"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu bakış açısına bir çay ısmarlanır!

Sebahattin YAŞAR
03 Şubat 2025, Pazartesi
Bir dostla bir iş vesilesiyle resmî dairedeyiz. İçeri girdik. Odada üç kişi var. Birisini biraz tanıyorum, diğerlerini tanımıyorum. Misafir koltukları boş.

Kimse, “Buyurun oturun.” demiyor. Biz de baktık iş biraz uzayacak, “Oturabilir miyiz?” dedik. Öyle deyince, “Ne demek hocam, lafı mı olur, lütfen, zaten misafir koltuğu, koltuk sizin.” dedi gülümseyerek.

Oradan buradan laflıyoruz. Ara ara sohbete onlar da dahil oluyorlar. Orta masadaki beyefendi esprilerimize gülmüyor. Bizi duymuyor gibi yapıyor. Böyle durumlarda engebeli bir yolda ilerlemek gibi, sohbetin gelişmesi de kolay olmuyor. “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” gereği, iletişim için de çalışmak gerekiyor. Neyse ki bir müddet sonra, pencere tarafında oturan arkadaşın arkasında kalan manzaraya sırtını dönmesi konuşulmaya başlandı. Bizim dost, “Akşama kadar bu odada, aynı gündemlerle yaşamak zor değil mi?” deyince, “Mecburuz.” dedi birisi. “Bir şeye mecbur olmak, ağır bir yük…” dedi bizimkisi yine ve “O zaman ortamınızı ve bakışınızı çeşitlendirmelisiniz” dedi, devamında. “Nasıl yani?” dedi ötekisi. Mesela, “Siz, nasıl olur da, şu manzaraya sırt çevirirsiniz.” İlgili arkadaş, “Valla hocam işten başımızı kaldıramıyoruz ki, dönüp manzarayla uğraşalım.” dedi. Bizimkisi, biraz da sesini kısarak, “Güzel olan bir şeyin bir müddet sonra sıradanlaşması, görünmez hale gelmesi ne acıdır.” dedi. Evet, böyle sürdü gitti diyalog. Bu arada işimiz de sürdü.

Beyefendinin masasının arkasındaki pencere iki kanattan oluşuyor. Beş bir tarafı betondan oluşmuş bir oturumdan koltuğun arkasındaki altıncı yön pencere kanadında öyle bir manzara var ki, sanki oraya çok özel, her an değişen bir muhteşem tablo asılmış gibi duruyor.

“Önce masanın pozisyonunun değişmesi lazım.” dedi bizimkisi. Biraz da işlerine çok karışıyor gibi olduk. Ama onlar da konuyu deşelediler, konuşulanlardan zevk aldılar. Bir sonbahar mevsimiydi, pencereden görünen manzara tam da çeşit çeşit sarı renklerin hâkim olduğu, etkileyici bir görünümde idi. Bir ara, “Sahi biz buraya niye gelmiştik.” dedik kendi kendimize gülümseyerek. İçinde olduğumuz bina bir tren ve pencere adım adım geçtiğimiz manzaraydı sanki. Bir tek “çuf çuf” sesleri eksikti. Pencereden akıp giden görüntülere ilgisizlik üzücü idi. Konuştuklarımız, işimizden daha renkli ve daha kıymetli olmuştu. Tam da işimiz bitmek üzere iken, orta koltukta oturan ve bize ‘hoş geldiniz’ bile demeyen beyefendi, “Bir dakika beyler, size bir çay ısmarlamak istiyorum. İstemeyerek de olsa gündeminize kulak misafiri oldum, sizleri tebrik ediyorum, konuşulanlar bana iyi geldi.” dedi. Hepimiz şaşırdık. Neyse ki bu güzel bir gelişmeydi. Konuştuklarımız çayın ücreti gibi olmuştu. Çayımızı içtik ve hoş bir hâlet-i ruhiye içerisinde oradan ayrıldık. Çay ısmarlanacak bir bakış açımızın olması bizi mutlu etmişti...

Okunma Sayısı: 282
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı