2014 başında “çözüm süreci” adıyla ikinci kez gündeme getirildikten bir buçuk yıl sonra yine tıkanıp rafa kaldırılan proje daha önce 2009 yazının sonlarında evvelâ “demokratik açılım,” sonra “millî birlik ve kardeşlik projesi” adıyla başlatılmış, ama sınırdan geçip ülkeye giren teröristlerin adeta resmî karşılama ile “ağırlandığı” Habur olayı ile, daha başlamadan bitirilmişti.
Buna mukabil Yeni Asya olarak biz, o projenin açıklanmasından itibaren, süreç boyunca, sağlıklı ve kalıcı bir çözüm için en önemli referans isim olan Üstad Bediüzzaman’ın güncelliğini hâlâ koruyan tesbit ve tekliflerini dikkatlere sunma gayreti içinde olmuştuk.
Meselâ 13.8.09 manşetimizde “Açılımda Bediüzzaman niye yok?” diye sormuş; ardından Erdoğan’ın bir konuşmasında Üstaddan “Bitlisli Said” diye söz etmesiyle oluşan atmosferi yine manşetten 5.10.09 günü “Açılımda Bediüzzaman rüzgârı” şeklinde yorumlamış; 8.11.09’da da “Açılım Said Nursî ile başarılır” manşetini atmıştık.
Bu manadaki manşetlerimizi, aynı eksendeki yazı ve yorumlarla desteklemiştik.
Ayrıca “Demokratik Açılım ve Said Nursî” başlıklı bir kitapçık yayınlayıp bütün yetkililere, milletvekillerine, bürokrasiye ve medya yöneticilerine göndermiştik.
Ancak süreç ilerledikçe görüldü ki, projeyi hazırlayıp uygulamaya koyanlarda, Üstadı ve fikirlerini anlayıp hayata geçirmeye yönelik bir niyet ve irade yok.
Bunu, “Yılmaz Güney’in filmlerindeki mesajlar anlaşılabilmiş olsaydı bu sorunlar yaşanmazdı” diyen Erdoğan’ın, bu sözdeki mananın asıl adresi olan Said Nursî’yi ise bir-iki defa âdet yerini bulsun kabilinden, öylesine telâffuz ederek geçiştirmesinde de gördük.
Ve çözüm sürecinde Nur cemaatinin katkılarından istifade etme ihtiyacı duyulmadı. Cemaatin iktidarı destekleyen grupları dahil.
Sonuçta gelinen nokta 8.8.15 manşetimizi doğruladı: “Said Nursî’siz çözüm olmaz.”
O zaman âlâ-yı vâlâ ile ilân edip başlattıkları süreci, bir anda masayı devirerek bitirenler, yıllar sonra Öcalan’ın ön planda olduğu yeni bir atraksiyonla filmi yeniden başa sarıyorlar. Ama bu defaki en önemli farklardan biri, önceki süreçlere en şiddetli tepkiyi vermiş olan Bahçeli ve MHP’nin, şimdikinde başı çekiyor olması ve bu atraksiyonun, düne kadar DEM Parti ile diğer muhalefet partilerini terör destekçiliğiyle suçlayan iktidar blokundan sâdır olması.
Ve bu kez Bediüzzaman’dan, âdet yerini bulsun kabilinden de olsa hiç söz edilmemesi.
Bu tavra karşı yine tekrarlayalım:
Said Nursî’siz çözüm olmaz.