En son gençlerle yaptığımız okuma programımız Van ilimizde olmuştu.
Yeni yapılan Bediüzzaman Külliyesi’nde okuma program açılışını yirmi üç gençle biz yapmıştık. Program çok yönlü güzel amaçlara hizmet etmişti. Hem Üstad’ın gençlik yıllarının geçtiği mekânları görmüştük hem de Van şehrimizi ve buradaki Yeni Asya okuyucularını yakından tanımıştık.
Programımız içinde yakınlarda vefat eden Mikail Yaprak Ağabeyimiz de vardı. Aslen Vanlı olan ağabeyimiz gençlerimizle oldukça verimli, güzel ve anlamlı zamanlar geçirmişti. Gençlerimiz kısa süre içinde Mikail Ağabeyi çok sevmişlerdi. Samimî, sıcak ve tecrübe dolu sohbetlerinden etkilenmemek mümkün değildi. Risale-i Nur hizmetleri konusunda hem yurt içinde, hem de yurt dışında âdeta bir hatıra hazinesiydi. Hangi konuda söz hakkı alıp konuşsa tam da hayatın içinden idi. Her cümlesinde bir yaşanmışlık vardı. Onun için gençler onu dinlerken kendilerini bir hatıralar geçidinin içinde buluyordu ve hayranlıkla dinliyorlardı.
Okuma programlarının bir faydası da bu oluyordu. O mekândaki ağabeylerle tanışmak, onların hizmet hatıralarını dinlemek ve bir anlamda Nurculuk denen şeyin nasıl yaşandığının, nasıl şekillendiğinin örneklerini izliyorlar, dinliyorlardı.
Mikail Ağabey, her zaman tebessüm eden bir yüzdü. Nurun hakikatlerini hayatında yaşayan bir Nur talebesi idi. Hayatını davasına adamış bir eğitimci idi. Bundan dolayıdır ki, gittiği her yerde Nurlarla onlarca insanın tanışmasına, onların Nur talebesi olmasına ve Yeni Asya misyonunu öğrenmesine vesile olmuştur. Nitekim Yeni Asya gazetesine Avusturya ve Avrupa’dan verilen tam sayfa ilanlarda, özellikle Grünburg Yeni Asya okuyucuları, ‘Risale-i Nurlarla tanışmamıza vesile olan’ diyerek, pek çok güzel vasıfların içinde onu da saymışlardır.
Ne mutlu böyle bir Risale-i Nur kahramanı olarak yaşamak ve Yeni Asya meşrebini son nefesine kadar istikametle sürdürmek. Başkasının tenkisi ile uğraşmadan kendi mesleğinin muhabbetiyle yaşamak tam da böyle bir şey olsa gerek. Mikail Ağabey, sağlıklı bir Nur talebesinin hususiyetlerini üzerinde taşıyan, başarılı, etkili ve savunduğu meselelere hakim bir eğitimci idi. Yine ne mutlu, farklı ülkelerden, ülkemizin farklı illerinden onlarca hatimlerin indirildiği bir hayırlı gidiş içinde olmak. Bu şunu da gösteriyor, Risale-i Nur’daki iman hakikatlerini yaşayarak hayatı sürdürmek, nezaketli olmak, insanlara saygılı ve sevgi dolu olmak dünyadan ayrılırken de duaları, güzel temennîleri, tatlı hatıraları paylaşmayı beraberinde getiriyor. Yani nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz hakikati üzerinizde tecellî ediyor. Demek huzurlu olmak, geride bıraktığın ‘hoş seda’ ile alakalı bir şey. Şahs-ı manevînin içinde, davanın derdi ile yaşayıp hizmette koştururken vefat etmek ne de güzeldir. İşte Mikail Ağabey bunu başardı...