"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İktidarın “erime süreci” paniği

Cevher İLHAN
22 Nisan 2025, Salı
“Otoriter rejim”in muhalefetten oldukları için seçilmiş belediye başkanları, siyasetçileri, sivil toplum temsilcilerini, akademisyenleri, gazetecileri sırf görüşlerinden dolayı derdest edip tutuklatmasının akıbetsizliği her haliyle ortada.

Belli ki 14-28 Mayıs 2024 genel seçimlerinde “millet ittifakı”nın Cumhurbaşkanı adayını terör örgütünü desteklediği” itiraflı sahte videolu iftiralarda olduğu gibi, bütünüyle siyasî maksatlarla yapılan “çamur at, belki tutar” mantığıyla önce tutuklatıp sonra delilini buluruz” siyasî operasyon hesâbı güdülmüş. Haftalardır bir şey bulunmaması üzerine Cumhurbaşkanı’nın “Hani deliller vardı?” çıkışına karşı savcıların “Firarîler yakalansa delilleri buluruz” dediği kulislerde konuşuluyor.

Çarpıcı olan, demokrasi ve hukuk dışı baskı ve otoriterliğin bir netice vermediği “İmamoğlu operasyonları”nın daha ilk ayında bizzat “iktidar cephesi”nce de itiraf edilmesi. 

“BU İŞİN ALTI BOŞ, BİR AN EVVEL KURTULMALIYIZ”

Bu bakımdan öncelikle “Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilâvesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı” çağrısında bulunan Bahçeli’nin İmamoğlu’yla ilgili “Mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir” sözleri, “bilgi, belge ve bulguların eksik olduğu”nun ifadesi.

Bu arada MHP’li yöneticilerin “Bir masumiyet karinesi var, yahu insanlar suçu sabit görülünceye kadar mâsum sayılmalı, bir de tutuklama istisnaî bir durum” açıklamaları, iktidar canibindeki “hukuk sancısı”nı açığa çıkarırken, Bahçeli’nin “Suçsuzsa beraatı, değilse, tecziyesi maşerî vicdana muvafık halde mutlaka en kısa sürede temin edilmelidir” tepkisi, sözkonusu soruşturmaların maşerî vicanda mâkes bulmadığının, hukukî değil, “siyasî operasyon” olduğunun ikrarı olarak kayıtlara geçiyor. 

Yine AKP kurucusu Meclis eski Başkanı Arınç’ın “İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin yanlış olduğu”nu belirterek “Kumpas kuruldu düşüncesine sahip olanlar haksız sayılmazlar” yakınmasıyla Demirtaş’ın tutukluluğunu hatırlatması; “Bir büyükşehir belediye başkanının tutuksuz yargılanması esas olmalı” sözleri gerçeğin içeriden bir diğer tesbiti oluyor. (gazeteler, 20.4.25)

Aslında “Memlekette sayısız siyasetçinin, yazdıkları, konuştukları yüzünden yıllarca cezaevinde yattıkları”na dikkat çeken Ahmet Taşgetiren’in “İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmasa başına bunlar gelmezdi” kanaatinin toplumda yaygınlaştığını, sokaklarda konuşulur hale geldiğini nazara verip, “Bahçeli, ‘Şu İmamoğlu ile ilgili ne bilgi-belge varsa ortaya konsun adam suçlu ise cezalansın, suçsuz ise beraat etsin’ mealli çağrısı, ‘Bu işin altı boş, onun için bir an önce bu işten kurtulmalıyız’ çığlığı” cümlesi krizin içyüzünü açığa çıkarıyor. (Karar, 18.4.25)

Bu açıdan “Ak Parti’de ‘Yahu Reis, vaktiyle bize yapılanı şimdi biz başkalarına yapıyoruz, Adalet dedik insanlar sokakta adaleti arıyor!’ şeklinde ‘acı söyleyecek’ bir ‘dost’u kalmadı mı Reis’in?” soruları vaziyeti ele veriyor. O denli ki Perinçek’in “Toplumda dokunulmazlıkları var” deyip, “Hukuken tutuklama nedenleri olsa bile daha hoşgörülü davranılabilir” demesi çıkmazı ele veriypor.   

KATAKULLİLERLE DAHA DA BATIYOR!

Görünen o ki iktidara mensup belediye başkanları dönemindeki “yolsuzluk, rüşvet, irtikab, hırsızlık, kamu malını yandaşlara peşkeş, talân, ihaleye fesad karıştırma”lara dair savcılıklarda ve bakanlıklarda bekletilen yüzlerce dosyadan bir tekine dahi soruşturma açılmazken, “gizli tanıklar”ın “çantada para olduğunu düşünüyorum”, “duymuştum, sanmıştım, zannetmiştim” gibi içi boş ve uyduruk iddialarla muallel içi boş iddialar “yandaş yorumcular”ca dahi “inandırıcı bulunmuyor.”

Bir taraftan adı konulmayan “süreç”te terörist başı üzerinden PKK terör örgütü ile kapalı kapılar arkasında “gizli pazarlıklar” sürerken, diğer yandan Meclis’te temsil edilen altı milyon oy almış Türkiye’nin üçüncü partisi ile seçimlerde işbirliğini esas alan “kent uzlaşısı”nın “teröre destek”le suçlanması çifte standartlı yaman çelişkisi sergileniyor. 

Neticede, “tepeden tâlimat”la dayatılan soruşturmalar ve tutuklamaların millet nezdinde infiâlle karşılanmasıyla gittikçe topyekûn oy erimesiyle kaybettirmesi, “kendim ettim, kendim buldum” açmazındaki iktidardakileri tam bir travmayla girdaba sürüklemiş; bu yüzden halkın tepkisinden kaçınarak bu kez kayyım atayamadıkları İBB’nin by pass edilip yetkilerinin gasbı, etkisiz hale getirilmesi, şirketler üzerinden siyasî ve rant operasyonlarının yapılması kumpası kuruluyor. 

Özetle, iktidar mahfillerinde “ekranlarında, gazete sayfalarında, sosyal medya platformlarında sabah akşam kerameti kendinden menkul abuk sabukluklar” eleştirisi vakıayı teyid ediyor.

Ne var ki artık hiçbiri kâr etmiyor; “rey-i vahid-i istibdad [otoriter rejim]” cenderesindeki “tek kişilik hükûmet”, “erime süreci” paniğinde hukuk dışı antidemokratik katakullilerle daha da batıyor.

Okunma Sayısı: 611
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı