Dünyanın dört bir tarafında yaşayan Müslümanlar bir bakıma ‘dört bir yandan’ problemlerle sarılmış vaziyette.
Nerede bir İslâm ülkesi varsa orada yaşayan Müslümanların bir derdi var. Müslümanların çoğu yerde hem hürriyet, hem de ‘ekmek’den mahrum vaziyette olduklarını inkâr etmek mümkün mü?
Bir bakıma ‘uykuda’ olan İslâm âlemini uyandırmak için kuvvetli çağrılara ihtiyaç var. Mısır’daki Ezher Kurumu, İsrail’in Gazze’ye insanî yardımları engelleme kararını kınayan bir açıklama yapmış ve bunu yaparken de esasında “İslâm dünyası”nı uyandırmaya çalışmış. Ezher Kurumundan yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in merhamet ve insanî değerlerden tamamen yoksun olduğu, mübarek Ramazan ayının kutsallığına saygı göstermediği, kadın ve çocukları da aç bıraktığı kaydedilmiş.
İlgili habere göre açıklamada İsrail’in Gazze’ye insanî yardımların girişini engelleme kararı kınanarak, “Oruçluların yemeğine mani olmak, Allah’a, adaletine ve dünya ve ahirette vereceği cezaya inanan herkes tarafından kınanmaktadır. Ayrıca bu kötülükleri engelleme gücü olan ya da faillerini destekleyen tarafların sessizliği de Allah katında daha çirkin ve cezalandırılması gereken bir suçtur” ifadesine yer verilmiş.
İslâm dünyasından, tarihî ve insanî sorumluğunu üstlenmesi, diplomatik ve siyasi gücünü kullanması ve Ramazan ayında aç bırakılan ve ölüm ile göç arasında tercihe zorlanan Filistinlilere yönelik uygulanan bu ahlak dışı ablukayı kırması istenen açıklamada, insanî yardımlarının bölgeye girişinin kolaylaştırılması ve işlediği suçlar sebebiyle İsrail’e hesap sorulması çağrısı da yapılmış. (AA, 3 Mart 2025)
Fiilen ‘uykuda’ olduğuna kanaat getirilen İslâm âleminin uyanması için çok önemli bir çağrı da Risale-i Nur’da yer alır. Kahire’de, İslâm dünyasının halen yaşamakta olan en eski dinî eğitim kurumu durumundaki cami ve etrafındaki külliyeyi ifade eden Ezher Kurumu’nun (El-Ezher Üniversitesi) açıklaması Risale-i Nurdaki ‘çağrı’yı hatırlattı. İşte İslâma âlemini uyanışa davet eden bölüm: “Ey âlem-i İslâm! Uyan, Kur’ân’a sarıl, İslâmiyete maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol.
Ve ey Kur’ân’a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hâdim olan ve İslâmiyet nurunun zemin yüzünde nâşiri bulunan yüksek ecdadın evlâdı! Kur’ân’a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mu’cize-i manevîsi olan Nur Risalelerini mütalâa etmeye çalış. Lisanın Kur’ân’ın ayetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkın da onun manasını neşretsin, lisan-ı halin ile de Kur’ân’ı oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.” ([Bediüzzaman’ın] Tarihçe-i Hayatı, Barla Hayatı, s. 170)
Temennimiz ve duamız İslâm âleminin bir an önce uyanması ve sahip olduğu maddî ve manevî kuvvetin farkına varması... Bu gerçekleşirse “Asya münafıkları ve Avrupa dessas zalimleri” İslâm âleminin haklarını gasp etmeye devam edemezler inşallah...