"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İki fotoğrafın hikâyesi

M. Latif SALİHOĞLU
27 Şubat 2025, Perşembe
Bediüzzaman Said Nursî ile bağlantılı olarak, ara ara tartışma gündeme getirilen iki ayrı fotoğraf var. Bunlardan biri Kafkas kalpağı, diğeri püsküllü siyah Kürt puşisi ile çekilmiş olan resimler.

Bu farklı resimler ayrı şahıslara ait olmasına rağmen, bilerek-bilmeyerek karıştıranlar oluyor yine de.

*

KAFKAS KALPAĞI, adını taşıdığı bölgede bugün de yaygın olarak kullanılıyor. Oradaki Çerkesler, Çeçenler, Dağıstanlılar bu kalpağı severek, beğenerek giyiyorlar. Nitekim, bize de oradan, yani Kafkasya’dan geldi.

Sultan II. Mahmud’un kıyafet inkılâbından (1829) sonra fes giymek yaygınlaştı. Bunu padişah ve sadrazam giydiği gibi, askerlerin de millî formasına dahil edildi. 

Birinci Dünya Harbi başladığında, Enver Paşa ve Alman Generali Otto Liman von Sanders de dahil olmak üzere, pek çok Osmanlı subayı fesi bırakarak Kafkas kalpağı giymeyi tercih etti.

Dolayısıyla, Ordu Kumandanı Enver Paşa’nın isteği üzerine bir Gönüllü Milis Alayı kuran ve Kafkas Cephesinde Miralay rütbesiyle harbe iştirak eden Said Nursî’nin de bir müddet bu Kafkas kalpağını giymiş olması gayet makul ve mantıklı geliyor.

Nitekim, 1958-59’da basılan büyük Tarihçe-i Hayat isimli eserinde de bu kalpaklı resim bir şekilde kullanılıyor. Yanlışlıkla basılan puşili resim ise, bizzat Üstad Bediüzzaman’ın isteği ve “Bu resim bana ait değil” demesi üzerine, hemen alelacele kaldırılıyor. Bu meselede, “Son Şahitler”den ikisi de 2007’de vefat eden iki muhterem ağabeyimizin şahitliği vardır: Biri Ankara’dan Mustafa Türkmenoğlu, diğeri İstanbul’dan Hakkı Yavuztürk’tür. Bizim de dahil olduğumuz muhtelif sohbet ortamlarında Tarihçe-i Hayat’ın ilk formaları ve ilk baskılarını Hz. Bediüzzaman’a götürdüklerinde, söz konusu resimlerden birini red, diğerini kabul ettiğini nakletmişlerdir. Onların bu nakilleri, yazılı olarak da yayınlanmış durumda. Aşağıda, konuyu daha detaylı şekilde okuyabilirsiniz.

*

KÜRT PUŞİSİ ise, Kürtlerin o tarihte yaygın olarak kullandığı bir başlıktır. Bir ismi de “agel”dir. Üstad Bediüzzaman, “esaretten avdet” ile İstanbul’a geldiğinde, biraderzadesi Abdurrahman ile birlikte çekildikleri resimde, başlarında koyu renkli puşi vardır.

İşte, aynı tarihlerde İstanbul Üniversitesinde okuyan, aynı zamanda Kürdistan Teali Cemiyetinin kurucuları arasında yer alan Müküslü Hamza Efendi’nin başında da aynı başlık vardır. Nitekim, söz konusu püsküllü siyah puşili resmin ona ait olduğu da kuvvetle muhtemeldir. O cemiyet hakkında araştırma yaptığımızda, bazı kayıtlarda resmin Hamza Efendi’ye ait olduğu belirtiliyordu. Onun üstadı olan Hz. Bediüzzaman, Kürtlük dâvası güttüğü için, ona “Eyvah, ne kadar bozulmuşsun” diyerek, düzelmesi için bir hafta ona telkinlerde bulunuyor ve onu eski hamiyetine çevirmeye muvaffak oluyor.

*

Şimdi de, konuyla ilgili merhum Hakkı Yavuztürk Ağabeyin hatırasını yayınladığımız 12 Ocak 2007 tarihli yazımızdan ilgili yeri iktibas ederek nihayet verelim. Şunları anlattı:

“Hiç unutmam, bir defasında baskı ve ciltleme işi tamamlanan risaleleri alıp Isparta’ya, Üstad Hazretlerinin yanına götürdüm. Risâleleri o vaziyette görünce, nihayet derece sevindi. Hatta, sevincinden ağlamaya başladı. O halde iken, elini kitapların üzerine koyarak şunları söyledi: ‘İşte kardaşım, ben bunu bekliyordum. Bunları gördüm, artık gidebilirim. Bu eserlerin her biri bin Said hükmündedir.’

“...Daha sonra, Tarihçe–i Hayat isimli eseri eline aldı ve sayfaları çevirmeye başladı. Sayfaları çevirirken, bir yerde kendisine benzeyen siyah sarıklı, palabıyıklı bir adamın resmini gördü. Orada durdu ve şunu söyledi: ‘Kardeşim, bu Said değildir. Bu adam ben değilim. Bunu derhal çıkarsınlar; yerine Eski Said’in bir resmini koysunlar, öyle neşretsinler.’”

İşte, o palabıyıklı resmin yerine bilâhare kalpaklı resim konularak, eserin neşrine devam ediliyor. Mustafa Türkmenoğlu, o resim değiştirme işini bizzat kendisinin yaptığını da anlattı.

Okunma Sayısı: 2649
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Emin

    4.3.2025 00:09:27

    Bir diğer husus, gerçek fotoğrafın yan tarafındaki pasaportun ön yüzünde de aynı puşili fotoğraf bulunurken, tahrifli fotoğrafın yanındaki pasaportun ön yüzünde bu fotoğraf çıkartılmış, fotoğrafın çerçevesi boş bırakılmıştır. Bu durum, belgede sahteciliğin en bariz örneğidir. Dolayısıyla, Akgündüz’ün yayınladığı sahte ve kışkırtıcı belgesinde vurgulanan “bıyıkları aşağıya doğru sarkmış Kürtçü militan” tasvirinin aslında savaştan çıkmış Said-i Nursî’nin gerçek fotoğrafı olup, bu ikinci fotoğrafın sahte ve yapma olduğunu bariz bir şekilde ispatlamaktadır. Zaten Abdülkadir Badıllı’da 1990 baskılı “Mufassal Tarihçe” adlı eserinde bu ikinci fotoğrafın “ressam tarafından yapılmış portre” olduğunu belirtmiştir. İsterseniz Timaş Yayınlarından olan Mufassal Tarihçe’nin 345’nci sayfasında geçen fotoğrafı verelim. (Lütfen, altındaki yazıyı dikkatle okuyunuz!) (Abdullah Can, ilkehaber.com, 15 Ekim 2014)

  • Emin

    4.3.2025 00:08:22

    Görüldüğü gibi, Said-i Nursî’nin Birinci Cihan Harbi’nden sonraki sarıklı/puşili ve pala bıyıklı fotoğrafı gitmiş, onun yerine kafasına Rus kalpağı geçirilmiş bir fotoğraf konulmuştur. Hâlbuki savaş esnasında heybetli görünmenin gereği olarak –ki sünnet olduğu da rivayetler arasındadır – puşili ve palabıyıklı fotoğraf muvafık iken, “keçeliler” ifadesine uygun hale getirtilen bir çizim ya da rötuşlandırılmış fotomontaj bir fotoğraf tercih edilmiştir. Üstad’ın latife kabilinden bazen öğrencilerine Kürdçe “keçel” yani “kel” dediğini, bu akl-ı evvel derin Nurcular, bunu “keçe külah giyenler” şeklinde yorumladıkları için, maalessef hayatı boyunca başından sarığını indirmeyen Said-i Nursî’nin kafasına Rus kalpağını geçirmekte beis görmediler; hicap etmediler. (Abdullah Can, ilkehaber.com, 15 Ekim 2014)

  • Emin

    4.3.2025 00:07:08

    Tenvir Neşriyat, yani sahte belgeye göre Mustafa Barzanî’nin talimat ve yardımlarıyla kurulmuş(!) yayınevi, bu iki belgeyi sahih haliyle yayınladı diye, (Bkz. Tarihçe-i Hayat, Tenvir Neşriyat, sh. 137-139, 1999 baskısı) o gün kıyameti koparan ırkçı derin damar, halen de Nurcular içinde tahrik ve teşvişe berdevamdalar. Ama Üstad’ın dediği gibi, “Hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir; hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün” diyor, şimdi de sahte olan, yani tahrifli Tarihçelerdeki belgeleri (fotoğrafları) sizinle paylaşıyorum. (Abdullah Can, ilkehaber.com, 15 Ekim 2014)

  • Emin

    4.3.2025 00:04:05

    Gelelim Üstad’ın fotoğrafları meselesine; hangileri çizim, hangilerinin asıl olduğuna... 1958 tarihli Tarihçe’nin ilk baskısında –ki kendim de bizzat gördüm– Üstad’ın puşili ve pala bıyıklı fotoğrafı vardır. Her nasılsa aynı yıl içinde ikinci bir Tarihçe baskısı gerçekleştirilerek sözkonusu fotoğraf çıkartılmıştır. İlk baskı Latince Tarihçe-i Hayattaki fotoğraf aşağıdaki gibidir.  Bu fotoğraf, Bediüzzaman’ın I. Dünya Savaşı sonlarında Rusya esaretinden firar edip Almanya’ya uğradığı zaman Almanlar tarafından çekilmiş fotoğrafıdır. Arzettiğim gibi, bu fotoğraf, bizzat kendim de gördüğüm Tarihçe’den alınmadır. İnşaallah şartlar tahakkuk ettiğinde, bu Tarihçe’nin tıpkı basımını kamuoyuyla paylaşacağız. Yine, bu fotoğrafın kullanıldığı bir diğer yer ise, Rusya’dan firarla Almanya’ya, oradan da Sofya’ya geldiğinde buradaki Ateşemiliterlik tarafından verilen pasaporttur. Sözkonusu pasaportun aynı fotoğraflı ön yüzünü arzediyoruz: (Abdullah Can, ilkehaber.com, 15 Ekim 2014)

  • Abdulkadir Ceylan

    28.2.2025 10:12:15

    "Bediüzzaman, Kürtlük dâvası güttüğü için, ona “Eyvah, ne kadar bozulmuşsun” diyerek, düzelmesi için bir hafta ona telkinlerde bulunuyor ve onu eski hamiyetine çevirmeye muvaffak oluyor." Bu rivayetin hiçbir belgesi yoktur. Üstad sadece bir talebem diyor. İsim vermiyor. Üstadın hiçbir talebeside bu kişinin Hamza ağabey olduğunu söylemiyor. Maalesef bu sadece N. Şahiner'in bir yorumu ve hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan bir yorum.

  • Emin

    28.2.2025 08:10:03

    10 Şubat 2025, Pazartesi tarihli Yeni Asya'dan Size köşesinde "21 Şubat’ta yeni hedeflere doğru" başlığı altında "21 Şubat 2025’i yep yeni bir tasarım ve doyurucu bir muhteva ile karşılamak istiyoruz." denilerek Üstad Hazretlerinin orijinal fotoğrafı ile 20 Şubat 2025 itibariyle "RESMÎ İLAN HAKKIMIZ 1841 GÜNDÜR VERİLMİYOR" tanıtım görselinin kaldırılmaları hiç de iyi olmamıştır.

  • Mahmut Avcı

    27.2.2025 19:10:50

    Gazetemizde gösterilen Üstadımızın fotoğrafının asli ve renklendirilmiş ve düzeltilmiş fotoğrafının kullanılması ilk defa aşina olacaklar için daha yerinde olacaktır.

  • Nur Said

    27.2.2025 17:46:02

    Allah razı olsun Latif ağabeyim 🤲🏼

  • İhsan UÇAR

    27.2.2025 16:17:18

    Maksad hasıl olmuştur. Teşekkür ederim.

  • Latif Salihoğlu

    27.2.2025 15:44:34

    FOTOĞRAFLAR GİBİ ZİHİNLERİ DE KARIŞTIRANLAR VAR (3): Netice itibariyle, şeairden bir sünnet olan sarık hassasiyetine de, sarığın ehemmiyetine de eyvallah, neam, evet, beli… Ama, Eski Said dönemine ait olsa bile sarıklı resim dışında bir fotoğraf olmaz, olamaz, olmamalı gibi bir yaklaşım tarzını kabul etmek de mümkün değil. Çünkü, Hz. Bediüzzaman o eski devirlerde farklı başlıklar kullanmıştır. Dolayısıyla, bizim kullanmamızda da herhangi bir beis yoktur. Bunun dışında yapılan her türlü itham, isnat, suizan, vs. sahibine aittir; onlar bizi değil, sahibini bağlar.

  • Latif Salihoğlu

    27.2.2025 15:44:08

    FOTOĞRAFLAR GİBİ ZİHİNLERİ DE KARIŞTIRANLAR VAR (2): Hz. Üstadın ekser fotoğrafı sarıklıdır. Sarık yasaklandıktan sonra, boynuna ikinci sarığı sarmıştır. Onun “Bu sarık bu başla beraber çıkar” sözü de, şeairden olan sarığın yasaklandığı döneme aittir. Sarık yasak değilken ve pek çok Müslüman sarık sarabiliyor iken, ne böyle müdahale söz konusu olmuş, ne böyle bir mukabeleye mahal kalmış, ne de “ümmeti vebâlden kurtarmak” adına “İlla da başta sarık olmalı”, yahut “Sarıktan başka bir şek kullanılmamalı” gibi bir vaziyet söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla, sarık hassasiyetine “yasaktan önce ve yasaktan sonra” diye de ayrıca bakmakta fayda var. Yasak devrinde, farz-ı kifaye nev’inden şayet tek bir kişi sarık takmaz ise, bütün ümmet vebal altına girer. Hz. Bediüzzaman, resmî makamlarda ve hatta duruşma salonlarında bile sarığını çıkarmamak ve çıkarttırmamakla, aynı zamanda ümmeti de vebalden kurtarmıştır. +

  • Latif Salihoğlu

    27.2.2025 15:43:39

    FOTOĞRAFLAR GİBİ ZİHİNLERİ DE KARIŞTIRANLAR VAR (1): Bir fotoğraf Üstad Bediüzzaman’a ait ise, o resmin kullanılmasına karşı gelinmez. Sırasıyla ve yerine göre onun bütün resimleri pekâlâ kullanılabilir. Şunun-bunun hoşuna gitmiyor diye, o resimler dışlanmaz. Aynı şekilde, Üstada ait olmayan bir fotoğrafın ona izafe edilmesi de kabul edilemez. Görseldeki palabıyıklı resim Hz. Üstada ait olmadığı halde, 65 senedir bunu Üstad diye lanse edenler var. Dergi kapaklarında, internet ortamında, hatta bazı ilk Tarihçe-i Hayat baskılarında bile Said Nursî diye basanlar olmuş. Haliyle, bunun da netleştirilmesi lazım. Yoksa bunun Kürtlükle-Türklükle-Araplıkla bir alâkası yoktur. Varmış gibi gösterenler, hakikaten asabî yönden arızalı kimselerdir. +

  • Munir

    27.2.2025 15:41:43

    Üstad Hazretleri şahsını asla ön plana çıkarmamış, ısrarla iman ve Kur’an hakikatlarını muhtevi Risale- i Nur Külliyatının dikkatle mütalaa edilmesi gerektiğini nazara vermiştir. Fotoğraf koyma adeti son yıllarda çıktı, senelerce neşredilen Y. Asya’nın ilk sayfasında yoktu. Her gün rutin olarak 1. sahifeye Üstad’ın resmini basma adeti son yıllarda yapılan bir tasarruf. Buna lüzum var mı bilemiyorum. Neşredilen Lahika’nın başlığı ve iktibas edildiği kitabın ismi yeterli olmaz mı?

  • İhsan UÇAR

    27.2.2025 15:10:55

    Sarıklı fotoğraftan kim rahatsız oldu ? Alın size bir ihtilaf konusu daha..Bildiğim kadarı ile sarıklı fotoğraf senelerce baş köşede idi. Yorumları okuduktan sonra yeni fotoğrafı fark ettim. Bilmediğimiz bir konu mu var? Bizi ikna edin lütfen!

  • Selahattin

    27.2.2025 15:04:28

    Maaşaallah! Tartışılan konuya bakaınız... Yok efendim sarıktı, Kalpakta, puşu idi veya takke... Kalpak takan ittihatçı mı oluyor muş? Rus mu oluyor muş? Öyle ise İmam İŞamil de Rus... Enver de bahsettiğiniz ittihatçılardan... Kemalistlerin ki Avrupa Serpuşu. BNu ise iklimin soğuğuna karşı bir takke, başlık. Bu mübarek zamanda kahramanlarımızın tartıştığığı mesele haki katen çok damuhimm.

  • Raşit örenel

    27.2.2025 14:50:20

    Tabii bu yazı durduk yere yazılmadı bir zemini var, da zemindeki problemle yazıdaki konu birbirine tam uymuyor. Elbette ki kalpaklı resim de Üstadımıza ait, fakat gazetemizdeki sarıklı fotoğraf ta Üstadımıza ait değil miydi; sanki gazetemizde, yazıda yer alan kim olduğu belirsiz adamın sarıklı fotoğrafı mı vardı da değiştirildi? Üstadın son dönemini daha iyi yansıtan hatta mesleğine dair daha kapsamlı bir fikir veren sarıklı fotoğrafın kaldırılmasına ne lüzum vardı, mesele budur.

  • Nurullah

    27.2.2025 13:14:29

    İttihatçı kemalizm'in tipik bir özelliği; Dindar'a karşı dindar...(ama nasıl dindar) Kürd'e Karşı Kürd...(ama nasıl Kürd) Sarıklı Bediüzzaman fotoğrafının yerine yerleştirilen rus kalpaklı portrenin propagandasını da bir Kürd yapıyor ya da yaptırılıyor!

  • Nurullah

    27.2.2025 13:14:06

    Ankara valisi nevzat,Bediüzzaman Said-i Kürdî'nin/Nursî'nin sarığını zorla çıkartıp şapka taktırmak için plan yaptı ve uygulamaya çalıştı.Bediüzzaman "bu sarık bu başla çıkar"deyip nevzat'a rest çekti! Şimdi de birileri sarıklı fotoğrafın yerine rus kalpaklı portre yerleştiriyor!

  • Hüseyin İlhan

    27.2.2025 12:23:35

    Allah razı olsun ağabeyim.Aziz üstadımızın iman ve kur'an hizmetinin idraki içinde olmak lazım. Bugün alem-i islam beldelerinde din kardeşelrimizin felahı,refahı asla iç savaş ile olamaz. Bu olsa olsa 'devrimci,geçinene amma daima hak,hukuk,adalet ve milletin menfaatini deviren zihniyetin işi olur. O resim nazara veriliyorsa Latin Amerika'daki anarşist devrimcilerin resimleri ile benzetilmek istenmesinin de payı olduğu kanaatindeyim.

  • Ömer

    27.2.2025 11:51:58

    "Yirmi senede kaç vilayetin zabıtalari kıyafetime ilismedi, yanlız yirmi beş sene evvel Ankara valisi Nevzat bey cebren kıyafetime ilismek istedi,hem muvaffak olamadı hem kendi kendine intihar etmekle tokadını yedi(Emirdağ,mek no218)Şimdiki yonetim de Üstadın gazetedeki sarıklı fotoğrafını kalpaklı fotoğrafı ile değiştirmeleri, Bu baş bu sarıkla çıkar diyen bir üstadımız. Bunu bir izah edin sayın yazar, bu yazınızla ne ima ediyorsunuz. Baş sayfa değişikliğinimi savunuyorsunuz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı