amazon Ormanları'nın balta girmemiş ücra köşelerinde mi yoksa Feza'nın derin karanlıklarında mı yaşıyor ?Gazete okumuyor mu;okumuyorsa evinde televizyonda mı seyretmiyor ? Onu da bir kenara bıraktık;elinde kendisinden daha akıllı olan Ceptelefonu da mı yok ? Yoksa bu arkadaşın aklı,kalbi,ruhu ve hülâsa bütün mevcudiyeti o meşhur diktatörün cebinde mi ?!

  • Semanur Tunoğlu

    27.3.2025 18:34:49

    Tamam Tayyip Erdoğan siyasal islamcı ama sağcı bir iktidar. Tamam İstediğimiz ölçüde demokrasiyi işletmiyor. Ancak bugün başörtümüzle kamusal alanın her yerinde var olabiliyoruz. Özgürlükse özgürüz. Sağcıları iktidardan uzaklaştırıp solcuları getirirsek pandoradan ne çıkacağını biliyor musunuz? Sağcıların iktidarda olması solcuların iktidarından hayırlıdır. Demokrat parti toparlanır ve sağdaki adres kendisi olursa o zaman başka.

  • Doğukan Pamir

    27.3.2025 17:35:52

    İster araç, ister amaç olsun benim Rabbime duam :Allah'ım! kibirli,kindar,müfsid , dünyaya bir türlü doymayan,harisi dünya, başkasını yutmakla beslenen, merhametsiz,zalim,takiyyeci,enenin kölesi idareci verme Allah'ım... Amin elf u elfi âmin

  • Hüseyin İlhan

    27.3.2025 15:45:29

    Yahu partisinde üye olana güvenmeyen,millete tertemiz insanalr diyerek beleidye başkanı adayı yapıp,milletinde seçmesinden sonra 'ben sizi beğenmedim,istifa edeceksiniz,diyerek darbe ile 10 belediye başkanını milletin seçtiği yerden indiren alil kafada hiç hak,hukuk,adaletüdemokrasi ve hürriyet gibi muazzam medeni değerler olur mu. Zatı alileri bir yüzükle geldiler,Karun hazinesi gibi mamelek sahibi oldular.

  • Mehmet

    27.3.2025 15:10:02

    50'li yıllarda Demokrat Parti iktidarı döneminde Halk Partisi Adnan Menderes'e diktatör oldu diyordu. Halk partisinin bu tepkisine destek vermeyen üstadımızın Demokratlara desteğe devam ettiği, bazı hususlarda uyarılarda bulunduğu bir gerçek. Demokratlara kızıp Halk partisinin kayığına binmemiş üstadımız. Bizde aman dikkat edelim. İktidarı eleştiricez derken halk partisinin kayığına binmeyelim.

  • Munir

    27.3.2025 11:59:36

    KIRAT ŞAHLANDIRILMAYI BEKLİYOR Demokrat Parti’nin toparlanması ve naehillere kaptırdığı kendine ait tezgahını geri alması lazım. Öncelikle DP’nin il ve belde teşkilatlarının ataletten, vurdumduymazlıktan kurtarılması hususunda yurdun her köşesinde kalkınmacı, hürriyetçi misyonu canlandırıcı faaliyetler Genel Merkez tarafından tertiplenebilir, hayata geçirilebilir. Başka cereyanların, fırkaların peşine takılmaya lüzum yok, misyonunuza, defaatle “Doğruluğu ispatlanmış çizgi”nize sahip çıkın yeter.

  • Raşit örenel

    27.3.2025 11:10:07

    Güzel fakat daha da netleştirmeniz lazım. Şu anda halkı ikna edecek ne açıklama yapabilirler, Ahmet Battal yazısında AKP'li hukukçuların bile süreci uygun görmedigini yazıyor. "Halkın demokrasiye inancı örselenebilir, hukuka inancı zedelenebilir" gibi ifadeler durumu yeterince izah etmiyor, zira şu anda çok kritik belli konularda hukuk ve demokrasinin kurallarının çalışmadığı çok ortada. Bütün dünyada dikkat çeken, ekonominin belini iyice kıran, bir siyasetçiye tam anlamıyla darbe anlamına gelen mevcut süreç, Yeni Asya yazarları tarafından daha net ve olması gerektiği gibi ele alınmayı hak ediyor. Devamını daha güçlü bekliyoruz.

  • Osman Yıldirim

    27.3.2025 01:33:56

    Şimdi bu yazı tam olarak anlaşıldığında hemen birileri çıkıp ne yani demokrasi olsunda Üstada yıllarca zulmeden CHP mi iktidara gelsin diyecekler. Dolayısıyla böylesi çetrefilli bir wlgi ile karşı karşıyayız. Bu anlayışta olanlara şunu söylemek gerek8r bugunki iktidarın CHP den farkı ne geçmişte CHP devlet gücünü kullanarak zulmetmis şimdiki iktidarda devlet gücünü kullanarak kendine muhalif olan herkese zulmediyor. Zulüm zulümdür kim yaparsa karşı çıkmak gerekmiyormu. İşte zamanında Demokratlara sahip çıkılması bugün bu ikilemle karşilaşılmazdi,üstadın ikazları na rağmen gider siyasal İslamcıların arkasına vagon olunursa bugünki sonuçla karşılaşılir. Tek çare yeniden demokratlaı siyaset denkleminde almak ve tekadam rejimine zinhar yanaşmamaktır diye düşünmekteyim.

  • HÇeşitcioğlu

    27.3.2025 01:14:01

    “Risale-i Nur’un gerçi siyasetle alâkası yoktur, fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder…” 12. Şua. Öz ve esas olarak istibdat,küfri bir yönetimln üstü/ ifratı, anarşi- zim ise esas olarak küfri bir karakterin bir yönetimin altı/ ifratıdır. RN bu 2 küfri aşırılığa karşıdır, haliyle İslam temelli bir meşruiyet bir demokrasiyi savunur, 3. yol budur…

  • Zübeyir

    27.3.2025 00:22:12

    Demokrat değillerdi, olamayacaklar da anlaşılan. 22 senedir sadece birisinin haklı çıkması, karşısında olan herkesin "hain, zalim, suçlu" çıkması normal midir ? Demokrasinin bir de " birbirinizi ilah edinmeyin" ayetine masadak olan yönü var. Tek adamcılıkta enaniyet kalınlaşıyor ve adeta bir kutsallık atfediliyor. Gündemi, asıl mesele olan "fikir" ekseninden veciz bir şekilde özetlemişsiniz. Tebrikler.

  • ERDOĞAN KAPLAN

    27.3.2025 00:20:16

    Selamün aleyküm sayın yazar ben ilk iktidara geldiğinde oy vermiştim zannedersem 2005 yılı olabilir yine bir seçim vardı R.T.Erdoğan bir TV Konuşmasında bizim için Demokrasi Amaç Değil Araçdır demişti bende hemen eşime ve çocuklarıma bir daha AKP ye oy vermeyecem dedim o zaman iç yüzlerini öğrendim hiç bir zaman DEMOKRASİYE inanmadılar RABBİM kaleminize kuvvet versim selamün aleyküm

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı