Malûmunuz, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin vefatından sonra, başta Peygamberimiz (asm) olmak üzere, diğer Peygamberler (aleyhimüsselâm), Üstadımız ve diğer mübarek zatlar, vefat eden nur talebeleri ve ehl-i imanın mevtaları olmak üzere mevlidler okunması âdet olmuştu.
Ama tabii, bu mevlidlerin esas maksadı şuydu: “Müfritane irtibat sevdalısı, muhabbet fedâileri,” Üstad Hazretlerinin vefatından sonra bir araya gelip, görüşüp, hâlleşip, muhabbet etmeleri îcab ediyordu. Bunu nasıl yapacaklardı? Onların; “Derneği yoktu, lokali yoktu, yeri yoktu, yurdu yoktu, partisi, patırtısı, nutku, alâyişi, nümayişi yoktu.” Hangi vesileyle bir araya geleceklerdi? Üstelik de, bırakın risaleleri, Üstadın isminden bahsedilmesinin bile, keyfî olarak, kanunsuz olarak yasaklandığı dehşetli bir devirdi. O şartlarda ağabeyler, bir formül bulup, “mevlid tertibi” ile bir araya gelip, hasret gideriyordu. Hani, teşbihte hata olmasın, nasıl hac, Müslümanların senelik kongresi mesabesinde ise, Bediüzzaman Mevlidleri de, nur cemaatinin, bir nev’i kongresi hükmündeydi.

Burada tabiî, esas maksad, cemaatin bir araya gelip, konuşup, kaynaşması, muhabbetî hâleler meydana getirmesi idi. Bu da, ancak camiilerin avlusunda mümkün olmaktaydı. Camiin içinde bu zordu. Orada, mevlid dinleyen dinlesin, bir şey demiyoruz. Ama dediğimiz gibi, mevlidlerin asıl gayesi cemaatin uzaktan yakından bir araya gelip konuşup, kucaklaşması, hasret gidermesi.

Bu mevlidlerin ilki, 1967 senesinde Van’da başlamıştı. Daha sonra da, Üstadın bulunduğu menziller ve bazı şehirlerde de mevlidler tertib edildi. Benim gittiğim ilk mevlid; 1973 Urfa Mevlidi idi. Daha sonra, 1976 Van, 1980 Isparta olarak devam etti. Buralar, hep Üstadın menzilleri idi. Bunlara, son zamanlarda; Ankara-Kocatepe, Denizli, Bursa ve Kastamonu gibi yerlerde de devam edildi. Denizli ve Kastamonu da, Üstadı misafir eden Nur menzillerindendi. Ankara’da da, bir müddet ikâmet etmişti. Fakat Bediüzzaman Hazretleri sağlığında hiç Bursa’ya gelmemişti. Yâni Üstad, Bediüzzaman Mevlidi yapılan beldelerden, bir tek Bursa’ya gelmemişti. Ama seneler evvel, Bursalı ve hâlen hayatta olan Rıdvan Utangaç ağabeyin kendisini, Emirdağ’da ziyarete gittiğinde şöyle söylemişti: “Bursa’ya selâm ediyorum. Bursa’ya gelemedim, ama Bursa’ya öyle bir muhabbetim var ki tarif edemem. Bursa Osmanlı’nın başşehriydi. Osmanlı çok hizmetler yaptı Bursa’da. Onun için Bursa’nın bizim yanımızda hususî bir yeri var.”
Evet, Üstadımızın gelemeyip de, mânevî irtibatı olduğu Bursa’ya, Bursa, Ulucamii Bediüzzaman mevlidine, 20 Nisan günü hepinizi bekliyoruz.