"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Rast gelsem sille vuracağım”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
13 Mart 2025, Perşembe
Saltanat, meşrutiyet, cumhuriyet, demokrasi. Said Nursî, siyasî tarihimizin bu dört devresini de yaşamış ve her birinde, Kur’ânî prensiplere dayalı tavizsiz duruşunu korumuş bir âlim, müfessir, mütefekkir ve aksiyon adamı.

Fikirlerinin gücünden ve sağlamlığından o kadar emin ki, “Asr-ı Saadet mahkemesine de celb olunsam, üç yüz sene sonra kurulacak bir âkil adamlar mahkemesinde de yargılansam, şimdi neşrettiğim hakikatleri aynen ibraz edip savunurum” diyor.

Zira o fikirleri dayandırdığı ölçü ve prensiplerin kaynağı, zaman ihtiyarladıkça mesajları gençleşen ve tazelenen hayat rehberimiz Kur’ân-ı Kerimdeki şablonlar.

Bediüzzaman’ın çağdaşlarından farkı, bu prensipleri donuk ve hayattan kopuk bir anlayışla değil, öze sımsıkı bağlı, ama çok dinamik bir yaklaşımla yorumlaması.

Klasik ve gelenekçi ulemanın çoğunun karşı çıktığı meşrutiyeti onun şer’î delillerle savunması, istibdadı reddedip hürriyetin önem ve değerini vurgulaması, girilen yeni çağda tek adam ve tek görüşe dayalı yapılarla yola devam etmenin imkânsızlığına dikkat çekerken herşeyin meşveret ve şûrâ ile yürüyeceği Meclis sistemine geçişin kaçınılmazlığını nazara vermesi.

Evet, Said Nursî yeni çağda tek şahsın yerini şahs-ı manevînin; tek görüşün yerini istişare, ortak akıl ve kamuoyunun; kuvvetin yerini hak, bilgi ve kanunun alacağını öngörüp bir asır öncesinden itibaren dile getirerek duruşunu bu temele oturtmuş.

İçtimaî tesbitlerini, temellerinde herhangi bir zedelenmeye meydan vermeden, yeni ihtiyaçlara göre güncellemekten geri durmamış. Bunun en ilginç örneklerinden biri, şeriat namına alkışlayıp sahip çıktığını söylediği meşrutiyet için yaptığı tariflerin, demokratikleşme sürecimizin sonraki aşamaları olan cumhuriyet ve demokrasi için de geçerli olduğu mesajını verecek şekilde, “cumhuriyet ve demokrat manasındaki meşrutiyet” ifadesini kullanması.

Ama bunu yaparken, isme ve görüntüye değil, öze ve içeriğe bakmış. Bu tavrını, “İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım” ve “İstibdad-ı mutlaka cumhuriyet namı verilmiş” gibi son derece çarpıcı ifadelerle dile getirmiş. 

Okunma Sayısı: 478
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı