Az gittik, uz gittik; dere tepe düz gittik ve millet olarak bir defa daha gördük ki “hak, hukuk ve adalet” olmadan zenginlik de olmaz, yabancı yatırımcı da gelmez, memlekette huzur ve sükun da olmaz.
Bu defa ‘hukuk olmadan asla’ anlamına gelen tespiti bir işadamı yapmış. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, Bloomberg HT’nin sorularını cevaplandırırken “Hukuk sistemi iyi çalışmayan ülkelere yatırım çekmek kolay olmuyor” demiş.
Otomotiv sektörü ile ilgili konularda değerlendirmeler yapan Ali Koç şöyle demiş: “Bizim 10 milyar dolar yatırımımızın yüzde 95’ini kendi ülkemize yapmışız. Bizim ülkemizin sınırlarının dışına çıktık. Ülkemizde yaptığımız iyi işleri başka yerlere genişleterek yapmak sadece bir gurur kaynağı olmalıdır Türkiye için. Başka şirketler için de aynı şey geçerli. (...) Ama bizim ülkemiz ne yazık ki, başka ülkelerde nasıl bilmiyorum, sosyal medyada köpürtülen konularla ilerleyen, pek çok konuda bunlarla yönetilen, bilhassa hukuk konusunda bir noktaya geldi.
“Üzülerek söylüyorum. Yani buraya yatırımcı olarak geliyoruz, anlatıyoruz neler yaptığımızı, şimdi yatırımcı olarak önümüzü görebiliyoruz diyoruz. Bizim ülkemiz çok daha büyük imkânlar var, ülke yatırımcısı, yabancı yatırımcı için. İnsana, ülkeye baktığın zamanda öngörülebilirlik çok çok önemli. Hukuk çok çok önemli.
“Hukuk sistemi çalışmayan ülkelere yatırımcı çekmek hiç kolay olmuyor. Bizim ülkemiz o kadar güzel bir ülke ki devletimizin yaptığı teşvikler, bence teşvikte belki de herkesten daha iyi durumdayız. Zaten potansiyel olağanüstü bir potansiyel. Vehbi Koç bize hep şey derdi: ‘Allah bize dünyanın en güzel ülkesini vermiş, yeterince kıymetini bilmiyoruz’ derdi. Bizim ülkemizde helvayı yapacak her türlü malzeme var. Çok şanslıyız. Müthiş ülkemiz var. Kültürüyle, coğrafyasıyla, ama daha önemlisi ticarî potansiyeliyle. Bir de devletimizin verdiği olağanüstü teşvikler var. Ama yatırımcı kendini güvende hissetmek istiyor. Yatırımcı önünü görebilmek istiyor. Yatırımcı yaptığı planları kısa aralıklar içinde revize etmek zorunda olmak istemiyor. Dünyada müthiş bir para var. Gidecek liman arıyor. Biz müthişiz. Dünyadaki yeni güçlerin, yeni kuralları, yeni ortamı dizayn ettiği bir ortamda batının özellikle Amerika’nın Çin ile olan sıkıntılarını biliyorsunuz. (...) Onun için bizim daha büyük düşünmemiz lâzım ülke olarak.” (diken.com.tr, 17 Mart 2025)
İş dünyasından bir ismin hukuk meselesini “birinci öncelikle mesele” olarak zikretmesi çok önemli değil mi? Bir defa daha anlaşılıyor ki Türkiye’nin arzu edilen ekonomik seviyeye çıkabilmesi; bir bakıma ‘helva’ yapabilmesi “hak, hukuk ve adalet yolu”nu tercih etmesine bağlıdır, vesseâam.