"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hanedanın cebren sürgünü

M. Latif SALİHOĞLU
04 Mart 2025, Salı
Günün Tarihi: 4 Mart 1924

Cumhuriyet kurulduktan (29 Ekim 1923) dört ay sonra, Türkiye’de tarihin dönüm noktalarından biri yaşandı: Yaklaşık 625 yıldır fetih ve cengâverlik ruhuyla bu topraklarda hayat süren Osmanlı Hanedanına mensup bütün fertlerin hudut haricine gönderilmesine karar verildi.

Bu vahşiyane kararın uygulanmasına ise, hemen ertesi gün, yani 4 Mart 1924’ten itibaren başlanıldı. Onlara tanınan toplam süre on gündü. Dolayısıyla, on gün sonra, Türkiye topraklarında bir tek Osmanlı ferdi bırakılmaksızın tamamı sınırdışı edilmiş oldu.

Rakam kesin olmamakla birlikte, o tarihte İstanbul’da bulundukları tesbit edilen Hanedan nüfusunun 150 civarında olduğu tahmin ediliyor.

İşte, bu vatanı fetihlerle, şehit kanı ve gözyaşı ile yoğurarak bize miras bırakan şânlı bir hanedanın mensupları, son derece acı ve dramatik bir sürgün hayatına mahkûm edildiler.

Tabiî, meçhûle doğru giden bu sürgün hayatı, aynı zamanda yokluk, çile, parişaniyet, hasret ve ızdırap dolu günlerin de başlangıcını teşkil ediyordu. Buna rağmen, o şerefli hanedanın mensupları, Türkiye aleyhinde hiçbir faaliyette bulunmadılar. Vatana-millete zarar verecek hiçbir söz ve teşebbüsleri tesbit edilemedi.

Şu var ki, günün birinde tekrar yurtlarına dönmenin ümit ve hasretiyle yaşadılar.

«

Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlı’ya düşmanlık had safhadaydı. Onların aleyhinde söylenmedik bir şey bırakılmadı. Ne hainlikleri kaldı, ne hırsızlıkları, ne yobazlıkları.

Öyle ki, 1924’te Hanedan mensuplarının tamamı sürgün edilmekle kalınmadı, dört yıl sonra, yani 1928’de Osmanlıca da yasaklandı. Dahası, 1929’un başından itibaren Osmanlıcanın da dahil olduğu hatt-ı Kurân’ın kullanılmasına cezaî müeyyide uygulanmaya başlandı.

Bunun ötesinde bir düşmanlık hâli, herhâlde tasavvur dahi edilemez.

«

1924’te hudut harici edilen Osmanlı Hanedanı mensupları için, kànun metninde şu ifade yer alıyordu: “Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde ikamet etmek hakkından ebediyyen men’edilmişlerdir.”

1950’lere kadar da durum öyle idi. Başbakan Menderes, işte o vahşiyane “ebedî yasağın” önüne geçerek, o ifadenin ömrünü 28 yıla indirgedi.16 Haziran 1952’de Meclis tarafından kabul edilen yeni kànun, Resmî Gazetede aynen şu başlıkla neşredildi: “Hilâfetin ilgasına ve Hanedan–ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair (3 Mart 1924 tarihli) kànunun değiştirilmesi ve aynı kànuna bazı maddeler eklenmesi hakkında kânun.”

5958 sayılı bu kànunun maddeleri arasında dikkate değer şu ifadeler yer alıyor:

1. Kaldırılan (ilga edilen) Hilâfet ve Osmanlı saltanatı hanedanının padişahlar sülbünden (neslinden) olan erkek çocuklarının Türkiye’ye gelmesi yasaklanmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, Türkiye’ye gelebilirler.

2. Türkiye’ye gelebileceklerin müracaatları hâlinde, herhangi bir şart aranmaksızın vatandaşlığa kabul edilmelerine Bakanlar Kurulu karar verir.

3. Vatandaşlığa kabul edilenler, bu kànunun yürürlüğe girmesinden itibaren umumî hükümler dairesinde mal–mülk edinebilirler.

İşte, o tarihten itibaren, Osmanlı Hanedanına mensup hayattaki bazı hanımlar ile bir kısmı vefat etmiş olanların mezarları Türkiye’ye nakledildi. Nitekim, aynı sene içinde mezarı İsviçre’den Eyüpsultan Kabristanı’na nakledilenler arasında, Ahrarların liderlerinden Prens Sabahaddin Bey de var. (Not: Demokratlar, misyon itibariyle Ahrarların devamı olduklarını bu meselede de göstermiş oldular.)

Zaman içinde, Osmanlı Hanedanına mensup kimselerin anavatanları olan Türkiye’ye gelmeleri ve burada ikamet edebilmeleri tamamen serbest bir hâle gelmesi sağlanmış oldu.

Okunma Sayısı: 353
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı