"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhalefeti kriminalize etme politikası

M. Latif SALİHOĞLU
26 Mart 2025, Çarşamba
Çeyrek asra yakındır ülke yönetiminde bulunan siyasî otorite, 2002 yılı sonlarında demokratik yollardan, yani sandık yoluyla iktidara geldi.

Ne var ki, aynı yoldan gitmeye hiç, ama hiç niyeti yok. Yani, demokratik teamüllere uyarak ve sandıktan çıkana razı olarak gitmeyi hiç düşünmüyor. Nitekim, bu yolla gitmemek için elinden geleni yapıyor. Üstelik, şimdiye kadar bunda başarılı olduğu da söylenebilir. Lâkin, bardak doldu. Hatta taşmak üzere. Dolayısıyla, istese de, istemese de gidecek. Büyük bedeller ödeyerek sahip olduğumuz yüz elli yıllık demokrasiden dönüş olmayacağını kabul etmekten başka kimsenin elinde bir seçenek yoktur.

«

Siyasî otorite, ele geçirmiş olduğu iktidarı başka hiçbir partiye devretmemek için kendince her türlü tedbiri almış ve almaya devam ediyor.

Meselâ: Daha evvelden kendilerine rakip durumdaki partilerin başında bulunan liderleri yakın çevresiyle birlikte kendi safına çekme politikası uyguladı. Bu sayede Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Mustafa Destici, Tansu Çiller ve son olarak Meral Akşener’in de aralarında bulunduğu yarım düzine kadar siyasî aktörü dizginlemeyi başardı.

Aynı muameleye razı olmayan rakiplere karşı ise, bir şekilde onları kriminalize etme politikası uygulandı ve uygulanmaya devam ediyor. Bir kısmı zaten hapiste. Geri kalanlarına ise, âdeta suç işlettirilmek suretiyle onlar da hapislik-mahkemelik edilmeye çalışılıyor.

Muhalefeti ve muhalifleri kriminalize etme işinin sadece siyasîlerden ibaret olmadığı açıkça görülüyor. TÜSİAD gibi ekonomi dünyasının en etkili kadroları hedef tahtasına konulduğu gibi, büyük kısmı satın alınmış olan medya sektöründe onuruyla çalışan gazetecilere de yine aynı yöntemlerle boyun eğdirilmeye çalışılıyor. Ha, bizim gibi fikir gazetelerine yıllardır uygulanan cezaî müeyyide ise, resmî ilânları keserek maddeten çökertmeye çalışmak.

«

Gelişmelere farklı açılardan bakarak şunu söyleyebiliriz: Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’nin siyaseti yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor. Bunun için, öncelikle kitlelere hükmetme kabiliyetine sahip görünen aktörler, hukuk dışı metotlarla enterne edilmek isteniyor.

Bir taraftan, bazı zıtlar birbirine yakınlaştırılıp pasifize edilmeye çalışılırken, bazı zıtlar ise, karşı karşıya getirilerek çatıştırılıyor. Tâ ki, onların da kuvveti azalsın.

Bunda başarılı olunursa şayet, siyasî misyon ve ideolojik cereyanlardan hiçbiri dışarıdan yardım almadan ayakta duramaz bir hâle gelecek. Neticede istenen tablo budur. Böyle bir tablo teşkil edildiğinde, sonraki adım olan “yeniden dizayn” işi büyük ölçüde kolaylaşmış olacak.

Türkiye siyasetini yeni baştan dizayn etmede yabancıların menfaati küçümsenmemeli. En başka Kanal İstanbul projesi büyük ölçüde onların inisiyatifinde olacağı yönünde ciddî beklentileri var. Galataport ile birleştirildiğinde, bu iki proje, hem ekonomik, hem stratejik yönden dünya devlerinin iştahını kabartıyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin Türkiye’de yaşanan onca antidemokratik gelişmeler karşısındaki tepkilerinin “Dostlar alışverişte görsün” seviyesinde kalmasının en önemli bir sebebi budur. Yani, kendi menfaatlerine öncelik vermeleridir. Tabiî, bir de “İsrail’in güvenliği” meselesi var ki, o apayrı bir inceleme konusu.

«

Uzun yıllardan beri sandık güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı, birçok kazanımların da çalıntı, hatta “korsan oylar” sayesinde mümkün olduğunu nazara vermemiz, bazıları için inandırıcı gelmedi, gelmiyor. Ne var ki, ortaya çıkan bazı itirafçılar, hatta kendilerini bile ihbar ederek, bu noktadaki tesbitlerimizi takdik etmiş oluıyorlar.

Temennî edelim ki, milletçe bir buçuk asırdır emek verdiğimiz demokrasimiz bir daha sekteye uğramasın ve daha fazla hasar görmesin. Her türlü menfî niyet ve dayatmalara rağmen, bu meyandaki ümidimizi yine de muhafaza ediyoruz.

Okunma Sayısı: 1131
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    26.3.2025 10:59:13

    1544/ 48 de MSinan’ ın inşa ettiği, Kanuni’ nin hastalıktan 21 yaşında vefat eden sevgili oğlu Şehzade Mehmed Camisi’ nin; 500 / 550 yıllık şaheserini tahrip edip mermer mezarları kırıp dökmek kul- kamu hakkına mı ölü-ahret hakkına mı girer?!

  • İLHAMİ AYDIN

    26.3.2025 10:45:09

    Latif Bey, sizinki " bardağın yarısı boş " demeye çalışmak; "ev sahibini suçlamak",hırsızı görmezden gelme gayreti.Vicdanınıza kulak verin, Allah basiretinizi açsın..

  • Abdullah

    26.3.2025 10:39:45

    3)ekseriyet teşkil etmeyen ve ancak yüzde otuzu hakiki Türk olan ve yüzde yetmişi başka unsurlardan olanlar,hem hakiki Türklerin ,hem hâkimeyet-i İslamiyenin aleyhine cephe almaya mecbur olacaklar.Ve sonra milletçilere en'âm süresi 164.ayeti hatırlatılmakta dır.Daha sonra yapılacak zulümlere dik kat çekilmektedir.Ve parça böylece uzayıp gider.Kaynak; Emirdağ Lahikası. 318.Mektup.İsteyen detayına bakabilir.

  • Abdullah

    26.3.2025 10:27:22

    2) işte siyasi istikrarın bozulma nokta sı,;başlangıcı.Bu tarihten sonra artık Demokratlar tek başına iktidar yüzünü görmedi, göremediler.Şimdi Millet Par tisinin versiyonları olan iki parti ikti dardadır.Üstad'ımız Millet partisi şunları ifade etmektedir."Millet Partisi ise; eğer ittihad-ı İslâmdaki esas olan İslamiyet milliyeti ki,Türkçülük onun içinden mezc olmuş bir millet olsa, o Demokrat mânâsındadır,dindar demok ratlara iltihak etmeye mecbur olur." Ayrıca yine millet partililere şunları ha tırlatmaktadır." Şimdiki terbiye-i islami yenin za'afiyle ve terbiye-i medeniyenin galebesiyle ekseriyet kazanarak başına geçerse,

  • Abdullah

    26.3.2025 10:07:06

    Lahika mektuplarında geçen ve ihtara binaen yazdırılan Dört partiden biri mil let partisidir.Millet cereyanı,akımıdır. Siyasi cereyandır.Bu cereyanın birçok versiyonları şimdi meydandadır.Temeli 1970'lerde atıldı.Milli görüşle ortaya çıktı.Şimdi iktidardaki iki parti bu millet partisinin birer türüdür.Biri ırkçı kanadı nı, diğeri dindar kanadını temsil ediyor. Türkiye'deki siyasi istikrarın bozulma sında bu millet partisi ve versiyonları nı n payı inkâr edilemez.Demokrat partisi ni bu millet iki defa tek başına iktidara getirdi.Hür düşünceye karşı olanlar bu nu hazmedilmedi, darbe ile devirdiler. Sonra Demokratların devamı olan Adalet partisi tek başına iktidare geld Buda hazmedşlmedi, 71 muhtırasına maruz kaldı.İşte bu noktada darbeciler ihtilal zihniyetini taşıyanlar anladılar ki demokratik yollarla demokratların ikti darlarına mani olamıyacaklar.Bunun için bir kısım millet partisi zihniyetinde olan insanlara Milli Nizam partisini kurduttular.

  • Raşit örenel

    26.3.2025 08:58:51

    Yeterince net olmasa da doğru bir fotoğraf çekmişsiniz. İmamoğlu'nun kazandığı ilk seçim sürecinde Yeni Asya'nın genel çizgisine uygun bir şekilde kendisini destekleyen Facebook paylaşımlarınızı hatırlıyorum. O dönemde İmamoğlu'na destek açıklamakta geciktiği için Gültekin Uysal'ı dahi tan eden başka fertlerimizi de, ki şimdi köprünün altından çok sular aktı dedirtircesine aksi pozisyon tutuyorlar. Oysa ki sizin bugün derin fikir ayrılığına düştüğünüz meslektaşlarınız sizin de yıllar önce tuttuğunuz pozisyonda sebat ediyorlar. İnşaallah yukarıdakine benzer yazılarınız daha da netleşerek devam eder. Zira bu sürecin sonunda hiç kimseye nefes alma hakkı tanınmayacak. Diş kirasını isteyecek bir canavarla karşı karşıyayız. İstikbalin gençleri bugünlere baktığında kahramanlar görmek isteyecek. "Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!" dedirtmeyelim. Devamını bekliyoruz.

  • Hüseyin İlhan

    26.3.2025 08:31:28

    İktidar başta kalabilmek uğruna öyle rüşvetler,öyle tehditler ve demokrasi dışında davranışlar sergiliyor ki bunların başında 28 ŞUBAT zalimi partilerle ortaklık yapmak,müzlüman kardeşimiz FİLİSTİN'lileride katleden siyonsitlere her türlü destek vermesi artık gazabı ilahiyeyi de celbediyor.Zira ülke tarihinde bu denli afetler birden olmadığını ve şu an gökten musibetlerin sağanak sağanak yağdığını görüyoruz,neden.Öncelikle adalet dumura uğratıldı.Kendileri baştan aşağı pisliğin üzerini kaplamasından dolayı,karşısındaki tertemiz ve iman ,kur'an hizmetinde olanalra bir taziye mesajından 58 gün hapse attırırken esasında da yüce rabbimizin bir hikmeti ile cani,katil ve vatan hainleri ile ortaklıkları deeşifre oldu.Hemde yıllardır bu milleti ırkçılık üzerinden biribirine hasım eden ,ne dine,ne hukuka ne vicdana sığmayan şovenist,28 Şubat zalimi bir narı cehennemlik odun mesabesindeki günahkar ile.

  • Abdurrahman

    26.3.2025 05:01:34

    Allah razı olsun. Bugün yapılan ve yapılmak istenenler özetlenmiş. Özellikle Yeni Asya gönüllüleri halkı aydınlatmaya devam etmeleri gerekmektedir

  • Osman Yıldirim

    26.3.2025 00:21:44

    Latif Bey, durum buyken hal dindar guruplar,tarikatlar,cemaatler ve de Nurcuların kahır ekseriyeti bu anti demokratik uygulamaları neden desteklemektedir, üstadın miras bıraktığı Risale i Nur ve lahikalardaki ölçüler ayan beyan bu tür uygulamaları tasvip etmezken istişare ve mesverete dayalı demokrasiyi tavsiye ederken yaklaşık çeyrek asırdır tekadama dayalı otoriteleri desteklemeye dindarların ve Nurcu bildiğimiz gurupların ısrarcı olmalarını anlamak mümkün olmamaktadır. Bu bir sorumluluk gerektirmiyor mu. Ülkemizi ve toplumumuzu içte ve dışta zora sokmuyor mu. Bütün bu soruların cevabını inanın çok merak etmekteyim.Selam ve muhabbetler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı