Bediüzzaman Said Nursî’ye göre Müslüman bir genç siyasetle ilgilenirken öncelikle ahlâkî ve manevî değerlerini korumalıdır.
Siyasetin içinde yer alırken İslâm’ın temel ilkelerine bağlı kalmak, hak, adalet ve doğruluk ekseninde hareket etmek esastır. Üstad Hazretleri, özellikle iman hizmetini önceleyerek siyasetin bir araç, ahiret ve insanlık saadetinin ise asıl gaye olduğunu vurgulamaktadır.
Türkiye’de gençler olarak siyasetle ilgilenmemek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Siyasî atmosferin sert ve kutuplaşmış olması, her kişinin gündelik hayatını doğrudan etkileyen bir durumdadır. Gençler olarak okuduğumuz okul, çalıştığımız iş ve sosyal çevremiz siyasetin etkisi altındadır.
Said Nursî, siyasetle ilgilenmenin niyet ve maksada bağlı olduğunu belirtir. Eğer siyaset, İslâm’ın ve toplumun faydası için bir vesile olarak görülüyorsa, o zaman Müslüman gençlerin bu alanda yer alması mümkündür. Ancak eğer siyaset; kişisel menfaate veya dünya hırsı ve nefis hesabına kullanılıyorsa, bu durumda zarar getireceğini ifade eder. Bu noktada, iman hizmeti siyasetle kirlenmemeli anlayışı ön plana çıkmalıdır.
Gençlerin siyasetle ilgilenirken dikkat etmeleri gereken hususlardan biri de tarafgirlik ve aşırı bağlılıktan kaçınmalarıdır. Türkiye’de özellikle gençler, sosyal medya ve çevre etkisiyle bir görüşe sıkı sıkıya bağlanabilmekte ve farklı fikirlere tahammülsüz hâle gelebilmektedir. Kutuplaşma, toplumun birlik ve beraberliğini zedeler. İslâm ahlâkı gereği, bir kişiye sadece kendi görüşüne yakın olduğu için destek vermek yerine, adalet ve liyakati esas almak gerekir.
Bediüzzaman, siyasetle meşgul olmanın iman hizmetine zarar verebileceğini düşündüğünden, özellikle Risale-i Nur talebelerini günlük siyasetten uzak durmaya teşvik etmiştir. Bunun temel sebebi, siyasetin geçici, imanın ise ebedî bir hakikat olmasıdır. Müslüman gençler toplumu ilgilendiren meselelerde bilinçli olmalı, adaletin hâkim olması için dualarıyla ve sosyal sorumluluklarıyla katkı sunmalıdır.
Müslüman bir genç, siyasî gelişmeleri takip ederken İslâmın temel ilkeleri çerçevesinde olayları değerlendirmeli ve bilgilenmelidir. Üstad’ın “müsbet hareket” anlayışı burada önemli bir yere sahiptir. Müsbet hareket, olumsuzluklarla mücadelede şiddete ve kavgaya başvurmadan, ilim, hikmet ve güzel ahlâk ile topluma yön vermektir.
Sonuç olarak, Türkiye’de siyasetin sert atmosferi gençleri doğrudan etkilemektedir. Ancak, Bediüzzaman’dan aldığımız derse göre: Müslüman bir genç siyasetin içinde yer alırken öncelikle iman ve ahlâkını muhafaza etmeli, hakkı ve adaleti öncelemeli, tarafgirlikten kaçınmalı ve müsbet hareket anlayışını benimsemelidir. Siyaset bir gaye değil, toplumun hayrına bir vasıta olarak görülmeli ve her şeyden önce iman hizmetine öncelik verilmelidir. Vesselam...