Bazıları yadırgayabilir, ama umre ibadeti yapmak nasip olduğu için bu konuda bazı notlar paylaşmak arzu ettik.
Umre, Müslümanların Kâbe’yi hac mevsimi dışında ziyaret etmeleri anlamına geliyor. Umre aynı zamanda hac gibi ‘zamana bağlı olmadan’ ihrama girerek Kâbe’yi tavaf, Safa ve Merve ‘tepeleri’ arasında sa’y etmek (yürümek) ve sonunda saç tıraşı olarak ihramdan çıkmayı ifade eder.
Umre ibadeti ile ilgili her türlü bilgiyi ‘sanal âlem’de bulmak mümkün. Fakat bazı küçük hatırlatmalar hem umre ibadetini kolaylaştırır, hem de umumî olarak ziyaretlerin daha verimli olmasına vesile olabilir.
Hem Kâbe’de, hem de Mescid-i Nebevî’de neredeyse bitmeyen tamir ve bakım çalışmaları oluyor ki bu da işin tabiatı gereği olsa gerek. Büyük mekânlar ve milyonlarca insan bu mukaddes beldeleri ziyarete ediyor. Dolayısı ile sürekli bir genişletme ve bakım çalışmalarına ihtiyaç duyuluyor. Mescidlerin sürekli temizlenmesi ve bazı bölgelerinin geçici olarak dubalarla kapatılması, buluşmaları zorlaştırabiliyor. “Namaz sonrası şurada buluşalım” deseniz bile o yerin şeritlerle kapanması mümkün. Dolayısı ile buluşma noktalarını daha çok kapı numaraları üzerinden yapmakta fayda var.
Kâbe’de, Mescid-i Haram’daki yön levhalarının Medine’deki Mescid-i Nebevî’ye göre az ve sadece iki dilde yazılmış olması da belki geliştirilebilir. Meselâ, Medine’deki Mescid-i Nebevî’de Türkçe dahil olmak üzere belki de 10 ayrı dilde yönlendirme levhaları var. Bu da umrecilerin nerelere gitmesi gerektiği konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlıyor. Benzer çalışmaların Mekke’de yapılmasına her halde bir mani olmasa gerek.
Çok önemli bir nokta da, hemen herkesin çalışır vaziyette, internet ve konuşma paketi olan bir cep telefonunun olması şart. Hele aile olarak gidenlerin telefon olmadan birbirlerini bulmaları kolay olmaz. Bu bakımdan ya orada yeni bir telefon hattı almak ya da Türkiye’deki operatörlerle konuşup uygun ‘konuşma paketleri’ almak icap eder.
Tavaf ve say esnasında okunması gereken dualarla ilgili hocalar zaten bilgi veriyor. Fakat esas olan kişinin içinden geldiği gibi, ihlasla Allah’a yalvarmasıdır. Zaten bu husus umre kitapçılarında da belirtilmiş. “Benim ezberinde fazla dua yok” diyenlere Cevşen’ül Kebir duası tavsiye edilir. Tavaf ve say esnasında ya da bu vazifeleri tamamladıktan sonra Kâbe’nin çevresinde oturup arzu edenlerin bu duanın Türkçe anlamını okumaları ziyarete ayrı bir anlam katabilir.
Hiç unutmamamız gereken bir nokta da, ibaret ederken (tavaf ve say esnasında) diğer ziyaretçileri rahatsız etmemek olmalı. Elbette bu yoğunlukta başkasına dokunmamak, tavafını engellemek neredeyse imkânsız. Fakat bu esnada ‘Sadece ben sevap kazanayım’ tavrı doğru olmaz.
Bazı dostlar, ziyaret esnasında ‘Hacerülesved’e dokunabildiniz mi?” diye sordu. Şöyle demek lazım: Mühim olan bizim ‘hacerülesved’e dokunmamız değil, onun manevî olarak bizi etkilemesi değil mi?