Omuzunda kocaman bir okul çantası ve elindeki bastonu ile zoraki adım atmaya çalışan pir-i fânî bir dede ve arkasında sallana sallana yürüyen torunu…
Yine, bir omzunda torununun okul çantası, diğer omzunda beslenme çantası ile zar zor adım atmaya çalışan bir nine ve önünde hızlı adımlarla yürüyen torunu…
Sırtında kızının okul çantası ve beslenme çantası ile yürüyen annenin, kızının, çözülmüş olan ayakkabı bağını bağlamaya çalışması…
Yine sofranın başköşesinde yerini alan evin genç kızının: “Anne çayımı doldur… Baba bana su ver...” demesi ve anne-babanın da “Tamam yavrum” diyerek kızlarının isteklerini zevkle yerine getirmeleri…
Bir erkek evlâdın: “Baba bir akıllı telefon istiyorum.” demesine karşılık annenin/babanın: “Oğlum tuşlu telefonun var idare et” demesi. Sonra oğlun “İdare edemem…” demesiyle annenin/babanın: ‘Tamam oğlum alacağım.” demesi.
Anne-babalar, evlâtlarına karşı âdeta birer hizmetkâr gibi davranmakla onlara iyilik mi yapıyorlar yoksa kötülük mü yapıyorlar? Onların bütün istek ve arzularını yerine getirmekle onları çok sevdiklerini ihsas edip iyilik yaptıklarını zannediyorlarsa anne-babalar bilsinler ki evlâtlarına iyilik niyetiyle kötülük yapıyorlar.
Evet, hiçbir anne-baba, evlâtlarına bilerek kötülük yapmaz. Ama Üstad’ın: “Çok iyiler var ki iyilik zannıyla fenalık yapıyorlar” şeklindeki ifadeleriyle işaret ettiği gibi, birçok ebeveyn, çocuklarına iyilik yapayım derken kötülük yapıyorlar.
Anne-babaların bu gibi yanlış davranışlarının neticesinde, küçük yaşlarda iken hemen hemen bütün istek ve arzularını kabul ettiren çocukların birçoğu, büyüdükten sonra lâkayt, sorumsuz, hep başkalarına yük olan birer insan olarak hayatlarını devam ettirmeye çalışırlar.
Kendilerini ilgilendiren işlerini dahi başkalarına yaptırmayı alışkanlık hâline getiren bu çocuklar büyüyüp iş hayatına başlayınca da, bu kötü alışkanlıklarına devam ederek iş yerlerinde de problem olurlar çoğu zaman.
Hep başkalarına iş gördürmeyi alışkanlık hâline getiren bu tipler evlenip çoluk çocuk sahibi olduktan sonra da, anne-babalarından gördükleri muamelelenin etkisiyle, eşlerinden aynı isteklerde bulunurlar ve istekleri yerine gelmeyince, hâliyle beklenmedik çekişmeler ve geçimsizlikler baş gösterir.
Hangi anne-baba, evlâtlarının bu hâle düşmesini ister? Her anne-baba, evlâtlarının, bütün hayatlarını tam bir huzur ve saadet ile geçirmesini ister.
Elbette ebeveynler, evlâtlarına karşı şefkatlerini ve merhametlerini esirgememeli. Onların meşrû ve makul ihtiyaçlarını gücünün yettiği kadar karşılamalı. Ama Allah’ın şefkatinden daha fazla(!) şefkatin yanlış olduğunun farkında olmalı anne-babalar. Ayrıca çocukların bütün istek ve arzularını yerine getirmenin, çocuk için beklenmedik bazı sıkıntılara ve problemlere sebep olacağını unutmamalıyız.