Hizmet ekipleri bazen organiktir. Bir vücudun organları gibidir. İradeye dahi ihtiyaç duymaksızın işbirliği içinde çalışır. İlîhî iradeye teslim olmuştur. Biliriz ki “ben de varım, istediğimi yaparım” diyen her el, kendi gözünü çıkarır.
Hizmet ekipleri bazen tekil tasarımın ürünüdür. Bir mühendisin kurduğu fabrikanın çarkları gibidir. Çarkları düzenleyenin iradesi işler ve bu yeter. Çarkların iradesinin önemi yoktur. “Ben…” diyerek kendince bir irade ortaya koymaya kalkan, fabrikayı bozar.
Hizmet ekipleri çoğu zaman bir geminin hademeleri gibidir. Her birinin bir şahsiyeti ve şahsî bir iradesi vardır. Ve iradelerin uyumunu sağlamanın tek yolu “on akılla düşünmek” yani akıl sahipleriyle meşveret etmektir. Hizmet gemisinde kimin ne zaman hangi vazifeyi yapacağı yani “hizmetteki makamların” nasıl doldurulacağı meşveret etmeyi gerektirir.
Ve unutmayalım ki en önemli meşveret fikrin meşveretidir. “Sabit fikirli” ve “dediğim dedikçi” ile meşveret bu sebeple zordur.
Bediüzzaman’ın da dediği gibi, haklı şûrâ yani ilkeli ve prensipli istişare ihlâsı netice verir. İhlaslı şûrâ ise hakkı buldurur.
“Benim on reyim var” diyerek, yani çirkin kulis yaparak meşverete gelen hata etmiş olur. Tövbe istiğfar etmelidir.
“Benim en son konuşmam lâzım” diyerek meşverete gelen, gurura kapılmıştır. Tövbe istiğfar etmelidir.
“Aklıma uyarsa meşveretin kararına uyarım” diyerek ön şartla meşverete gelen, bendenize ait bir tabirle “poşetli nurculuk” yapıyordur. Buz parçası hükmündeki “ene”sini poşete sarıp havuza dalan, yine erir ama havuza karışamaz, havuzu kazanamaz.
Ama … yeterince ihlaslı bir ekibin oluşturduğu bir şuraya dahil olan her bir samimi meşveret ehli, o nuranî havuza poşetle de dalsa sonuç iyi olur. Zira o tatlı havuzun kimyasal kalitesi yeterince iyiyse onun poşetini eritir, deler ve çaktırmadan havuzun suyuna karıştırır, poşetini de poşetliliğini de unutturur.
Haklı şûrâya istinat eden dört kişilik her bir ekip en azından bin yüz on bir sırrını yakalar. Bazen o “bir”ler kendilerini “bir” kıymetinde de bilseler dörttürler ve omuz omuza gelince 4444 kuvvetinde olurlar.
Birler ya da dörtler arasında ve hatta en sağda sıfır olmak bile çok kıymetlidir. Kuvveti ona katlar.
Ama asıl mesele solda sıfır olmak. Allah bizi solda sıfır olmaktan muhafaza etsin.
En önemlisi de Allah bizi, virgül tabiatlı birilerinin bizi önüne katıp en sola geçirmeye çalışmasından muhafaza etsin.
Kardeşlerimizin uyanıklığına ihtiyacımız var. Allah bizi “Nefsin itibariyle sıfırsın, dikkat et, vazifen itibariyle binlersin ve yerini ve haddini bilirsen değerin var” diyecek hakikî dostlardan mahrum etmesin.