"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Saflık ve safderunluk

M. Ali KAYA
23 Şubat 2025, Pazar
Saflık, saf ve temiz olmak, arı ve duru olmak anlamına geldiği gibi, kurnazlığa aklı ermeyen, içinde fesatlık olmadığı için kolayca aldatılabilen anlamına da gelmektedir.

Aşırısı, içi temiz olduğu için kolay aldatılabilen, bön, safdil olmaktır ki, böylelerine “safderun” denir.

Saflığın fizikî olanına “saf su” denir ki yalnız (H2O) moleküllerinden oluşur. Bu katışıksız sudur. Ahlâkî saflık, kötü niyetten ve bencillikten arınarak dürüst ve doğru olmaktır. Zihnî yönden saflık peşin hükümlerden ve cerbezeden arınmış olmak açık ve berrak düşünceye sahip olmaktır. Duygusal saflık, samimi ve içten duygulara sahip olup, sahtekârlıktan ve yapmacık davranışlardan uzak olmak ve fıtratın sesi olmaktır.

*

Safderunluk ise, aklın tefrit halidir ki cerbeze yapacak kurnazlığa sahip olmadığı gibi, aklın istikameti olan hakkı hak bilip hakka uymak, batılı batıl bilip batıldan uzak durmak anlamındaki hikmetten yoksun olmak ve aklını çalıştırmamak ve her duyulana inanmaktır. Böyleleri aldatılmaya çok müsaittir. Bu duruma bönlük ve safderunluk denir.

Aşırı saflık ahmaklıkla sonuçlanır.

*

Peygamberimiz (asm) daima aklın istikameti olan “hikmet” halinde bulunduğu için her sözüne “hikmet” denilmiştir. Bundan dolayı Kur’ân-ı Kerîm “Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve evvelce bilmediğin şeyleri öğretti”1  buyurarak Peygamberimizin (asm) hadislerine “hikmet” demiştir.

Peygamberimizin (asm) en zeki talebesi olan Hz. Ali (ra) “Ahmakla arkadaş olma! Çünkü zorlanarak sana yol gösterir ve seni yanlışa yönlendirir. Belki sana fayda vermek ister, ama bilmeden zarar verir. Susman onunla konuşmandan, uzaklığın yakınlığından ve ölmesi yaşamasından hayırlıdır” buyurmuştur.

*

Halil b. Ahmed “İnsanlar dört sınıftır. Bilen, bildiğini bilen, o âlimdir; ondan istifade ediniz. Bilen, bildiğini bilmeyen, o sıradan bir insandır. Bilmeyen ve bilmediğini bilen, o talebedir, ona öğretin. Bilmeyen, bilmediğini bilmeyen, o ahmaktır, ondan uzaklaşın” demiştir.

İlim adamları “Bir kimsenin akıllı olduğunu anlamak istersen sohbet esnasında asılsız, akla uymayan bir şey anlat. Onu dinleyen ve inanan kimsenin ahmak olduğuna hükmet” derler.

*

Bediüzzaman Hazretleri, “Bu asrın acib bir hassasıdır. (Yani elması elmas bildiği halde camı ona tercih eder.) Bu asırdaki ehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli canileri de âlîcenabâne affetmesi ve bir tek haseneyi ve binler seyyiatı işleyen ve binler manevî ve maddî hukuk-u ibâdı mahveden adamdan bir tek haseneyi görse ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle ekall-i kalil olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdil taraftar ile ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatasına terettüb eden musibet-i ammenin devamına ve idamesine, belki teşdîdine kader-i İlâhiyeye fetva verirler; ‘Biz buna müstehakız’ derler.”2 

Saf olacağız diye safderunluğa düşmemek, aklı ve hikmeti esas almak gerekir. Bunun için de aklımızı çalıştırmalıyız. “Öyle ise, her şeye zâhire göre hükmetmemek gerektir. Muhakkikîn şe’ni, gavvas olmak, zamanın tesiratından tecerrüd etmek, mazinin a’makına girmek, mantığın terazisiyle tartmak, her şeyin menbaını bulmaktır.”3 

Dipnotlar:

1- Nisa Suresi: 113.

2- Kastamonu Lâhikası, s. 48.

3- Muhakemat, s. 38.

 

Okunma Sayısı: 279
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı