"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

O proje gerçekleşseydi...

Kâzım GÜLEÇYÜZ
09 Mart 2025, Pazar
Üstad Bediüzzaman’ın çok büyük bir önem verdiği ve hayatı boyunca tahakkukuna çalıştığı Medresetüzzehra üniversitesi eğer vaktinde kurulmuş olsaydı, bu topraklardaki bütün unsurlar gibi, bölgede çoğunlukta olan Kürtleri de kucaklayacağı için, özellikle Türk-Kürt kaynaşması sağlanır ve sonraki yıllarda gerek Türkçü, gerek buna tepki olarak gelişen Kürtçü siyasetlerle, bunlara istinaden üretilen fitnelerin zemini oluşmazdı.

Terör kamplarının ve bunlarla mücadele için kurulan karakolların, garnizonların, kontrol noktalarının, barikatların yerini her köşeye yayılmış okullar, eğitim tesisleri, üniversite kampüsleri, kütüphaneler, kültür merkezleri alırdı. 

Üniversitede eğitim dillerinin “Arapça vacip, Türkçe lâzım, Kürtçe caiz” olarak uygulanması, İslâm âlemiyle ortak dil Arapça üzerinden işlek bir iletişim kanalı açar, Kürtleri Türkçeye vâkıf kılar, yıllar sonra başımızı çok ağrıtan “Kürtçe eğitim ve yayın” sorununu daha ortaya çıkmadan bitirirdi. 

Müfredatta vicdanın ziyası olan dinî ilimlerle aklın nuru olan modern fenlerin imtizac ettirilip kaynaştırılarak okutulması, nesillerin tevhid çizgisinde, dini de, dünyayı da bilen, sarsılmaz bir inanç yapısıyla çağdaş gelişmelere açık mükemmel insanlar olarak yetişmesini sağlardı. 

Böylece, hem dinin dar ve bağnazca yorumundan kaynaklanabilecek taassup ve aşırılıklar, hem de dini dışlayan laikçi-maddeci yaklaşımların ürettiği sapmalar kaynağında kurutulmuş; sonuçta dindar-dinsiz, gerici-ilerici, laik-antilaik gerilimlerinin üretilmesine fırsat verilmemiş olurdu. 

Siyasî, ilmî, sosyal alandakiler başta olmak üzere istibdadın her türünü reddeden ve her fikrin özgürce dile getirilip tartışılmasına imkân sağlayan bir anlayışla verilecek olan eğitim, demokrasinin bu topraklarda çok daha erken tarihlerde kök salmasını kolaylaştırır ve buna paralel olarak feodal aşiret düzeninin “sahte şeyhlik” ve ağalık gibi kurumlarını çözecek bir süreci başlatarak bu etkisini pekiştirirdi. 

Yine bu çerçevede, dinî ve etnik farklılıkları çatışma değil, diyalog ve uyum vesilesi birer zenginlik olarak görme kültürünü perçinler ve “Hakkın azı çoğu olmaz” ilkesiyle istisnasız herkesin hakkına hassasiyetle riayet eden bir adalet anlayışı toplumun tümüne hâkim olurdu.

Velhasıl bugünkünden olumlu anlamda çok farklı bir ülke ve bölgede yaşıyor olurduk...

Okunma Sayısı: 1436
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet

    9.3.2025 11:24:38

    Ağabey "Kürtçe eğitim ve yayın sorununun" demişsiniz. Kürtçe eğitim ve yayın yapılması, bir sorun mudur yani sizce?? İnşallah ben yanlış anlamışımdır. Zira Üstad "lisan-ı maderzad" diyerek anadilde eğitimi bile savunuyor

  • HÇeşitcioğlu

    9.3.2025 05:45:04

    4- Dikkat edersek, "tüfek atılmasaydı ölmezdi" diyen Mutezile ile, "tüfek atılmasa da ölürdü" diyen sapık, Cebri kaderci anlayış; iki düşüncenin de temelini oluşturur. Oysa Üstadın örneğinden bakarsak; ikisi de sakattır. Basit bir tüfek atmayla alakalı olarak, sonucu bilmiyorsak; çok boyutlu karmaşık tarihi olayları nasıl bilebiliriz? "Şu padişah başta olsaydı Osmanlı yıkılmazdı, başta olmadığı için/başkası iktidarda olduğu için yıkıldı." Ehli sünnet bir mü'min ne der bu durumda; bilemeyiz. Yine Sözler'deki pek çok örneğe bakarak, en fazla "muhtemelen olabilir" diyebiliriz. Amma "kesinlikle şöyle olurdu ya da böyle olmazdı" diyemeyiz. Sapık Mutezile/ Hüseyin Çeşitcioğlu

  • HÇeşitcioğlu

    9.3.2025 05:42:31

    3-Günümüzde her müslim, her mümin, az çok bu kader inancını taşır. En azından zaman zaman bu sakatlığa düşer. Oysa bu düşünce, sadece kader açısından değil zihnin işleyişi açısından da sakattır. Kişiyi hezeyena/saçmalamaya sürükler. Kişi inandıktan sonra, bu sapık anlayışı savunma ve başkalarını inandırmaya da çalışır. Bu kişiler düşünür ve tarihçi ise, insanın olaylara sapık ve çarpık bakmasına da sebep olabilir. Bu mutezili düşünce insanları çatışma ve çarpışmaya da götürebilir. Böylece okuyan düşünen insanlar, zihin savrulmasına düşürülüp, dalalet vadilerinde yel değirmenleriyle savaştırılabilir.

  • HÇeşitcioğlu

    9.3.2025 05:41:01

    2-Ya, Cebrî gibi sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen; veyahut Mutezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırka-i dâlleye (sapık fırkaya) girersin. Öyle ise, biz ehl-i hak (ehl-i sünnet) deriz ki: 'Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce meçhul.' Cebrî der: '(Çünkü) Atmasaydı yine ölecekti.' Mutezile der: 'Atmasaydı ölmeyecekti.'” Bu temel ölçüyü unutmayalım. Mutezile kader anlayışına inananlar, kader programına nüfuz etmişçesine sapık ve sakat bir hükme varırlar. Tüfek atılmasaydı adam ölmeyecekti deyip, cüz'i iradeye tam fail gözüyle bakarlar.

  • HÇeşitcioğlu

    9.3.2025 05:37:50

    1-Kadere iman, bir milletin tarihe bakışını kökünden dalına kadar etkiler. Sosyoloji başta olarak tüm gerçeklerini değiştirir dönüştürür. 26. Sözden bu tezi takip etmeliyiz: "Kader ve cüz'i ihtiyari, İslamiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren hâlî (hissedilen) ve vicdani bir imanın cüzlerindendir." "BEŞİNCİSİ: Kader(in), sebeple müsebbebe (sonuca) bir taallûku (bağlantısı) var. (Kader sebebe de sonuca da aynı anda bakar ve öyle yazılıdır.) Öyle ise, denilmesin ki, 'Madem filân adamın ölmesi, filân vakitte mukadderdir. Cüz'i ihtiyariyle tüfek atan adamın ne kabahati var? Atmasaydı yine ölecekti.'” Sual: "Niçin denilmesin?" Elcevap: Çünkü, kader onun ölmesini onun tüfeğiyle tayin etmiştir. Ya, Cebrî gibi sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen; veyahut Mutezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırka-i dâlleye (sapık fırkaya) girersin.

  • Ali Çimen

    9.3.2025 01:32:23

    Wallahi çok haklısınız Kazım Bey. Medresetüzzehra projesi hayata geçseydi harika işlere imza atılırdı. Ama biliyorsunuz zalim boş durmaz. Nasıl ki bizim tabanca fabrikamızı, sahibi içerisindeyken havaya uçuran grup, bizim okulumuzu da dışarıdan virüslerdi. Hatta içerden de kemirmeye çalışırdı. Bunlar asla komplo teorisi değil. Gerçekten de olurdu.

  • Said Yazar

    9.3.2025 00:10:27

    İsabetli bir yazı, Tebrikler

  • İhsan yelalmaz

    9.3.2025 00:09:57

    Cumhuriyet halk partisinin bu ülkeye attığı acı kazıklardan biri de bu projenin akamete uğratılmasıdır.

  • Halil İbrahim Karahan

    9.3.2025 00:01:55

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı