Bediüzzaman’ın Kader Risalesi’yle alâkalı bir notu da şöyledir:
“Ben şimdi Celcelûtiye’yi okurken, ‘Bihakkı tebâreke sümme nûn ve sâil’ [Tebareke, Kalem ve Mearic sureleri hakkı için...] cümlesinde Risale-i Kader’e işaret eden yirmi altıncı mertebede, ‘Sümme Nûn suresi, Kader Sözü’yle münasebeti nedir?’, kalbime gelmesi anında ihtar edildi. O surenin başını okurken gördüm ki, ‘Nûn. Ve’l-kalemi ve mâ yesturûn’ [Nûn. Yemin olsun kaleme ve yazdıklarına. (Kalem Suresi: 1)] ayeti, bütün kalemlerin ve tastir [yazı yazma] ve kitapların aslı, esası, ezelî me’hazı [kaynağı] ve sermedî üstadı kaderin kalemi ve nur ve ilm-i ezelînin nuruna işaret eden ‘nûn’ kelimesidir. Demek ‘Ve’z-zâriyât’ Zerrat Risalesine işareti gibi kuvvetli bir münasebetle ‘nun’ kelimesi Risale-i Kadere kuvvetli işaretle bakar.”
Celcelûtiye’nin 61. Beytinin ilk mısrasında geçen “Tebareke, Kalem ve Mearic sureleri hakkı için...” ibaresiyle işaret edilen üç surenin genel muhtevası düşünüldüğünde şöyle bir değerlendirme mümkün: Tebareke yahut Mülk’te; iman ve tevhid esaslarından bahsedilir. Kalem’de; kaleme ve kalemin yazdıklarına yemin edilerek Resul-i Ekrem’in (asm) ahlâkı övülür. Mearic’te kıyametin ve mü’minlerin ahlâkı tasvir edilir.
Bu üç surenin ya da muhtevasının Kader Risalesi’ne işareti ne olabilir? Surelerin genel muhtevasındaki kaderî işaret ve tasvir temaları ilk akla gelendir. Ancak ayetlerin aralarında dolaşılırsa cüz-i ihtiyârînin doğru ve yanlış kullanımının örnekleri görülür, o tasvirlerde. Sümme Nun Suresi, yani Kalem Suresi “Nun, vel kalemi…” diye başlayan ilk ayetin harf-i mukatta olan “Nun” ile başlaması ve isimlendirilmesiyle beraber mürekkep hokkası, anlamına da gelen “Nun”, Levh-i Mahfuz’un yazıldığı yüce kalem diye de yorumlanır.
Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye için Risale-i Nur’un fidanlığı nitelemesi yapar. Biz bu tesbitini Üstadımızdan manen izin isteyerek Eski Said dönemindeki umum eserlerine Risale-i Nur’un fidanlığı diye baktığımızı düşünebiliriz. İşte bu cümleden hareketle doğrudan ya da dolaylı olarak Eski Said’in ilk dönem eserleri olan Makalât, Nutuk, Divan-ı Harbi, Hutbe-i Şamiye, Hutuvat-ı Sitte, Sünuhat, Rumuz, Şuâât, Tulûat, İşârât, Hakikat Çekirdekleri ve Lemaat’ta kader ve cüz-i ihtiyârî konulu nükte, nokta ve notaları vardır. Münazarat’ta istibdat bahsinde kaderî temalar işlenir. İstiklâl Harbi yıllarında cephede telif edilen İşârâtü’l-İ’caz’da Bakara Suresi’nin, altıncı ve yedinci ayetlerinin tefsirinde âdeta Kader Risalesi’nin tohumları saklıdır.
Allah’ın sıfatlarından ilm-i ezelî bahsi tamamen temel bir konu olup, Eski Said’in tahlil ve tefsirindedir. Üstad Said Nursî’nin eserlerinde mükemmel bir özellik ve güzellik vardır ki Risale-i Nur Külliyatı bütünüyle bir biriyle çok alâkalı, örgülü ve teyidli, te’kidli, ikmal eder, tamamlar mütemmim vasıfta bir Külliyattır. Hemen ifade etmeliyiz ki bütünüyle Ehl-i Sünnet’in muktesebatından sistematize edilen Risale-i Nur ve onun muhtevasındaki Kader Risalesi bize bu konuda ciddi manada yardımcı olmaktadır.
Bu örneklerden, Kader Risalesi’nin tarihçesinin çok eskilere uzandığı anlaşılır.