Bizdeki, ucu ecnebîlerin elinde olan siyasî arenadaki ayak oyunlarını; her türlü hilenin ve aldatmanın revaçta olduğu gerçeğini görmezden gelip, siyasîlerin ağızlarından çıkan her sözün, akıl süzgecinden geçirmeden kalbe girmesine yol verip o şekilde tercihlerde bulunursak, belki de farkına varmadan, onların işledikleri hatalara, ortak olmuş oluruz.
Evet; fiilî, aktif siyasetin içinde olmayan bütün sıradan seçmenler için böyle bir tehlike, böyle bir risk var. O halde dünyevî hayatımızın ötesinde uhrevî hayatımızı riske sokacak böyle bir tehlikeye, böyle bir cürme karşı, tercihlerimizde olabildiğince dikkatli ve uyanık olmalıyız.
“Yok canım, ben sıradan bir seçmenim, siyasetçi değilim; hiç kimseye herhangi bir haksızlıkta, herhangi bir hakarette bulunmuyorum... Neden bir siyasî tercih için ahiretim tehlikeye girsin ki? Olur mu öyle şey!” demeyin…
Bizzat, fiilen herhangi birisine bir haksızlıkta veya hakarette bulunmasanız dahi; birilerinin başkalarına yaptıkları haksızlıklara, hukuksuzluklara sessiz ve seyirci kalıyorsanız, bununla yetinmeyip, yapılan zulümlere taraftar olup alkışlıyorsanız, evet bu durumda, işlenen bu zulümlere ortak olmuş olursunuz. Çünkü “Zulme rıza zulümdür.”
İşlenen kötülüklere, zulümlere; Hz. Peygamber’in: “Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle, bu imkânınız yoksa dilinizle engel olun, buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin.” şeklindeki emri mucibince, bütün mü’minlerin karşı çıkmaları gerekir.
Karşı çıkmayıp, işlenen kötülüklere, yapılan haksızlıklara, gözünüzü kapatıyorsanız; bilin ki bu gibi kötülükleri işleyenlerle beraber mesul olabilirsiniz.
Yine Hz. Peygamber’in: “Kişi sevdiğiyle beraberdir” tespitleri gereğince her mü’min, ahirette de beraber olacağı arkadaşını, dostunu seçerken, Allah’ın rızasını gözeten, kulluk vazifelerini ihmal etmeyen, kendileri gibi mü’minleri seçmeyip; başkalarına zulmeden, günahlarla ve haramlarla ömrünü geçirenlerle dostluk kurarsa, bu dünyada pişman olmasa da ahirette pişman olacak ama iş işten geçmiş olacak.
Kısaca ehl-i din olarak bizler, ya Yüce Allah’ın: “Sakın zalime meyletmeyin, yoksa Cehennem ateşi size de dokunur” tehdidine kulak verip, makam-mevkii ne olursa olsun zulüm yapmayı meslek edinen zalimlerden –en yakınımız da olsa– uzak durup, onlara karşı tepki gösterip Cehennem ateşinden kendimizi korumuş olacağız; ya da “Neme lâzım” diyerek; haksız-hukuksuz bir şekilde, kul hakkını gözetmeyip mazlumlara, masumlara zulüm yapmaktan zevk alanlara seyirci kalış olacağız. Hele hele onlara taraftar olup alkış tutmak suretiyle, ahiretini tehlikeye atanlara ne demeli? Allah böyle durumlara düşmekten cümlemizi muhafaza eylesin.