“Hocam bizzat bu ders kürsüsünden abi anlattı. Kendi hayatında pek çok zikzakları olmuş. Pek çok yanlışların içine düşmüş. Sonra sonra sakinleşmiş ve hayatında bir çizgi bulmaya çalışmış ve şimdilerde içinde olduğu toplulukta karar kılmış.”
Nefse bakın ki, adamın o kadar problemlerden sonra geldiği noktayı örnek almıyor da, olumsuz örnekleri kendine örnek alıyor ve söylenenlere birkaç ilave de kendisi yapıp, “Ne var yani, demek ki bir dönem yanlışların içinde olunabiliyor, insan hayatında inişler çıkışlar olabiliyor.” Bu bilgilere kendisi de ilâveler yapıp, “Demek ki, bir dönem namaz kılınmayabilir, bir dönem derslere gidilmeyebilir, bir dönem kitap okunmayabilir, belki ileride kılarız, gideriz, okuruz” diyor.
Belli ki, bâtılı tasvir etmek sâfî zihinleri idlal eder. Ders makamında ders yapanın kendi hatalarını, yanlışlarını, iniş çıkışlarını söylemesi doğru değil. Ders makamı, Kur’ân’ın dellallık makamı olduğundan orada kurulan ders dışı cümlelere dikkat etmek gerekiyor. O dersi dinlemeye gelen insanlar içinde kendi yanlışlarına dayanak bulmak isteyen kişiler de olabileceğinden, ders yapan kişinin kendi hayatından olumsuz cümleleri o kişiye örnek olabilir. Ve kötü örnek yaygınlaşmış olur. Belki de tövbe ile affedilen hatalar, zihinlere yeniden kaydedilmiş olmaktadır. Dersle ilgili müspet örnekler verilmeli, verilen örnek daha iyi anlamaya katkı sunmalıdır. Yoksa dinleyenin zihnini rahatsız edecek, kafa karışıklığına sebep olacak örnekler verilmemelidir.
Bir diğer durum, dersi dinleyen genç, “Anne baba, haftalık bir derse gitsen iyi olur oğlum” dediklerinde, “Burada kurulan cümleleri örnek vererek, demek ki derse gidilmeyebilir, namaz kılınmayabilir” diyerek, kendi yanlışlarına dayanak yapabilir. Ölçü, ders okuma makamında iken kurulan cümleler Nurlar’a perde olmamalı, ayna olmalıdır. Yoksa vebal söz konusu olabilir. Kurulan cümlelerin nereye gideceği kimler tarafından nasıl anlaşılacağı hesap edilmelidir. Dikkatli olunmalıdır...