"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“28 Şubat’la AKP iktidarına zemin hazırlandı”

Cevher İLHAN
01 Mart 2025, Cumartesi
TESBİT

Yirmi sekizinci yılında “28 Şubat” dayatması birçok yönüyle tartışılıyor.

Zira bir yönüyle özellikle yüz binlerce vatandaşı fişlendiği, binlerce vatandaşın çeşitli isnad ve iftiralarla görevine son verilip zorla istifa ettirildiği, on binlerce kamu görevlisinin işinden atılmasıyla, yüz binlerce kamu görevlisinin hiçbir hukukî değeri olmayan “irtibat” - “iltisak” uydurmasıyla işinden edildiği 15 Temmuz Hâdisesi bahaneli “20 Temmuz OHAL darbesi” sürecine benziyor.

Bu durum, YSK’nın “sandık darbesi”yle sandıkların açılmasına dakikalar kala iki buçuk milyon “geçersiz mühürsüz oy”un yasalara aykırı olarak “geçerli” sayıldığı 16 Nisan 2017 referandumuyla dünyada benzeri olmayan “Türk tipi başkanlık sistemi” perdesinde “tek kişilik otoriter rejim”in dayatıldığı 15 Temmuz Hâdisesi tezgâhlı 20 Temmuz “OHAL darbesi”yle pili biten AKP’nin yeniden ikame edilmesi ve “tek kişilik otoriter rejim”in ülkeye musallat edilmesi komplosundaki gibi “28 Şubat”ın da diğer yönüyle AKP’nin iktidara getirilmesi kumpasını sözkonusu ediyor.

Bu açıdan “28 Şubat sürecinde 28 Şubat döneminde muhafazakâr ve inançlı kesimlere karşı baskılar olmasaydı AKP iktidara gelebilir miydi?” diye soran 15 Temmuz mağduru Nihal Olçak’ın “Bugün bazı analizlerde AKP’nin iktidara gelmesinin zemininin 28 Şubat sürecinde hazırlandığı ifade edilmektedir. 28 Şubat sürecinin en önemli aktörleri Perinçek ve Bahçeli bugün AKP ile birlikte ‘cumhur ittifakı’ ile iktidardadırlar” analizi bir diğer yönüyle gerçeklerin tesbiti oluyor. (gazeteler,1 Mart 2023)

VAZİYET

“Türkiye’yi büyük bir belâdan kurtardı”

“28 Şubat” kasırgasını estiren cuntaya destek veren kesimlerin başında büyük sermaye ve güdündeki mâlum medya geliyor. Vakıa şu ki “28 Şubat” yaygarasında en büyük baskı ve haksızlık, “irtica tehdidi” uydurması medyadan geldi. Televizyonlara çıkarılan “paralı sahte figüranlar”la koparılan “irtica yaygarası”nda, şimdilerde bugünkü siyasî iktidarın yanında yer alan medya patronları “28 Şubat” aktörlerini pohpohladılar. Sıkılmadan ahkâm kesen gazeteci ve yazarlar “28 Şubat”a medhiyeler dizdiler.

Bu konuda “sürec”in arka plânına dikkat çeken dönemin Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’in, “28 Şubat’a ‘İslâm karşıtı’ olan ‘darbeci cunta’nın olduğunu “darbe yapıp Baasvari kalıcı bir rejim kurmak peşinde olan cuntacıların kanlı bir darbe hazırlığında oldukları”nı belirtip, “bu zayıf bir damardı, ancak o zamanki medyadaki irtica karşıtı kampanyaların etkisiyle büyüdü” tesbiti çarpıcı. (Yeni Asya, 2.3.12)

Bu açıdan, “Aslında Sayın Demirel o dönemde tarihî bir görev yapmıştır. Çoğu kişi bunu anlayamıyor. Zaten bilen de çok az; ama ben doğrudan işin içindeydim. Sayın Demirel farklı bir içtihad yaptı ve Türkiye’yi büyük bir belâdan kurtardı” ifâdeleri 28 Şubat’ın perde arkasının bir başka açıdan vaziyeti ifşa ediyor.

GARABET

“28 Şubat” da bir “hâricî proje!”

“28 Şubat” dayatmasının dış yüzünde aynen 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül darbesi gibi Amerika ve küresel ortaklarının telkiniyle dahildeki yardakçıları olan “Türkiye’deki çocuklar” üzerinden dayatılması, millet irâdesini, Meclisi ipotek altına alma ve siyaseti işlevsiz bıraktırma operasyonu olduğu her haliyle sırıtıyor.

“Süreç”in baş aktörlerinden Çevik Bir’in, daha sonra “iktidara yakın şirketler”de yöneticilik yapması, AKP’nin “stratejik vizyonu”nu överek “ABD ile ilişkiler iyi yolda” gibi ifadeler kullanması, o dönemde hâtıralardan “savunma”lara dökülen “28 Şubatçı askerler”in başta ABD ve İsrail olmak üzere hâricî mahfillerle gizli ilişkileri ve işbirlikleri “28 Şubat dayatması”nın da bir “Amerikan projesi” olduğunu ifşa ediyor. 

Aktörlerinin ikrarlarıyla karanlık dönemin üzerindeki sır perdesi aralandıkça “28 Şubat”ın da bir hârici proje” olduğu garabeti ortaya çıkıyor…

KISACA

“Siyaseten intihar eden Cumhurbaşkanı!”

 “28 Şubat’dan sonra evinde görüştüğümüz Demirel bana şunları anlattı. ‘Rahmetli Adnan Menderes’ten beri bizim siyasî çizgimize oy vermiş dindarları niye karşıma alayım? Siyaseten niye intihar edeyim? Ben akılsız mıyım? Asıl darbeyi bana yapacaklardı. 12 Eylül’de olduğu gibi ortada demokrasi de Meclis de kalmayacaktı. Genelkurmay Hürriyet gazetesinin manşetinde  ‘Gerekirse silah kullanırız’ diyor. Bir kuvvet komutanı Başbakan’ın huzurunda “Bana rakı getirin ulan’ diye bağırıyor. Genelkurmay koridorlarında Başbakan’a omuz atılıyor. Bir general medyanın önünde Başbakan’a ‘Pezevenk’ diye hitap ediyor. Böylesine gözü dönmüşlüğe nasıl direnebilirdim? Kaldı ki ben iki kere askerî darbeyle başbakanlıktan uzaklaştırılmış biriyim. Bunları yaşamış biri olarak ordudaki gözü dönmüşlüğün neyle sonuçlanacağını iyi bilirim. O nedenle bu gözü dönmüşlüğü idare etme yolunu seçtim…”

Lütfü Oflaz, (Star, 28.2.2017)

Okunma Sayısı: 314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı