Risale-i Nur bu asır ve gelecek asırlara Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın mu’cizevî tefsiri, akıl, ilim ve fennin hâkim olduğu ahirzamanın ehl-i fen ve mekteplilerine dersidir.
Risale-i Nur ehl-i akla ve fenne anlayacakları şekilde Kur’ân-ı Kerîm’in ve Peygamberimiz’in (asm) dersini anlattığı ve bunu “din dili” ile “vahiy dili” ile ruhaniyata, ilâhiyata ve uhrevî âlemlere ait yüksek İlâhî hakikatleri ifade ettiği için izaha, şerhe ve açıklamaya ihtiyacı vardır. Bunu da bu sahada ilim ve ihtisas sahibi olanlar yapacaktır.
Gerçi Risale-i Nur halis Türkçe olduğu ve dikkatle okuyana kendisini anlattığı için anlaşılabilir. Herkes dikkatle okursa Risale-i Nur’dan imana ve dine ait hakikatleri kendi seviyesine göre anlar ve anlatabilir. Ancak ondaki ince ve derin hakikatleri ihtiva eden kelime ve terimlerin derinlemesine anlaşılarak içindeki hakikatlerin ortaya çıkması için ihtisas sahibi heyetlerin izahına ihtiyaç vardır.
««
Risale-i Nur kaynaklı çalışmaların hak ve hakikate uygun yapılabilmesi için her şeyden önce “Risale-i Nur Lügatı”na ihtiyaç vardır. Zira, ruhaniyata ve maneviyata ait yüksek hakikatler kendi ıstılahı ve terimleri ile anlatılabilir. Felsefenin, Hukukun, Tıbbın, Matematiğin, Mantığın, Fizik ve Kimya ilimlerinin kendilerine has bir dili olduğu, bu dil bilinmeden ve anlaşılmadan bu ilimler öğrenilemeyeceği ve bu dillerin sadeleştirilemeyeceği gibi Risale-i Nur’un da yüksek İlâhî hakikatleri anlatan “din ve vahiy” dili denen ilmî dili vardır.
Muhyiddin-i Arabî’yi anlamak için “İbnü’l-Arabî Sözlüğü” “Ahlak Terimleri” “Felsefe Sözlüğü” “İslâmî Terimler Sözlüğü” “Kur’ân Kavramları” “Kur’ân Sözlüğü” “Tasavvuf Terimleri Sözlüğü” hatta Mehmet Akif’in “Safahat” kitabını anlamak için “Safahat Lügatı” ve Batıda “Viktor Hugo Sözlüğü” gibi sözlükler ve lügatçeler yapılmıştır.
Risale-i Nur’un onlardan daha üstün “İlâhî ve Kur’ânî hakikatleri” anlatan dili, lügatı ve ıstılahları vardır. Dil çok önemlidir. Dilin yanlış anlaşılması ve kelimelere farklı ve yanlış manaların yüklenmesi hakikatleri tamamen değiştirir ve yanlış anlaşılmasına sebep olur. Bütün bâtıl ve yanlış düşünceler ve İslâmiyet içindeki fırak-ı dâllenin haktan ve hakikatten ayrılmasının en önemli sebebi kelime ve kavramlara yanlış anlamlar yüklenmesidir.
««
Risale-i Nur’un dilinin, kelimelerinin muhafazası yanında yine Risale-i Nur’un ifade ettiği ve Külliyatın içinde izah edilen kelime, kavram ve ıstılahların yine “Risale-i Nur” esas alınarak “Risale-i Nur Lügatı” ve arkasından “Risale-i Nur Istılah ve Kavramlarının” hazırlanması gerekir. Bunu bir kişinin yapması faydadan hâlî olmayabilir; ancak bu çalışmayı yapan meslek ve meşrebinden, anlayışının eksikliğinden dolayı hakikatleri tam ifade edemez ve yanlıştan kendisini kurtaramaz.
Bunun için “Risale-i Nur Meslek ve Meşrebi”ne sadakatle bağlı mütesanid bir heyetin bu vazifeyi yapması ve bunu organize edecek “Risale-i Nur Enstitüsü” gibi bir ayrı kurumun oluşturulması gerekir. Risale-i Nur çalışmalarının temelini “Risale-i Nur Lügatı” ve “Risale-i Nur Istılah ve Kavramları” teşkil edecektir.
Risale-i Nur’un halis talebelerinin yapması gereken en önemli altyapı çalışması budur ve en birinci vazife de bu olmalıdır. Bu çalışma daha sonra yapılacak olan Risale-i Nur’un Şerh ve İzahına ait çalışmaların temelini teşkil edecektir.