18. Risale-i Nur Kongresi’ne birlikte katıldığımız hukukçu dostum, “Hocam, Risale-i Nurun bayramı gibi kongreler düzenlenmiş, bana 18.’si nasip olmuş. Neden bugüne kadar gündemime girmemiş diye, kendi adıma üzüldüm. Şükür ki, bu şölene biz de katıldık. Bundan sonra yıl gündemimde inşaallah bu masa çalışmaları ve kongre de olacak.” diyordu.
Geçtiğimiz hafta sonu Ankara bir Risale-i Nur dalgalanmasına vesile oldu. Risale-i Nur Kongrelerinin 18.’si düzenlendi. Farklı ülkelerden ve Türkiye’nin pek çok üniversitesinden, doksan kişiyi bulan akademisyen ve araştırmacılar, Cumartesi günü Maltepe’de Abdulkadir Özkan Vakfı’nda masa çalışmalarına katıldılar. “En yüksek hakikat iman” üst başlığı ile pek çok konu bu zaviyeden ele alındı ve geleceğe dair iman hizmeti hareket dinamikleri ve değişik alanlardaki problemlere karşı çözüm önerileri belirlendi.
Bu tür etkinlikler çok meyveli ağaç gibi. Bir taraftan aylar öncesinden alınmış, çalışılmış, birtakım sonuçlara ulaşılmış konular bilimsel disiplinler içerisinde ele alınıyor, diğer taraftan farklı disiplinler birbiriyle tanışma, birlikte çalışma imkanı buluyor. Mesela bir alanda tespit edilmiş bir konuya diğer alanın katkıları alınıyor ve konu olgunlaşıyor. Böylece Bediüzzaman Said Nursi’nin hayat hedefi, Medresetüzzehra eğitim projesi küçük dairelerde, din bilim buluşması anlamıyla gerçekleşmiş oluyor.
Önceki yıllarda, Bediüzzaman’ın hatıralarının da olduğu pek çok ülkelerde gerçekleşen Risale-i Nur Kongresi, şimdilerde de Türkiye’nin pek çok şehirlerinde gerçekleşiyor. Doğrusu böyle faaliyetler çok yönlü tanışmalara, görüşmelere vesile oluyor. Pek çok kişi Yeni Asya Gazetesi, dergileri, kitapları ve topluluğu tanışıyor, sohbet halkalarına dahil oluyor.
Masa çalışmalarında farklı branşlarda onlarca hocanın makalesi müzakere edilerek tartışıldı. Farklı yaş gruplarında insanlarla ‘bir mü’min kardeşliği kucaklaşması’ gerçekleşti. Eski ve yeni kuşaklar tanıştı. Telefon kayıtlarına onlarca dostluk görüntüleri katıldı.
Bizim müzakere masamız, ‘İman ve Gençlik” idi. Pek çok arkadaşın üzerinde durduğu nokta, “gençlerle iletişim” idi. Yani ne yapıp edip, gençlerimizle bu dava içeriğini sağlıklı bir dil ile paylaşmak ve bu yüksek mirası onlara taşımak gerektiği ele alındı. Yani çocuğunuzun, gencinizin olması, sizin fikriyatınızı, düşüncelerinizi taşıyacağı anlamına gelmiyor. Kimsenin çocuğu ‘çantada keklik’ değildi. Onlara yeni bir aday kardeşimiz İslâm’la tanışıyor gibi inceliklerle, saygıyla yaklaşmak tam bir gereklilik idi.
Durum onu gösteriyor ki, bu kongrenin ilgililerine bu daveti ulaştırmak da ayrı bir vazife. Bu dava içinde olup da hukukçu arkadaşımın, “Ben katılmakta geç kalmışım” ifadesi dikkat çekici idi. Nur talebelerinin birbiriyle görüşmesi bile bir ders niteliğinde idi.
Yurtdışından ve yurtiçinden bildirileri ile ciddî bir katılım sağlayan hanımefendileri de ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Şefkat kahramanları vazifeyi omuzlarına almış bulunuyorlar. Bu durum, geleceğe dair bir müjde taşıyor.
Masa çalışmalarını ve panel organizasyonunu başarıyla tamamlayan Ankara Yeni Asya Gazetesi okuyucularına ve ciddî koşuşturan genç ekibe tebriklerimi iletiyorum. Hepsine kocaman alkışlar ve dualar. 2026 Risale-i Nur Kongresi’ni şimdiden notlarımıza alalım.