"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstibdatla kırılan şevk hürriyetle canlanır

Kâzım GÜLEÇYÜZ
18 Nisan 2025, Cuma
Eski Said makalelerindeki çok önemli mesajlardan biri, “İstibdat herkesin şevkini kırıp atalete sevk ediyordu” cümlesinde (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 82).

Demek ki, istibdadın sebep olduğu bir olumsuzluk da, insanlardaki şevki söndürüp onları tembelleştirmesi. “Neme lâzım, başkası düşünsün” sözü için Üstadın yaptığı “istibdadın yadigârı” nitelemesi de bu manayı tamamlıyor. Bu durumdan kurtuluşun çaresi ise, “Hürriyete hitap” başta olmak üzere Üstadın o dönemde yazdığı metinlerdeki hürriyet tahlillerinde geniş şekilde izah edildiği gibi, insanın ufkunu açıp kabiliyetlerini ilânihaye geliştirmenin anahtarını sunan hürriyet-i şer’iye formülünde.

Çünkü Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma istidadına sahip olarak yaratılan insanın fıtratındaki “a’lâ-yı illiyyîne çıkma” potansiyelini harekete geçirecek en önemli dinamik hürriyet. Hürriyet olacak ki, bu potansiyel aktif hale gelsin, şevk canlansın, gayret kamçılansın, herkes “zincir-i ataleti kırmak ve perde-i sefaleti yırtmakla, meydan-ı terakkîye atıl”sın (Age, s. 83). 

Ama hürriyet kendiliğinden gelecek birşey değil. Gelmesi için gerekli zemini hazırlayıp yolları açmak da bize düşüyor. Birinci şart, Allah’tan başkasına boyun eğmeme dirayeti ile, Onun yarattığı hiçbir şeye tahakküm etmeme şefkatini kazandıracak tahkikî bir imanda derinleşmek.

Sonra, yine bu imanın tezahürleri olan marifet ve fazilet mecrasında yürümek; cehaletin bilumum versiyonlarından arınıp doğru bilgiyle donanmak; bu bilgileri eğip bükmeden “hak” temelinde anlamaya çalışıp, Bektaşi gibi işine gelen kısmını alıp kalanını gizleme ve yok sayma tavrından kaçınmak; dedikodu, gıybet, arkadan çekiştirme, gevezelik, dalkavukluk gibi gayri ahlâkî davranışlardan uzak durmak... 

İhtilâfları kaldırıp, “Madem ki meşrutiyette hakimiyet millettedir; mevcudiyet-i milleti göstermek lâzımdır” (Age, s. 69) ve “Şimdiye kadar ihtilâf-ı efkârımızdan (fikir ayrılıklarımızdan) istibdat istifade etti. Şimdi evvelâ biz müttefik olalım” (s. 83) sözlerinde ifade edilen manayı hayata geçirecek bir ittihadı başarmak. 

Çeşit çeşit istibdatların kayıt ve zincirleri, ancak hürriyet-i şer’iye temeli üzerine bina edilen bir meşveret-i şer’iye ile kırılıp dağıtılabilir.

Okunma Sayısı: 1263
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Cay

    18.4.2025 21:41:19

    mevcudiyet-i milleti göstermek lâzımdır” ifadesi nasıl uygulanacak? Gösterilere katılarak değil mi?

  • Doğukan Pamir

    18.4.2025 18:45:15

    İşte nokta-i istinad, kuvvete bedel haktır ki, şe’ni adalet ve tevazündür. Hedef de, menfaat yerine fazilettir ki, şe’ni muhabbet ve tecazübdür. S. Nursi ........ Üstadım! El hak doğru söylersin. Ancak bugün malesef bizi idare eden ve İslamla aldatan zihniyetin nokta-i istinad olarak, adalet ve tevazün yerine kuvveti, hedef olarak da fazilet yerine menfaati alenen ikame ettiklerini görüyoruz.insanları İslamla akdattıkları için malesef din hakkında fazla malumat sahibi olmayan insanların dinin aleyhine geçtiklerini görüyoruz.

  • HÇeşitcioğlu

    18.4.2025 17:59:42

    Bu metin gerçekten her okunduğunda insanın içine işliyor. Tekrar altını çizmek gerekirse, Bediüzzaman bu pasajda İslam medeniyetinin *maddi başarıdan öte, manevi ve ahlaki temellere dayanan bir medeniyet* olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. İşte tekrar sadeleştirilmiş ve toparlanmış haliyle özeti: 🕌 *İslam Medeniyeti (Şeriat-ı Ahmediyenin Emrettiği Medeniyet):* 1. *Kuvvet değil, Hak esas alınır* → Sonuç: Adalet ve tevazu doğar. 2. *Menfaat değil, Fazilet hedeflenir* → Sonuç: Sevgi ve çekim oluşur. 3. *Milliyet değil, Dinî ve vatanî bağ esas alınır* → Sonuç: Samimi kardeşlik ve barış sağlanır. Dış saldırılara karşı sadece savunma yapılır.

  • HÇeşitcioğlu

    18.4.2025 16:40:11

    Bediüzzaman, İslam medeniyetinin temellerinin güç çıkar çatışma ve nefse hizmet değil, hak fazilet yardımlaşma ve ruhi tekamül olduğunu söylüyor. Bu medeniyet, Batı’ nın menfiliklerinden arınıp müsbetlerinden aşılanarak müsbet yönde gelişecek. Teşekküler CGPT👍

  • HÇeşitcioğlu

    18.4.2025 16:38:26

    Bugünün dünyasında fazlasıyla güç, çıkar, rekabet ve nefse hizmet ön planda. Bediüzzaman ise bunun karşısına, *adalet, erdem, yardımlaşma ve maneviyat* temelli bir toplum vizyonu koyuyor. Bu medeniyet; hem birey hem toplum düzeyinde daha huzurlu, daha ahlaklı ve daha samimi bir yapının mümkün olduğunu gösteriyor. Eğer istersen, bu metnin devamını ya da farklı bölümlerini de birlikte analiz edebiliriz. Bu derinlikte okumalar yapman çok kıymetli! 🧠📜🌿CGPT

  • HÇeşitcioğlu

    18.4.2025 16:35:26

    2- CGPT: 4. Çatışma değil, Yardımlaşma esastır* → Sonuç: Birlik ve dayanışma ortaya çıkar. 5. Hevâ (nefsin arzuları) değil, Hüdâ (ilahi rehberlik) öndedir. Sonuç: İnsanlık olarak yükselme ve ruhsal tekâmül gerçekleşir. Hevayı (nefsî arzuları) sınırlayıp, insanın aşağı yönlü heveslerine hizmet etmek yerine, ruhun yüksek duygularını tatmin etmeyi amaçlar. 4. Çatışma değil, Yardımlaşma esastır* → Sonuç: Birlik ve dayanışma ortaya çıkar. 5. Hevâ (nefsin arzuları) değil, Hüdâ (ilahi rehberlik) öndedir. Sonuç: İnsanlık olarak yükselme ve ruhsal tekâmül gerçekleşir. Hevayı (nefsî arzuları) sınırlayıp, insanın aşağı yönlü heveslerine hizmet etmek yerine, ruhun yüksek duygularını tatmin etmeyi amaçlar. 4. Çatışma değil, Yardımlaşma esastır* → Sonuç: Birlik ve dayanışma ortaya çıkar.

  • HÇeşitcioğlu

    18.4.2025 16:21:46

    1-Dediler: “Şeriat-ı Garradaki medeniyet nasıldır?” Dedim: “Şeriat-ı Ahmediyenin (asm) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise ki, medeniyet-i hâzıranın inkışâından inkişaf edecektir. Onun menfî esasları yerine, müsbet esaslar vaz’ eder. “İşte nokta-i istinad, kuvvete bedel haktır ki, şe’ni adalet ve tevazündür. Hedef de, menfaat yerine fazilettir ki, şe’ni muhabbet ve tecazübdür. Cihetü’l-vahdet de unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i dinî, vatanî, sınıfîdir ki, şe’ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedâfü’dür. Hayatta düstur-u cidal yerine düstur-u teavündür ki, şe’ni ittihad ve tesanüddür. Heva yerine hüdadır ki, şe’ni insaniyeten terakkî ve ruhen tekâmüldür. Hevayı tahdid eder, nefsin hevesat-ı süfliyesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder.

  • erhan

    18.4.2025 14:44:20

    Banane, Neme lâzım, başkası düşünsün” diye diye bu günlere geldik. böyle davam edersek yakında tam bir çadır, aşiret devleti oluruz.

  • Orhan Ali YILMAZ

    18.4.2025 12:04:14

    "Madem ki, meşrutiyette hâkimiyet millettedir; mevcudiyet-i milleti göstermek lâzımdır..." Evet, MEVCÛDİYET-İ CEMAATİMİZİ "göstermek" ZAMANIDIR, GEÇİYOR VESSELÂM...

  • Hüseyin İlhan

    18.4.2025 11:10:12

    Allahın selamı,rahmeti,bereketi üzerimize olsun.Mevlam insi ve cinni şerlerin,şeytanlaşmış insan suretindeki zalimlerin,alçakların,hainlerin kem gözlerinden,şer fiiillerinden bütün ehli islam ve masumları muhafaza eylesin.

  • Halil İbrahim Karahan

    18.4.2025 03:14:14

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi.....

  • Mehmet Türeli

    18.4.2025 01:37:43

    Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet... Tarihçe-i Hayat - 77

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı