"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korkutarak iş görenler kazanır mı?

Faruk ÇAKIR
13 Nisan 2025, Pazar
2025 yılında bir yazarın, bir akademisyenin “korkuyorum” diyerek fikir beyan etmeyeceğini ve artık yazılar yazmayacağını ilan etmesi haberiyle acaba övünenler olur mu?

Belki bazı idareciler; “Birini daha susturduk” diyerek sevinebilir ama esasta bu tablo “Büyük Türkiye”ye hiç bir şekilde yakışmaz ve yakışmadı.

“Korku” meselesinin yeniden gündeme gelmesi, siyasî yazıları ile tanınan Prof. Dr. Nuray Mert’in, “Korkuyorum, hem de çok korkuyorum; ülkem adına korkuyorum” sözleriyle yazarlığa veda ettiğini duyurmasıyla oldu. Gazeteci ve akademisyen Prof. Dr. Nuray Mert, “Veda ediyorum” başlıklı yazısında, siyasî yorum yazısı yazmaya ve görüş bildirmeye son verme kararı aldığını açıklamış. (medyascope.tv, 9 Nisan 2025)

Yazısına, “Şüphesiz insan çok cahil ve zalimdir” (Kur’ân, 50/72) şeklindeki ayet mealiyle başlayan Prof. Dr. Mert, “Yıllar önce, Fazilet Partisi’nin kapatılma kararı üzerine “Utanıyorum” başlıklı bir yazı (Radikal, 26 Haziran 2001) yazmıştım. Bu ülkede “ana muhalefet partisi kapatılırken, başörtülü kadınlar ‘suçlu’ muamelesi görürken özgürce dolaşmaktan utanıyorum” demiştim. O kapatılan partinin devamı olanlar iktidara geldi, ülkeyi 23 yıldır yönetiyor. 2010 yılında, bu kez “Korkuyorum” başlıklı bir yazı yazmıştım. Şimdi de korkuyorum, asıl bu kez korkuyorum, hem de çok korkuyorum. Hem kendi adıma, hem ülkem adına korkuyorum” demiş. 

Yazılarına son verme kararı alan Nuray Mert’in şu beyanları “Demokrat Türkiye” hedefinden uzaklaştığını hatırlatıyor olsa gerek: “Benim partim, cemaatim, sosyal medya hesabım, takipçilerim yok. Üstelik, düşüncelerim hiçbir kesimden insanın hoşlanacağı türden değil. Tam da bu nedenle, laik kesimin hoşlanmadığı özgürlükleri savunduğum dönem akademik hayattan dışlandığımda kimse destek olmadı. Sonra iktidarın baskısı ile ana medyadan dışlandığımda beş yazar dışında, kimse ses çıkarmadı. Bazıları görüşlerime katılmadığı için, sonra baş muhalif kesilen bazıları ise, o zaman işlerini kaybetme korkusuyla ifade özgürlüğü adına tek kelime etmedi. Cumhuriyet gazetesinden atıldığımda, gazetenin görüşlerine uzak bazı demokrat arkadaşlar bile, Darwin teorisine inanmadığım için atılmayı hak ettiğimi yüzüme söylediler. Bu durum büyük bir yalnızlık demek, hep bu yalnızlığın, ezberler dışında kalmanın katlanılması gereken bir bedeli olduğunu düşündüm. Ancak, bu yalnızlık artık tehlikeli hâle gelmeye, boşunalık duygusu ağır basmaya başladı.”

Bir yazara, bir akademisyene, bir ‘aydın’a; ülke meseleleri hakkında ‘konuşmama ve yazmama’ kararı aldıran şartların, atmosferin Türkiye’nin menfaatine olduğunu söylemek mümkün olur mu? Demek ki ‘korku dağlara sinmiş’ denilen hâlden daha sarsıcı bir durum var karşımızda. 

Buna rağmen ‘Korkutarak iş gören’lerin uzun dönemde kazanmalarına ihtimal vermiyoruz.

Okunma Sayısı: 632
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    13.4.2025 12:44:14

    ..."İşte ey kardeşlerim! Eğer ehl-i ilhadın dalkavukları, sizi korkutmak ile kudsî cihad-ı manevînizden vazgeçirmek için size hücum etseler; onlara deyiniz: "Biz hizbü'l-Kur'anız. اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَ اِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ sırrıyla, Kur'anın kal'asındayız. حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ etrafımızda çevrilmiş muhkem bir surdur. Binler ihtimalden bir ihtimal ile, şu kısa hayat-ı fâniyeye küçük bir zarar gelmesi korkusundan, hayat-ı ebediyemize yüzde yüz binler zarar verecek bir yola, bizi ihtiyarımızla sevkedemezsiniz!" Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 415 - 😢🇹🇷😢🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌏🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    13.4.2025 12:42:12

    "Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?" Dedi: "Ben ihtiyarım, belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır." Dedim: "Ecel gizli olduğundan, herbir günde ölmek ihtimali var; öyle ise üçbin altıyüz gün-de her gün vefatın muhtemel. İşte kayık gibi üçyüzbinden bir ihtimal değil, belki üçbinden bir ihtimal ile bugün ölümün muhtemeldir, titre ve ağla, va-siyet et!" dedim. Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindir-dim. Kayık içinde ona dedim: "Cenab-ı Hak havf(Korku) da-marını hıfz-ı hayat(Hayatı mu-hafaza) için vermiş, hayatı tahrib için değil! Ve hayatı ağır ve müşkil ve elîm ve azab yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa.. hattâ beş-altı ihti-malden bir olsa, ihtiyatkârane bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimal ile havf etmek evham-dır, hayatı azaba çevirir." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 415

  • S.topuz

    13.4.2025 12:24:43

    "Bir yazara, bir akademisyene, bir ‘aydın’a; ülke meseleleri hakkında ‘konuşmama ve yazmama’ kararı aldıran şartların, atmosferin Türkiye’nin menfaatine olduğunu söylemek mümkün olur mu? Demek ki ‘korku dağlara sinmiş’ denilen hâlden daha sarsıcı bir durum var karşımızda."  "İkinci Desise: İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler. Onunla, korkakları gemlendiriyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalaletin propagandacıları, avamın ve bilhâssa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar. Korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 415 - 🇹🇷😢🇹🇷🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌏🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Hasan S

    13.4.2025 06:05:17

    Maalesef öyle, ama korkmadan yazanlara Selam olsun. Allah kaleminize ve aklınıza sağlık versin. Selam ve dua ile...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı