TBMM Eski Başkanlarından ve Osmanlı Hukuku Hocası Prof. Dr. Mustafa Şentop 26.02.2025 Çarşamba günü Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından düzenlenen “7. Yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” başlıklı toplantıda konuşmacı oldu.
Prof. Dr. Hilmi Demir moderatörlüğünde yürütülen toplantıda, bu sistemin mimarlarından olan Şentop kendi gözünden yedi seneyi değerlendirdi.
Aldığımız notları ve fikirlerimizi paylaşalım.
Şentop değişikliğin uzun tarihçesini Türkçülüğün Esasları’nın müellifi Ziya Gökalp’in ve Liberal Kemalizm’in kurucusu Ağaoğlu Ahmet Akif’in 1924 Anayasası için M. Kemal’in talimatıyla 1923’te yaptığı hazırlığa dayandırdı.
Şaşırdık mı? Hayır.
Sonrasında AKP’nin fikrî referanslarından meşrutiyet ve demokrasi muhalifi Necip Fazıl’ın İdeolocya Örgüsü’ndeki “yüceler kurutayı”na ve “başyüce” teklifine atıf yaptı.
Soru cevap faslında, demokrasiyi reddeden bu eserin AKP ve âkıl adamları tarafından bu sisteme kaynak olarak gösterilmesinin neye işaret ettiğini sorduğumuzda Şentop bir cevap vermedi.
Şaşırdık mı? Hayır.
2010 Anayasa değişikliği sonrasında “yeni anayasa” çalışmaları kapsamında dört partinin iştirakiyle ve eşit temsil esası ile kurulan komisyonda önce insan hakları meselelerinin halledildiğini ve sonra bu sistemin görüşüldüğünü ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu değişikliğin Meclis gündemine ancak tam mutabakatla gelebileceğini açıklaması ve direnmesi sebebiyle projenin ilerlemediğini ve komisyonun da esasen sonuçta bu sebeple tıkandığını anlattı.
Yani 2011 başarısızlığının sebebi AKP âkıllarının “yeni anayasa”yı başkanlık sistemi anayasası olarak kurgulaması ve bunda ısrar etmesi.
Şaşırdık mı? Hayır.
Şentop yapılmak isteneni bir otomobil ve sürücüsü metaforuyla anlattı. Özeti şöyle:
“Eskiden iktidar olan direksiyona geçer ve aracı sürmeye çalışırdı, ama yan koltukta oturan birileri sürücüye rağmen ve kendi kafasına göre gaza ya da frene basardı. Bu bir vesayet rejimi idi ve yıllardır sürüyordu. Şimdiki sistemde yandaki sürücü kaldırıldı. Direksiyonda tek sürücü var.”
Bunları duyunca bizim aklımıza ve dilimize şu geldi: “İyi de bugünün otomobilleri otomatik sensörlerle donatılmış durumda. Sürücünün hatasını sıfıra indirmeye çalışmak artık işin tabiatında var. Tamam vesayeti kaldıralım, ama denge-denetleme sistemleri icat edilmişken tek adama bu kadar yetki vermek neden?”
Bugüne ve geleceğe de gelecek yazıda bakalım.