Adalet sistemi gerçek anlamda ‘âdil’ olarak işlemiş olsa bugün tartıştığımız pek çok meseleyi tartışmazdık.
Esas itirazlar ‘adalet terazisi’nin ölçüsünün bozulmuş olduğu yönünde dile getiriliyor. Acaba, Türkiye’yi idare edenler dahil, “Adalet sisteminde hiç bir problem yok. Sistem çok güzel ve âdil bir biçimde işliyor” diyen kaç kişi var?
“Adalet sistemi iyi işlemiyor, sistemde sıkıntılar var” şeklinde görüşler beyan edildiğinde hemen şöyle bir itiraz yükseliyor: “Eskiden de öyleydi!”
Doğrudur, adalet sistemindeki sıkıntılar sadece bu günün meselesi değil; ancak Türkiye’yi idare edenlerin iddiası ve vaadi “Çok iyi işleyen bir adalet sistemi kurmak” değil miydi? Aradan bunca yıl geçtikten sonra “Adalet sisteminde aksamalar var, adalet âdil bir şekilde tecellî etmiyor” itirazına karşı; “Eskiden de öyle idi. O hâlde şimdi de böyle olsun. Kimse de itiraz etmesin” denilebilir mi?
Esasında, ‘yüksek mahkemeler’ dahil verilen pek çok mahkeme kararını ‘kabul edilemez’ bulan ve itiraz eden idareciler de “adaletin iyi tecellî etmediğini” ilân etmiş olmuyorlar mı? İşte Türkiye’nin esas sıkıntısı burada düğümlenmiş durumda. Adalet âdil bir şekilde tecellî etmiş olsa, bu tecellîden ‘zarar gören’lerin itirazları destek bulur muydu?
O hâlde esas mesele adaletin en iyi şekilde tecellî edeceği bir sistemi hayata geçirmek olmalı. Bu yapılabilmiş olsa “Şeriatın kestiği parmak acımaz” denilir ve problemler azalır.
İdarecilerin attığı bazı adımlar sonrasında, “Beklensin, ne de olsa adalet tecellî eder. Ondan sonra kanaat izharı uygun. Şimdi itiraz etmek olmaz. Hele bir netice ortaya çıksın” diyenler var. Elbette ki ‘âdil işleyen bir sistem olsa’ bu bakış açısı haklı olabilir. Fakat en temel hukukî adımların dahi hatalı atıldığı bir sistemde, “Acele etmeyin, neticeyi bekleyin” denilmesi iyi niyetle izah edilemez.
Adaletin ‘âdil işlemediği’ne bir delil de, alınan bazı mahkeme kararlarının daha sonra tam aksi yönde değiştirilmesidir. Meselâ bir kişi hakkında birden çok ‘müebbet hapis’ kararı veriliyor ve aradan bir iki ay geçtikten sonra üst mahkeme bu kararı iptal ediyor ve o kişi serbest kalıyor. Ayrıca bu yargılanma esnasında, ‘müebbet hapis’ kararı verilen kişi medya vasıtasıyla iyice ‘linç’ ediliyor. Peki aynı kişi aynı ithamdan beraat edince ne oluyor? İcabında gazetelerde haber dahi yapılmıyor. Bu anlayışla işleyen sistem sayesinde insanlar ilave bir şekilde mağdur olmuş olmuyor mu?
Hukuk sistemi mutlak surette ‘âdil’ işlemeli ve yapılan yanlışlara gecikmeden itiraz edilmelidir. Aksi hâlde mağduriyetlerin önünün alınması mümkün olmaz. Âdil işleyen bir adalet sistemi hepimizin hedefi olmalı vesselam.