Üstadın, talebelerinden Refet Beye yazdığı mektuplardan birinde Üç Aylar ve Ramazan’da ne gibi meşguliyetler içinde olunması gerektiği bahsinde çok dikkat çekici ve orijinal bir tavsiye yer alıyor:
“Bu Şuhur-u Selâse [Üç Aylar] çok kıymettardır; Leyle-i Kadrin [Kadir Gecesinin] sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor.
“İnşâallah, Kur’ân’a ait mesaille [meselelerle] iştigal, bir nevî manevî mütefekkirâne Kur’ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem mârifet, hem tefekkür, hem kıraat-ı Kur’ân manaları risalelerin mütalâalarında vardır itikadındayız.”
Elbette ki, Kur’ân’ın lâfzını okumanın, hatta ezberlemenin ayrı bir değeri ve üstünlüğü var. Ki, bununla ilgili olarak Üstad şunu yazıyor:
“Bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır. Ve her bir harfinde, ondan tâ binler sevap bulunan Kur’ân’ın hıfzı ve kıraati, her hizmete mukaddem ve müreccahtır [öncelikli ve tercih edilir].”
Ancak devamında şunu da ifade ediyor:
“Fakat Risale-i Nur dahi o Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın hakâik-i imâniyesinin burhanları ve hüccetleri [iman hakikatlerinin delilleri] olduğundan ve Kur’ân’ın hıfz ve kıraatine vasıta ve vesîle ve hakaikını tefsir ve izah olduğu cihetle, Kur’ân hıfzıyla beraber ona çalışmak da elzemdir...”
Görüldüğü gibi, Üstad Kur’ân okumanın ve ezberlemenin müstakil fazilet ve sevabına işaret ederken, bunun, ayetlerin manasını öğrenip tefekkür ederek tamamlanması gerektiğine de vurgu yapıyor. Ve özellikle Risale-i Nur gibi bir tefsiri okumadan, sadece ayetlerin lâfızlarını kıraat ve ezber etmenin noksanlık olacağını îma ediyor.
Ve böylece, Kur’ân’la iştigali, ayetlerin manalarını anlayıp düşünmeden, yalnızca kıraat ve ezber düzeyinde bırakan tavra yönelik eleştirilerin önünü kesecek bir yaklaşım ortaya koyuyor.
Dolayısıyla bizlerin, Ramazan günlerinde diğer bilumum hasenat gibi her bir Kur’ân harfine de verilen bin—ve Kadir Gecesinde otuz bin—sevaptan istifade edebilmek için, hem günde bir cüz okuyarak ay sonuna kadar hatim indirmeye, hem de Risale-i Nur mütalâalarında yoğunlaşmaya gayret göstermemiz gerekiyor.
Hatim bahsinde, Nur dairesindeki “şirket-i maneviye-i uhreviye” sistemine özel ve çok orijinal bir uygulama olan cüz paylaşarak her gün bir hatim indirme imkânı da, ahirzamanın zor ve ağır şartlarında iman hizmeti vermeye çalışan fedakârlara sunulan bir ikram-ı İlâhî.
Onun için, Ramazan’da Kur’ân’ın hem metniyle hem de manalarını izah eden tefsirleriyle ne kadar meşgul olabilirsek, o kadar kazançlı çıkarız.