Günümüzde yapay zekâ, insan aklının sınırlarını zorlayan bir teknoloji olarak hayatımıza girmiştir.
Öte yandan, Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur Külliyatı, akıl, iman ve hakikat üzerine derin analizler sunarak insanın düşünsel gelişimine katkıda bulunmuştur. Peki, Risale-i Nur’un hakikat anlayışı ile yapay zekanın bilgi üretme süreci arasında nasıl bir bağ kurulabilir?
Akıl, İman ve Yapay Zekâ
Risale-i Nur; aklı, imanı anlamak ve hakikate ulaşmak için bir araç olarak görür. Said Nursî’ye göre, insan aklı sadece maddeyi değil, manayı da anlamak için yaratılmıştır. Yapay zeka ise bilgiyi işleyebilen ama bilinç ve iradeden yoksun bir sistemdir. Burada temel fark ortaya çıkar:
- İnsan bilgi üretirken bilinç sahibidir, iradesiyle seçim yapar.
- Yapay zekâ verilerle çalışır, ancak şuur ve irade sahibi değildir.
Bu noktada, Risale-i Nur’da üzerinde önemle durulan konulardan biri olan tefekkür (derin düşünme) devreye girer. İnsan, yaratılışın anlamını sorgulayarak imanî hakikatleri kavrayabilir. Oysa yapay zeka, ne kadar gelişmiş olursa olsun, tefekkür edemez. Çünkü şuur sadece insana verilmiş bir nimet-i İlâhiyedir.
Yapay Zekâ Hakikati Kavrayabilir mi?
Risale-i Nur, hakikatin sadece maddî bilgiyle anlaşılamayacağını savunur. Bugün yapay zeka da büyük verileri işleyerek tahminlerde bulunabilir, ancak gerçek anlamda bir hakikat idrakine sahip değildir.
Yapay zeka kâinatın işleyişini analiz edebilir, ancak yaratılışın manasını ve hikmetini anlayamaz. Örneğin:
- Bir yapay zekâ, kâinattaki fizik kurallarını analiz edebilir, ancak bu düzenin bir yaratıcıya işaret edip etmediğini bilemez.
- Bir insan ise, aklıyla bu düzenin arkasındaki hikmeti ve İlâhî mesajı düşünebilir.
Sonuç: İnsan Aklı ve Yapay Zekânın Sınırları
Risale-i Nur’un sunduğu bakış açısıyla yapay zekâya yaklaştığımızda, insan aklının benzersizliği daha iyi anlaşılır. Yapay zekâ, insan hayatını kolaylaştıran bir teknoloji olabilir; ancak iman, şuur ve hikmet sahibi bir varlık olan insanla kıyaslanamaz. Çünkü hakikati kavrayabilmek için sadece bilgi değil, aynı zamanda bilinç, irade ve tefekkür gereklidir.
Bu nedenle, yapay zekanın gelişimi insanın akıl ve bilim yoluyla hakikate ulaşmasına yardımcı olabilir; ancak asıl hakikati idrak etmek ve yaratılışın sırrını çözmek, ancak insan aklının ve kalbinin derin düşünmesiyle mümkündür.