Bugün günlerden “Nevrûz-i Sultanî”dir. 21 Mart, baharın gelişini, mahlûkatın dirilişini, zemin yüzünün çiçeklerle gülüşünü müjdeleyen günün adı…
Madem ki, maddî âlemde böylesine muazzam ve şümullu bir diriliş hâli var, o hâlde mâna âleminde de aynı şey neden olmasın. Meselâ, ümitlerin dirilişi…
Evet, ümitlerin dirilişi, hatta her daim diri tutulması, insan hayatı için en mühim bir meseledir. Zira, ümidin tersi olan “yeis”, mûminler için en fena bir hastalıktır. Üstad Bediüzzaman’ın tabiriyle “Yeis, mâni-i her-kemâldir.”
Buna mukabil “ümit” ise, kişiyi en kuvvetli dayanak ve rabıta olan “Allah’ın rahmeti”ne götürüp bağlar. Ki, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, büyük günahlar listesine dahildi.
O hâlde, her hadiseyi, her meseleyi ümidin dirilişine ve imanın tazelenmesine bir vesile yapmalı. Nitekim, “Ceddidü imaneküm bi-Lâilaheillallah/Lâilaheillallah diyerek imanınızı tazeleyiniz” emr-i İlâhisindeki hikmetli mâna da bize aynı dersi veriyor: Yani, “Hem kendi iç aleminizin, hem de içinde bulunduğunuz dış alemin değişmesi sebebiyle, siz de her daim imanınızı tazeleyiniz” mesajı veriliyor. Ümit, imanla bağlantılı olduğu için, demek ki, her iki cevheri de daima tazeleyip diri tutmak icap ediyor.
İşte Nevruz, o diriliş ve tazelenmeyi daha bir aşk û şevk ile yapmaya mühim bir vesiledir.
*
Bediüzzaman Hazretleri, eserlerinde Nevruzdan ehemmiyetle söz eder. Hatta, kendi bedenî vefatını bile Nevruz Bayramı ile bağlantılı şekilde anlatır. Münazarat isimli eserinde, Arabî ibare ile “El–mevtü yevm-i Nevrûzinâ.” Yani, ölüm bizim için bir diriliştir; “Nevrûz Bayramı” günü gibidir der.
Gariptir ki, Hz. Bediüzzaman’ın 1960 senesinde vuku bulan vefatı, içinde Kadir Gecesinin de dahil olduğu “Nevruz Haftası”na tevâfuk ediyor: Hicrî 25 Ramazan; Milâdi 23 Mart.
Yine garip bir tevafuktur ki, aynı tevâfukat bu sene de var. Yani, hem Nevruz günü, hem de Üstad Bediüzzaman’ın Hicrî ile Milâdî tarihli vefat günleri aynı hafta içinde cem’ olmuş durumda: Milâdî 21 Mart, 23 Mart ve Hicrî 25 Ramazan (aynı zamanda Milâdî 25 Mart) gibi tevafuklar, ancak 35 senede bir görülebiliyor.
Bilvesile, önemli bir hatırlatmada bulunalım: Yarınki Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece, Üstad Bediüzzaman’ın Milâdîye göre vefat yıldönümüdür. Hicrîye göre ise iki gün sonrası. Dolayısıyla, herkes bulunduğu yerde, zaman ve zemin şartlarına göre, o gün ve gecelerde kendi çapında bir anma programı düzenleyebilir. İnşallah, biz de bulunduğumuz hizmet merkezinde aynı programı icrâ etmeye çalışırız.
*
Madem ki Nevruz bir diriliş, bir yenilenme ve bir tazelenmektir, o hâlde biz de duygularımızı, kalbimizi ve iç âlemimizi aynı mânâlarla tazelendirmeye çalışalım.
Meselâ, “ittihad-ı İslâm”ın tahakkukuna, aynı şekilde “ittihad-ı Nuriye”nin vücuda gelmesine olan ümidimizi tazelemeye ve bunu diri tutmaya önce niyet edip, ardından dem ve damarlarımıza sindirecek şekilde inşallah hayatımıza hâkim kılmaya gayret edelim.
Meselâ, birbirimize olan şahsî haklarımızı helâl ederek, aradaki buzları eritmeye, kırıkları tamir etmeye, kalplerimizin pasını silmeye ve üzerimizdeki ağırlıklardan kurtulmaya ciddi gayret gösterelim ve bu meyanda ayrıca dua edelim.
Cenab-ı Hakkın yanında hiçbir şey zor değil. Samimiyetle yapılan duaların kabulü önünde ciddi hiçbir engel yoktur.
***
TAZİYE
Bursa’da bir gün arayla vefat eden gazetimizin kadim yazarlarından Mikail Yaprak ile Yeni Asya Yönetim Kurulu eski üyelerinden Mehmet Erdoğan Ağabeylerimize Cenab-ı Hak rahmet eylesin. Yakınlarının, sevenlerinin ve camiamızın başı sağolsun. (MLS)