Türkiye’de 106 İlâhiyat Fakültesi, yaklaşık 10 bin ilâhiyatçı akademisyen, 1607 İmam Hatip Lisesi, bu liselerdeki 44 bin öğretmen ve 504 bin öğrenci, 81 ilde ve 922 ilçede Müftülük…
Devasa bütçesine ilâve olarak Diyanet İşleri Başkanlığı personeline tahsis edilen makam arabaları ve tesisler…
Hayat pahalılığının milyonlarca aileyi perişan ettiği bu dönemde, hangi konuda olursa olsun imkanların israf edilmesi dikkat çeker.
Devlet pastasından harcanması esnasında çok itinalı davranmak gerekir.
İnşallah, başta başkan olmak üzere Diyanet’in bütün mensupları, hiç değilse bundan sonra, kendilerine sunulan bu imkânlara lâyık bir şekilde, üstlendikleri din-i mübine hizmet gibi mükellefiyetlerini yerine getirirler.
Temenni ederiz ki akademisyenlerimiz, müftülerimiz, hocalarımız; bir an önce, toplumda devam etmekte olan ahlâkî yozlaşmanın, ar damarlarını çatlatan müstehcenliklerin, artan kumar gibi kötü alışkanlıkların, boşanmalarla sonuçlanan aile geçimsizliklerinin, kısaca bütün bir milletin uhrevî hayatını tehdit eden tehlikelerin farkına varırlar ve artık kronik hâle gelen bu içler acısı gidişata bir çare, bir tedbir arayışına girerler.
Her ne kadar, bu memleketin insanlarının çok büyük bir kısmının Müslüman olduğu bilinse de ne acıdır ki toplumun kahir ekseriyetinin bazı dinî vecibelerini yerine getirmediği gerçeğini hocalarımız yakından biliyorlar. Temenni ederiz ki bu acı tabloyu dert edinirler ve çare arayışına girerler.
Geçmişte yapılan araştırmalarda, toplumda Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarına olan itibar ve güven ilk sıralarda iken ve insanların hocalarımıza verdikleri değer ve gösterdikleri saygı zirvede iken, bugün yapılan anketlerde, bu oranların neredeyse en alt sıralarda olduğunu görüyoruz ve doğrusu bundan üzüntü duyuyoruz.
Hayırsever insanların yardımlarıyla milyonlara mal olan ihtişamlı minareleriyle, görkemli avizeleriyle ve minberleriyle arz-ı endam eden camilerimizde, Cuma ve bayram namazlarının dışında, beli bükülmüş pir-i fânîlerden başka pek bir kimsenin olmayışı da Diyanet’imize ibretlik bir tablo olmuştur.
Hangi fikirde ve düşüncede olursa olsun bütün ehl-i dinin ortak mekânı olan camilerimizin, siyasî propaganda ortamı hâline getirilmesi, tamiri mümkün olmayan bir hatadır ve büyük bir vebaldir. Aynı şekilde, başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere bütün hocalarımızın siyasetten ve siyasîlerden uzak durmaları gerekirken, iktidar mensuplarıyla içli dışlı olmaları da, dinî değerlerin algılanışına verdikleri zarara ilâve olarak, toplum nezdinde Diyanet mensuplarının saygınlığını ve itibarını zedeleyen durumlar arasındadır.